Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/206 E. 2019/49 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/206
KARAR NO : 2019/49
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
NUMARASI : 2015/1080 Esas 2017/1174 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/01/2019 (04/02/2019 yazım tarihli )
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; icra takibinde davalı aleyhine rekabet yasağına aykırı davranış nedeniyle tazminat talep ettiklerini, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının davacı ile iş ilişkisini sonlandırdıktan bir süre sonra iş sözleşmesinin 14. maddesine aykırı olarak aynı iş kolunda haksız rekabet oluşturacak şekilde faaliyet gösterdiğinden sözleşmede öngörülen ceza koşulunu ödemek zorunda olduğu halde icra takibine itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya bakmakta iş mahkemelerinin görevli olduğunu, sözleşmenin 2. Sayfasında davalının imzasının içermemesi nedeniyle yok hükmünde olduğunu, rekabet yasağının yazılılık şartının mevcut olmadığını, TBK 444. Maddesi şartlarının oluşmadığını, rekabet yasağı şartlarının TBK’nde öngörülen sınırlandırılması şartlarına uygun olmadığından ve rekabet kaydının işverene karşı edim yüklemediğinden ceza koşulunun geçersiz olduğundan bahisle davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; “…belirsiz süreli iş sözleşmesinin 14. maddesi ile düzenlenen rekabet yasağına aykırılık iddiasıyla alacak talebinde bulunulduğu;rekabet yasağının yine TBK 444/2. Maddesine uygun olması halinde geçerli olacağını,davalının davacı şirket nezdindeki iş tanımı ve çalışma şartları itibariyle özel bir müşteri çevresinden, üretim sırrına vakıf olduğundan bahsedilemeyeceği gibi hizmet ilişkisinin yapılan işler hakkında özel bir bilgi edinme imkanı sağlamadığı; gazete ve haberleri takip eden herkesin davalının hizmet ilişkisi içinde edindiği bilgilere kavuşacağı gibi, işin mahiyeti gereği kaza mağduru olabileceği ölçüde herkesin bu iş kolu yönünden müşteri olma potansiyelini taşıdığı,rekabet yasağı şartlarının TBK 444/2 maddesindeki unsurları taşımadığından avanın reddine, koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine”karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının aynı iş kolunda faaliyeti sırasında müvekkili şirketten aldığı eğitim ve tecrübe ile çalıştığını, davalının pozisyonunun müvekkili şirkette “bölge sorumlusu” olduğu, bu durumun ise davalı tarafa 400’e yakın müvekkili şirket temsilcilerine ulaşabilecek bilgi ve imkanı sağladığını, Yerleşik Yargıtay uygulamaları yok sayılarak, ticari sırrın ne olduğunun değerlendirilmesinin uzman bir bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerekirken, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın ve hatalı tespitlerde bulunularak karar verildiğini, davalının şirket kurduğunu, müvekkilinin müşteri çevresini, rekabet yasağı süresi olan 1 yıl dolmadan çalışmaya başladığı …n.Hizmetleri firmasına yönlendirdiğini yasanın, somut bir zararı ispatlama zorunluluğu aramadığını, hizmet akdinin sona erdiği tarihte işçinin elde ettiği bilgileri kullanarak, işverene önemli bir zarar vermesi ihtimalinin yeterli olduğunu,davalı tarafça rekabet yasağına açık bir şekilde uyulmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, şirkette bölge sorumlusu olarak çalışan davalının işten ayrıldıktan sonra sözleşmeye aykırı olarak kendisi ile aynı alanda iştigal eden ve rakibi olan bir firmada aynı görev tanımı altında çalışmaya başladığını ve bu şekilde rekabet etmeme yasağını ihlal ettiğini ileri sürerek cezai şart talebinde bulunmuş, davalı ise sözleşmenin ilgili hükmünün kendisinin çalışma hak ve özgürlüğünü kısıtlanması nedeniyle geçerli olmadığını, ayrıca davacının kendisinin ticari sırlarını haiz olduğunu ve bu sırların paylaşılması nedeniyle zarara uğradığını ispat edemediğini,sözleşmede işverene karşı edim yüklenmemiş olması nedeniyle de sözleşmenin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Taraflar arasındaki 03.02.2014 tarihli sözleşmenin rekabet yasağı başlıklı 14. maddesi aynen “çalışan, gerek bu sözleşme süresince, gerekse sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesini takip eden 1 yıl boyunca rekabete konu aynı veya benzeri bir işte işverenden almış olduğu eğitimlerle öğrenmiş olduğu mesleki bilgilere ve sırları kullanarak kendi nam ve hesabına ve/veya başka bir işveren ve müessese nam veya hesabına çalışamaz, ortak olamaz veya başka sıfatlarla alakadar olamaz. Aksi takdirde, son aylık net ücretinin 1 yıllık tutarını maktu tazminat olarak ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesini içermektedir. Taraflar arasında akdedilen İş Sözleşmesi 03/02/2014 tarihlidir. Dolayısıyla somut olayda 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekir.TBK’nun 445/2 maddesi uyarınca hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir. Ancak bu sınırlama, yasal düzenleme gereğince, işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutmak suretiyle yapılır.TBK’nın 420/1.maddesi uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. Somut olayda, rekabet yasağını ve buna bağlı olarak ceza koşulunu düzenleyen sözleşmede, sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği, buna karşılık işverene bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşmedeki ceza koşulu geçersiz olup, bu geçersizlik hakimin müdahalesiyle giderilebilecek nitelikte bir geçersizlik değildir, dolayısıyla geçersiz sözleşmeye dayalı alacak talebi de yerinde değildir. Davanın bu gerekçeyle reddi gerekirken yukarıda yazılı gerekçeyle reddi doğru olmasa da; davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olduğundan,davacının istinaf başvurusunun esastan reddine gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 44,40- TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL istinaf harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/01/2019