Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2035 E. 2020/1397 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2035
KARAR NO: 2020/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 05/07/2018
NUMARASI: 2013/52 Esas-2018/722 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı …’ın davalı şirketin A grubu hissedarı olup genel kurul toplantısına katılamamış olsa da kararların yokluğunun tespitini isteme hakkı bulunduğunu, diğer davacı …’un ise davalı şirketin hukuksuz işlemlerle ortaklık sıfatını iradesi hilafına kaybetmiş olmakla dava hakkının bulunduğunu, Şişli … (İstanbul …) İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyalarıyla … hakkında … tarafından icra takipleri başlatıldığını, takipler sonucunda …’a ait 169.460.996 adet nama yazılı Belde ilmuhaberinin haczedilerek … adlı şirketçe icra ihaleleri ile iktisap edildiğini, takiplerin usulsüz olarak kesinleştirildiğini, …’un ise hisselerin çoğunluğunu 1,5 ay sonra …’e sattığını, tüm bu süreçten müvekkillerinin haberdar edilmediğini, hukuka aykırı icra işlemleri bakımından … tarafından Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet ve ihalenin feshi davaları açıldığını, davaların reddine ilişkin kararların Yargıtay’ca bozulduğunu, bozma sonucu verilen şikayetin kabulü ve ihalenin feshi kararlarının kesinleştiğini, bu kararlar üzerine talepleri doğrultusunda … tarafından iktisap edilen hisseler üzerine İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesince tedbir konulduğunu, 08.04.2011 tarihli genel kurul toplantısında …’un …’ye yaptığı devir sonucu elinde kalan 70.000.000 hissenin 60.000.000 adedinin bu kez … adlı şirkete devrettiğinin beyan edildiğini, dolayısıyla Belde’nin %95’ini oluşturan 169.460.996 payın hissenin …’a ait olduğunu, yaptıkları suç duyurusu üzerine usulsüz işlemleri yapan kişiler hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını, söz konusu işlemler sonrası gerçekleştirilen 15.01.2013 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, şirket ana sözleşmesine göre toplantı ve karar için A grubu hisselerin çoğunluğunun olumlu oyunun gerektiğini, toplantıya hak sahibi müvekkili yerine …, … ve …’ın katıldığını, müvekkilinin toplantıya davet edilmediğini, müvekkiline ait hisselerin … tarafından satın alınmasına yol açan icra işlemlerinin iptal edildiğini, bu nedenle …’un hak sahibi olmadığı hisselerin devrinin de geçersiz olduğunu, toplantıda müvekkilinin katılamaması nedeniyle toplantı ve karar nisabının oluşmadığını, genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğu hususunun mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini, Belde yönetim kurulunun genel kurul toplantısından önceki tarihli yönetim kurulu kararlarıyla istifa etmiş gibi gösterilen eski yönetim kurulu üyelerinin yerlerine yenilerini seçtiklerini, ancak söz konusu kararlar geçmiş tarihli olduğundan geçersiz olduğunu, dolayısıyla bu yönetim kurulunca yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurul kararlarının bu yönden de geçersiz olduğunu, kaldı ki müvekkiline toplantı daveti de yapılmadığını belirterek, davalı şirketin 15.01.2013 tarhli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun ve geçersizliğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; …’in %50 hissesine sahip …’nın …’ten alacağını tahsil etmek için icra takipleri başlattığını, takip sonucu haczedilen …’in Belde’deki 169.460.996 payın ihale ile … tarafından satın alındığını, …’un bu paydan 99.460.996 payı 22.02.2010 tarihinde …’e, 60.000.000 adedini ise 30.03.2011 tarihinde …’a devrettiğini, …’un elinde 10.000.000 hisse kaldığını, hisse devri itibariyle hisseler üzerinde tedbir kararı bulunmadığını, … tarafından hissedarlığın tespiti istemiyle açılan 2012/154 esas sayılı davanın derdest olduğunu, …’un dava tarihi ve yargılama sırasında ortaklık sıfatı bulunmadığını, bu nedenle dava hakkının bulunmadığını, davada mevcut vekaletnamelerin … A ve B grubu yöneticilerinin müşterek imzasını taşımadığından geçersiz olup, geçersiz vekaletname ile dava açılamayacağını, yapılan toplantının yasa ve anasözleşme hükümlerine uygun olduğunu, ihalenin feshinin usulsüz tebligat nedeniyle gerçekleşmesi sonucunda …’un iyi niyetli olduğunu, İİK’nın 40. maddesi uyarınca icra eski hale iade edildiğinde üçüncü kişilerin iyi niyetle kazandıkları haklara halel gelmeyeceğini, ihale alıcısı … iyi niyetli olduğundan …’tan hisse alan … ve …’ın kazanımlarının da hukuken geçerli olduğunu, çağrı yapan YK üyelerinin 6102 sayılı TTK gereği alınan yönetim kurulu kararlarıyla belirlendiğini, diğer davacı …’in ise davete rağmen toplantıya katılmadığını, bu nedenle bu davacının dava hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; incelenen toplantı tutanağı ve hazır bulunanlar listesine göre şirketin toplam 181.000.000 TL sermayesine tekabül eden 181.000.000 adet hisseden 171.949.997 payın temsilen, 9.050.000 adet payın ise asaleten temsil edildiği, toplantıya … vekili olduğunu beyan eden …’ın geldiği ve hazirun müvekkili şirketin Belde’nin %95 oranında hissedarı olmasına rağmen hazirun cetvelinde gösterilmediğini ve genel kurulda temsil edilmediğini, alınacak her türlü kararların yok hükmünde olduğunu beyan ettiği, bu hususun toplantı tutanağına geçirildiği, toplantıya katılan Bakanlık temsilcilerinin bu durumu tespit ettikleri, İstanbul 15.ATM’nin 2012/154 Esas sayılı dosyasında verilen 21/12/2017 tarihli karara göre; 06/01/2010-07/01/2010 tarihlerinde Şişli … İcra Dairesinin … ve … Esas sayılı dosyalarında yapılan ilamsız icra takipleri sonucunda davalı Belde’nin … adına kayıtlı %95 hissesinin ihale yolu ile satışa çıkarıldığı, … isimli şirketin hisseleri ihale ile satın aldığı, 22/02/2010 tarihinde 99.460.996 adet hissenin … ve 30/03/2011 tarihinde 60.000.000 adet hissenin … Ltd. şirketlerine … tarafından satıldığı ve 10.000.000 adet hissenin …’ta kaldığı, Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/389-537 sayılı dosyasında verilen karar ile … şirketine yapılan ihalenin iptal edildiği, Şişli İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/386-534, 2011/378-535, 2011/388-536 sayılı kararları ile de ödeme emrinin iptal edildiği, iptal kararları sonucunda icra takip borçlusu …’a 10/05/2011 tarihinde 2. haciz işlemi başlatıldığı, …’da kalan 10.000.000 adet hisse senedinin Şişli … İcra Müdürlüğünün İİK’nın 40. maddesi gereğince 23/06/2011 tarihinde verdiği kararı ile arkası yazılarak icra müdürlüğü kasasına alındığı, 15/01/2013 tarihinde davalı şirket genel kurulunun yapıldığı, 2. haciz işlemi sonucunda açılan ihalede 31/10/2013 tarihinde …’tan alınan 10.000.000 adet davalı şirket hissesinin bu kez … şirketine satıldığı, açıklanan bu tarih çizelgesine göre 15/01/2013 tarihinde yapılan genel kurulda davacı …’in 10.000.000 adet hisseye sahip olduğu, toplantı tarihi itibariyle hissedar olan …’in genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini istemek konusunda aktif taraf ehliyetinin bulunduğu, Yargıtay HG Knun 17/04/2015 tarih ve 2014/11-163 Esas, 2015/1225 sayılı kararı gereğince … adına … Ltd. temsilcisinin vekalet vermesinin geçerli kabul edildiği, genel kurul toplantı tutanağına hazirun cetvelinde …’in hissedar olarak yazılmadığı, toplantıya çağrılmadığı ve davacı hissedar vekilinin katılma isteminin de kabul edilmediği, 6102 sayılı TTK.nın 446. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleştiği, …’in toplantıya katılması engellendiği gibi hissedar olmayan …’un toplantıya katılarak oy kullanmasının sağlandığı, bu nedenle yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; davacının Belde’deki hisselerinin 2010 yılında icra ihaleleri ile satıldığını, davacının hissesinin kalmadığını, …’in %50 hissesine sahip …’nın …’ten alacağını tahsil etmek için icra takipleri başlattığını, takip sonucu haczedilen …’in Belde’deki 169.460.996 payın ihale ile … tarafından satın alındığını, …’un bu paydan %56’sını 22.02.2010 tarihinde …’e, %34’ünü ise 30.03.2011 tarihinde …’a devrettiğini, davacının ortak olmadığı için toplantıya çağrılmadığını, 15.01.2013 tarihli toplantının 181.000.000 hisseden 180.999.997 hissenin temsili suretiyle yapıldığını, toplantıda alınan kararların 1 payın red oyuna karşılık 18.999.996 kabul oyu ile kabul edildiğini, mahkemenin iptal gerekçesinin TTK’nın 446/b maddesine uygun olmadığını, iptal kararı için aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olması gerektiğini, davacının 10.000.000 adet %5,5 payının bulunması nedeniyle davacının toplantıya çağrılmamış olmasının iptal sebebi olamayacağını, toplantıya katılım için yönetim kurulunca düzenlenen hazır bulunanlar listesinde kayıtlı olmak gerektiğini, pay defterinde adı geçmeyen davacının bu nedenle toplantıya katılamayacağını, 10.000.000 payla ilgili TTK’nın 490. maddesi gereğince işlem yapılmadan davacının toplantıda temsili gerektiği yönündeki tespitin de isabetli olmadığını, davacının İİK’nın 40. maddesi gereği icranın iadesi yoluyla 10.000.000 hissenin Belde’nin pay defterine yazılması için talepte bulunmadığını, ayrıca iptal gerekçesi olarak belirtilen 23.06.2011 tarihli icra müdürlüğü işleminin de Yargıtay kararı doğrultusunda 22.03.2012 tarihli işlemiyle düzeltildiğini, davacının davanın başında aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilse dahi 31.10.2013 tarihli ihale sonucunda davacının elindeki 10.000.000 hissenin … şirketine satılması ile davacının aktif husumet ehliyetini kaybettiğini, diğer davacı … hakkında kararda hiçbir gerekçe bulunmadığını, davanın sadece …’un hak ve hukukuna ilşkin olması nedeniyle bu davacının aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararının bulunmadığını, ayrıca bu davacının toplantıya usulüne uygun olarak davet edilmesine rağmen katılmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445 ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 447. maddesine göre ise; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Somut olayda; davacı …’in davalı Belde şirketinin 181.000.000 hissesinden 169.460.996 hisseye, davacı …’in ise 1 paya sahip oldukları, ancak davacının dava dışı … şirketine olan borcu nedeniyle, bu alacaklı tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün (eski Şişli …) … ve … esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığı, takiplerin kesinleşmesi üzerine haczedilmiş olan davacıya ait Belde hisselerinin %95’ine tekabül eden 169.460.996 adet payın 06.01.2010 ve 07.01.2010 tarihinde yapılan ihaleler ile … tarafından satın alındığı, …’un hisselerin 99.460.996 adedini 22/02/2010 tarihinde …’e, 60.000.000 adedini de 30/03/2011 tarihinde …’e sattığı, satılmayan hacizli 10.000.000 adet hisse kaldığı, dayanak takipteki ödeme emrinin iptali konusunda 03/05/2011 tarihinde Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/386, 387 ve 388 esas sayılı dosyalarında dava açıldığı, yargılama sonucunda verilen kararlar ile ödeme emrinin tebliğinin geçersizliğine, ödeme emrinin borçluya 01/04/2010 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına karar verildiği ve kararların kesinleştiği, Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/389 esas sayılı dosyasında açılan ihalenin feshi davasında da 06.01.2010 ve 07.01.2010 tarihli ihalelerin feshine karar verildiği, bu kararın da kesinleştiği, yine takip borçlusu davacının talebi üzerine icra müdürlüğünce davaya ve takibe konu Belde hisselerine borçlu …’a iade edilmek üzere el konulmasına, geçici ilmuhaberlerin veya temsil ettiği hisselerin bulunamaması halinde hisselerin borçlu …’a ait olduğunun pay defterine işlenmesine karar verildiği, …’in şikayeti üzerine İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/822 esas sayılı dosyasında şikayetin reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22/01/2013 tarih ve 2012/3104-2013/1418 sayılı kararı ile “her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı …’u etkilese de, hisseleri ihale alıcısından satın alan 3. kişi …’in kazandığı mülkiyet hakkını etkilemeyeceği, 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılmasının, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemeyeceği, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve … holdinge devredilen hisse senetlerinin de borçluya ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesinin gerektiği” gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonrasında İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/189 esas sayılı dosyasında bozmaya uyularak şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün devredilen hisse senetlerinin borçluya ait olduğuna ilişkin kararının iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, söz konusu takip dosyalarında tebligat usulsüzlüğü nedeniyle yapılan hisse hacizlerinin de iptali gerektiğinden takip dosyalarında satılmayan ve üzerindeki haciz kalkan 10.000.000 hissenin davacıya iade edildiği, ancak takip dosyalarında borç ödenmediğinden, bu hisselerin tekrar haczedildiği, 10.000.000 hissenin de ihale sonucunda alacağı temlik alan …’a 31.10.2013 tarihinde alacağa mahsuben satıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar … ve … tarafından davalılar …, …, … ve … hakkında açılan, yargılaya konu olan hisselerin mülkiyetinin tespiti istemiyle açılan davada, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/154 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, kararın istinafı üzerine de İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 2018/846 esas sayılı dosyasında “davacının davalıların kötü niyetli olduklarını ispatlayamadığı gibi, aralarında işbirliği olduğunu, şirketler arasında organik bağ olduğunu, sırf söz konusu hisseleri davacının elinden almak için asıl alacaklı ile işbirliği içinde hareket ettiklerini kanıtlayamadığı, kesinleşen İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/425 -2014/4 sayılı kararı ile şirketler arasında davacının iddia ettiği gibi bir işbirliğinin bulunmadığı, yapılan takip ve devir işlemlerinde usulsüzlük olmadığı, aralarında organik bağ bulunmadığı, eylemlerin hukuki uyuşmazlık konusu olduğu, dolandırıcılık kastının bulunmadığının tespit edildiği, yapılan ilk ihale tebligat usulsüzlükleri nedeniyle iptal edilmiş ise de, emin sıfatı ile zilyet ihale alıcısından hisseleri devralan 3. kişilerin iyiniyetli kazanımlarının etkilenmeyeceği, ayrıca davacının, hakkında yapılan ve kesinleşen icra takiplerinden dolayı takip alacaklısına borcu olmadığını iddia etmediği gibi bu konda açılmış bir menfi tespit davasının da bulunmadığı, buna göre davacının borcundan dolayı kesinleşen icra takibi sonucunda iptaline karar verilen bu ihale ile hisseleri satın alan ve davacı tarafça kötü niyetli oldukları ispatlanamayan, ihale alıcısı emin sıfatı ile zilyet …’tan edinen iyiniyetli 3. kişi konumunda olan davalılar … ile … Limited’in bu kazanımlarının etkilenmeyeceği, birleşen davada ise, bu davanın davalısı …’un, kesinleşen takipte takip alacaklısından alacağı temlik alarak hacizli hisseleri takipte yapılan ihale sonucunda borca mahsuben satın aldığı, davacının, asıl alacaklı … ile davalı arasındaki temlik işleminin muvazaalı olduğunu ispatlayamadığı, ayrıca davacının takipte borçlu olmadığını da iddia etmediği, geçerli bir takip sonucu usulüne uygun şekilde haczedilmiş olan davaya konu hisseleri alacağı temlik alarak takipte yapılan ihale ile satın alan davalı …’un da hisselerin gerçek maliki olup, davacının muvazaa iddiasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle asıl ve birleşen dava yönünden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, dosya temyiz aşamasında olup kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık; davacı …’un davalı şirkette hissedar olup olmadığı, buna bağlı olarak çağrı yapılmayan ve yokluğunda gerçekleştirilen genel kurul toplantısında alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususuna ilişkindir. Bilindiği üzere genel kurul kararının iptali davasında, kararın iptalini talep eden ortağın sıfatının dava süresince devam etmesi gerekir. Uygulamada husumet olarak tanımlanan bu yetkinin, tüm dava sürecinde davacı üzerinde bulunması gerekmektedir. Dava açan kişinin ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki menfaati de kalmaz. Bu kapsamda öncelikle davacı …’un davalı şirkette ortaklık sıfatını kaybedip etmediği, aktif husumet ehliyetini yitirip yitirmediği tespit edilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere davacı …’un davalı şirketteki hisselerinin tamamı sonradan feshedilen ihaleler ile davalı …’a geçmiş, … tarafından ise bu hisselerden 10.000.000 adedi dışındakiler, henüz ihaleler iptal edilmeden önce dava dışı … ile …’a satılmıştır. İhalenin feshi sonucunda icranın eski hale iadesi doğrultusunda dava tarihi itibariyle davacıya ait olduğu anlaşılan 10.000.000 hisse ise sonradan gerçekleştirilen ihale sonucunda alacağı temlik alan …’a 31.10.2013 tarihinde satılmıştır. Dolayısıyla yargılamanın devamı sırasında davacının davalı şirketteki payı kalmamış, satılan son hisseler sonucunda davacı ortaklık sıfatını kaybetmiştir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere, söz konusu hisselerin mülkiyeti ihtilaflı olup, bu konuda açılmış bulunan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/154 esas sayılı dosyasındaki dava sonucunda verilecek ve kesinleşecek karar sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Zira bu dosyada verilecek karar sonucunda, söz konusu hisselerin mülkiyetinin davacıya ait olup olmadığı, buna bağlı olarak da davacının davalı şirkette ortak sıfatının bulunup bulunmadığı ve aktif husumet ehliyetinin mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.İlk derece mahkemesince dava açıldığı tarihte davacı adına 10.000.000 adet hisse bulunduğu ,bu sebeble aktif husumet ehliyeti olduğu hükme gerekçe yapılmış ise de ,ortaklık sıfatının dava sürecinde hüküm kesinleşinceye değin sürmesi gerekmektedir.Bu nedenle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/154 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Diğer davacı … ise usulünce çağrılmasına rağmen toplantıya katılmamış, çağrının usulsüz olduğuna dair bir iddia da ileri sürmemiştir. Bu davacı tarafından ileri sürülen tüm iptal gerekçeleri de diğer davacı …’a ilişkin olup, bu davacı bakımından da diğer davacı …’un hisselerine ilişkin mülkiyet uyuşmazlığının çözümü önem arz etmektedir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/723 Esas -2018/316 Karar sayılı 06/04/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan toplam 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 29/12/2020