Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2012 E. 2020/1017 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2012
KARAR NO : 2020/1017
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI : 2016/720 Esas 2018/285 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekili ve davalı … Tic. A.Ş. vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin İngiltere’de faaliyet gösteren … Ltd. unvanlı şirkete sattığı ürünlerin taşınması işi için davalı … şirketinin mesuliyetine güvence sağladığı davalı taşıyıcı ile anlaştığını, ancak davalı taşıyıcının taşıma sorumluluğunu üstlendiği emtianın İngiltere’de sevk aracından çalındığını, malların alıcısına teslim etmediğini, alıcının eline geçmeyen malın bedelini ödemediği gibi müvekkilinin bir faktoring firmasına temlik ettiği alacağı da iade etmek zorunda kaldığını, davalı taşıyıcının sorumluluğunu kabul etmesine, müvekkili tarafından 11/02/2016 tarihinde yazılı olarak talep edilmesine ve taşımanın tabi olduğu kurallara göre tazminat bağlamında zaten taşıyıcının ve onun sigortacısının mesuliyeti altında olmasına rağmen müvekkilinin zararının karşılanmağını, fatura bedeli üzerinden oluşan zararın telafisi için icra takibi başlatılmış ise de davalıların haksız itirazları yüzünden başlatılan takip de durduğunu belirterek, davalıların icra takibine yönelik itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; somut olayda zararın oluşmasına neden olan hırsızlık olayında müvekkiline atfı kabil olan kusur bulunmadığını, alınan her türlü önleme rağmen araç sürücüsünün bayıltıcı spreyle etkisiz hale getirilip alınan önlemler bertaraf edilmek suretiyle gerçekleşen hırsızlık olayını önlemesi kabil olmayan müvekkilinin zarar sorumlusu olarak nitelendirilemeyeceğini, davanın kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla her halükarda müvekkilinin sorumluluğunun ve mesuliyet limitinin CMR hükümlerine göre belirlenmesi gerekliğini, ayrıca müvekkilinin CMR hükümlerine göre üzerine düşebilecek mesuliyetin ise diğer davalı tarafından sigorta korumasına alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; davacı tarafın müvekkiline yönelttiği ve tazminini istediği zararı doğuran hırsızlık hadisesinin poliçede teminat dışı tutulan mahalde vuku bulduğundan, müvekkilinin zararı karşılama yükümlülüğü doğmadığını, talebin kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla her halükarda müvekkilinin mesuliyetinin sigortalısının sorumluluğu paralelinde CMR Konvansiyonu bükümlerine göre belirlenebileceğini ve hesaplama gerektirdiğinden likit sayılamayacağı için icra inkâr tazminatı da istenemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; malların çalınmasında taşıyıcı sorumlu olup kendisini sorumluluktan kurtarabilecek delil bulunmadığı, davalıların sorumluluğunun sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; malların çalınmasının davalının ağır kusurundan kaynaklandığını, bu nedenle CMR Konvansiyonunun 29. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluk ilkesinin uygulanamayacağını ve müvekkilinin tüm zararından davalıların sorumlu olduklarını, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı … vekili; müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını, zarardan sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, ayrıca zararın eşyanın gerçek değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesi kapsamında emtianın zayi edilmesi nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından İngiltere’de bulunan alıcısına teslim edilmek üzere davalı taşıyıcıya teslim edilen emtianın, taşıyıcının hakimiyetinde iken park edilen araçtan çalınmak suretiyle zayi edildiği anlaşılmaktadır. Taşımanın Türkiye’den İngiltere’ye olan güzergahı nedeniyle, olaya CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.CMR’nin 17. maddesi gereğince taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya ve hasardan mesuldür. Emtianın tamamen kaybı nedeniyle davalı taşıyıcı ile birlikte taşıyıcı sorumluluk sigortası kapsamında davalı … şirketinin müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğu tartışmasızdır. Ziya ve hasar halinde tazminatın hesaplanmasına ilişkin CMR’nin 23. maddesine göre; emtianın kısmen veya tamamen kaybı halinde tazminat, emtianın taşınmak üzere teslim edildiği yer ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Ancak kısmi kayıp halinde, sorumluluk miktarının tespitinde kaybedilen kısmın ağırlığına göre taşıyıcının sorumlu olduğu miktar belirlenmelidir. Bu durumda tazminat, eksik brüt ağırılığın kilogram başına 8,33 SDR tutarını aşamaz. CMR’nin 29. maddesinde ise, “hasar taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurdan ileri gelmiş ise, taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahutta kanıt yükünün karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden faydalanamaz” denilmek suretiyle taşımacının sınırsız sorumluluk halleri sayılmıştır. Bu kapsamda somut olayda emtianın tamamen kaybı, araç sürücüsünün aracı güvenli bir yere park etmemesinden kaynaklanmış olup, oluşan zarardan davalılar sorumludur. Ancak olayın oluş şekli itibariyle CMR’nin 23. maddesindeki sınırlı sorumluluk hükmünün uygulanması gerekmekte olup, taşıyıcının CMR.nin 29. maddesi anlamında kötü hareketinden söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince sınırlı sorumluluk kapsamında karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öte yandan somut olayda alacağın niteliği itibariyle belirlenebilir olmayıp, miktarının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de isabetlidir. Ancak ,ilk derece mahkemesince rapor tarihindeki SDR kuru üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, karar tarihine en yakın tarihteki kurun esas alınması gerekmektedir. Bu doğrultuda karar tarihi 22.03.2018, o tarih itibariyle SDR kuru 1.45414 USD, GBP kuru ise 1.4049 USD olup, çalınan emtianın brüt ağırlığı 1093,15 kilogramdır. Yapılan hesaplamada tespit edilen zarar tutarı ise 86,51 GBP işlemiş faizle birlikte toplam 9.511,60 GBP’dir. CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca, bu konvansiyona tabi taşımalarla ilgili tazminat taleplerine uygulanacak faiz oranının yıllık %5 olarak kabul edilmiş olmasına rağmen, mahkemece T.C. Merkez Bankası’nca döviz tevdiat hesabına uygulanan faiz oranına hükmedilmesi doğru değildir. Bu itibarla; her iki tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden kararın kaldırılarak, davanın 9.425,09 GBP asıl alacak ve 86,51 GBP işlemiş faiz üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz işletilmek suretiyle kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekili ve davalı … Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/720 Esas-2018/285 Karar sayılı ve 22/03/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “İtirazın iptali davasının KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 9.425,09 GBP asıl alacak ve 86,51- GBP işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz uygulanmasına”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 2.735,40-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan 1.418,92-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.316,48-TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan harçlar toplamı olan 1.418,92-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 600-TL bilirkişi ücreti, 244,50-TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 844,50-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 407-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 6.005,70-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davalılar vekilleri için takdir olunan 6.442,98 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı … Tic. A.Ş. tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davacı 35,90-TL, davalı … Tic. A.Ş. 1.015,90-TL ) kendilerine iadesine,Hükümden sonra davacı tarafından yapılan 97,85-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 47,15-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davalı ….A.Ş.tarafından yapılan 14,-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 8-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nun 362(1)a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/10/2020