Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2020 E. 2020/1024 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2020
KARAR NO : 2020/1024
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI : 2016/1202 Esas 2018/523 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı asil tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında distribitörlük sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalı firmaya 25/10/2015, 25/11/2015 ve 25/12/2015 vade tarihli üç adet senet verdiğini, senetlerin verilme amacının, müvekkilinin bayilik yaptığı bölgedeki müşterilerinin davalıdan aldığı ürünlerin ödemelerine ilişkin teminat olduğunu, müvekkilinin müşterilerinin ürün bedellerini ödemesi halinde teminat senetlerinin müvekkiline iade edileceği hususunda davalı ile anlaşıldığını, aracı olarak yapılan tüm satışlar karşılığında davalı tarafından müvekkiline gönderilmesi gereken free implantların da müvekkiline gönderilmediğini, davalının müşterilerine satış karşılığında ücretsiz olarak hediye ettiği yurt dışı eğitim semineri paket ücretlerini de müvekkilinden talep ettiğini, müvekkilinin sorumluluğu olamayacağını beyanla yurt dışı seyahat ücretini ödemek istemediğini, bunun üzerine davalının teminat senetlerinde tahrifat yaparak İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, çeklerin icra tehdidi altında ödenmesine rağmen, müvekkilinin hak edişi olan free ürünlerin gönderilmediğini belirterek, söz konusu senetler bakımından müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve senet borçlarına karşılık verilmiş olar çeklerin iadesine, ödenen çek bedellerinin istirdatına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu çeklerin toplamının 124.000- TL olduğu ve harcın bu değer üzerinden tamamlanması gerektiğini, davacının müvekkiline 21/12/2015 tarihi itibari ile 213.006,24 TL cari hesap borcu olduğunu, bu hususun ticari defter ve kayıtlarla sabit olduğunu, senedin teminat senedi olduğu yönündeki beyanların gerçek dışı olduğunu, senetlerdeki imzaya bir itiraz bulunmadığını, çeklerde tahrifat olmadığını, davacının 24.12.2015 tarihli protokolle borcu kabul ederek belirtilen çekleri verdiğini, müvekkilinin davacının müşterileri ücretsiz yurtışı eğitim sunma yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek, davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, davacının davalıya toplam bedeli 35.440 USD olan 3 adet bonoyu verdiği, toplam bedeli 24.000- USD olan bonoların davalı tarafından takibe konu edildiği, takibe konu edilen bonolarda nakden kaydının bulunduğu, haciz tutanağında takip borçlusunun borcu kabul ettiği, bonoların teminat senedi olduğu iddia edilmiş ise de, davacının bonolardaki nakden kaydının aksini yazılı delil ile ispatlayamadığı, ayrıca icra takibine konu edilen 2 adet bono ile icra takibine konu edilmeyen 11.440-usd bedelli bono borcu toplamı 124.000- TL borca karşılık 5 adet çek verilmesinin 24/12/2015 tarihli protokol ile kararlaştırıldığı, bu protokol içeriğine göre bonoların teminat senedi olmadığı, ayrıca çek bir ödeme aracı olup bono karşılığında 5 adet çek verildiğine göre bonoların davalı takip alacaklısına ifa uğruna verildiği, davacının protokolün aksini yazılı delil ile ispatlayamadığı, çekin borç ödemesi için verildiğine karine teşkil etmesi nedeni ile davacı takip borçlusunun 2 adet bono karşılığında verilen 5 adet çekin bedelsiz olduğunu yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı; bilirkişi raporu yetersiz olup yeniden rapor alınması isteminin mahkemece dikkate alınmadığını, davalı şirketin ticari defterlerinin yanıltıcı belge düzenlenmesi nedeniyle vergi incelemesinde olduğunu, ancak mahkemece inceleme sonucunun beklenmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava; distribütörlük (tek satıcılık) sözleşmesi kapsamında verilen bonolar ve çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Bonolara özgü seçimlik ve ihtiyari unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt düzenleyen (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Menfi tespit davasında kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü kıymetli evrakta hak iddia eden davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Ancak, borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak, bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu, ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira; davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Kambiyo senedinin teminat senedi olarak verildiğini iddia eden taraf, bu hususu yazılı belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda; taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından davalıya toplam 35.440-usd tutarlı üç adet bono verildiği, bonolardan her biri 12.000- USD tutarlı olan ikisinin davalı tarafından icra takibine konulduğu, talimat icra dairesince düzenlenen 24.10.2015 tarihli haciz tutanağında davacı borçlunun açıkça borcu kabul ettiği, yine taraflarca imzalanan ve imzası inkar edilmeyen 24.12.2015 tarihli protokolde de açıkça borcu kabul eden davacının, borcuna mahsuben toplam 124.000- TL tutarlı 5 adet çek vermeyi kabul ettiği ve davalıya bu çeklerin keşide edilerek verildiği, protokol gereği davacı tarafından verilen çek bedellerinin 4 adedinin davalı tarafından tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Her iki tarafın kabulünde olan 24.12.2015 tarihli protokol ile ; “Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas ve icraya konulmayan 25.12.2015 vade tarihli 11.440-usd için toplam 124.000(yüzyirmidört bin-TL) olduğu konusunda taraflar anlaşmıştır. Yukarıda belirtilen borç için aşağıda dökümü yazılı çekler alınmıştır. Ödediği takdirde dosya borcu bitmiş olacaktır.25.12.2015 tarihli senetten de borcu kalmayacaktır. 30.12.2015 tarihli 20.000,31.1.2016 tarihli 22.000-TL ,28.2.2016 tarihli 22.000-TL ,30.3.2016 tarihli 30.000-TL ,30.4.2016 tarihli 30.000-TL bedelli çekler ödendiği takdirde dosya borcu bitmiş olacak hacizler fekkedilecek”denilmiştir. 6098 sayılı TBK.nun 133. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, mevcut bir borç için salt poliçe taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi düzenlemek tek başına yenileme anlamına gelmez. Yenilemenin varlığını kabul için bu konuda yenileme sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Bu sözleşmenin varlığını ispat yükü ise bunu iddia edene aittir. Davacı davalıya verilen bonoların teminat bonosu olduğunu iddia etmiş ise de;davacının bonoların teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delil ile ispatlayamamıştır.Ancak senetlerin teminat senedi olduğu iddiası yanında bonolar yerine çekler verildiğini ,bonolardan dolayı borçlu olmadığı iddiası yanında bonolara karşılık verilen çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tesbiti ile ödenen çek bedellerinin iadesi ,ödenmeyenlerden borçlu olmadığının tesbitini talep etmektedir.Taraflarca imzalanan 24.12.2015 tarihli protokol içeriği dikkate alındığında, borcun 124.000-TL olduğunda (takibe konu senetler ve konu edilmeyen senet ) tarafların mutabık olduğu ,eski vade tarihli 3 senedin yerine 5 adet yeni tarihli çekler verildiği ve davacı tarafından 4 adedinin ödendiği dekontlardan anlaşılmaktadır.Tarafların karşılıklı iradeleri doğrultusunda mevcut borcun yenilendiğinin kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla davacının çekler bakımından menfi tespit ve istirdat isteminin reddi gerekmektedir. (Yenilemeye ilişkin yargıtay 19 HD nin 2016/540 esas,2016/12770 karar ve 29.9.2016 tarihli, 2014/11582 esas,2014/14581 karar 2.10.2014 tarih,2016/11895 esas ,2016/16128 karar sayılı 22.12.2016 tarihli kararları aynı yöndedir. )Davaya konu bonoların teminat bonosu olduğu iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakta ise de ,borcun 124.000-TL olduğunda mutabık kalınarak bonolar karşılığı yeni tarihli 124.000-TL bedelli 5 adet çekler verilmekle,TBK 133 gereği bonolar nedeniyle borcun yenilendiği tesbit edildiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ancak hükümdeki ;bu hata veya eksiklik yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı asılın istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1202 Esas-2018/523 Karar sayılı ve 10/05/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE;1-Dava konusu İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen; keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/10/2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli; 12/01/2015 tanzim ve 25.11.2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli 2 adet bono ile, takibe konu edilmeyen keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/12/2015 vade tarihli, 11.440 USD bedelli 1 adet olmak üzere 3 adet bono ve takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına tespitine, Çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve istirdat taleplerinin REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Davanın kısmen kabulüne karar verilen kısım üzerinden dava tarihindeki tcmb satış kuru üzerinden hesaplanan 7.260,79-nispi karar ve ilam harcından 2.165,71-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.095,08-TL harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,Davacı tarafından ödenen toplam 2.199,51-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 229-TL posta, teb-tal. gideri olmak üzere toplam 1.762,50-TL yargılama giderinden, davanın kabul oranı üzerinden hesaplanan 811- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 14.332,72-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Reddedilen kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 15.730-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 28-TL istinaf yargı gideri ile , hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 31,50-TL posta masrafının takdiren üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/10/2020