Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2003 E. 2020/534 K. 28.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2003
KARAR NO : 2020/534
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI : 2017/619 2018/753
DAVA: Alacak (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/05/2020
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, dava dışı …. Ltd. Şti. ile müvekkili arasındaki bayilik sözleşmesi gereği verilmesi gereken teminatın karşılığı olarak davalı banka tarafından düzenlenen 24.12.2015 tarihli 23.12.2016 tarihine kadar süreli 1.000.000-TL bedelli teminat mektubunun müvekkiline verildiğini, daha sonra davalı bankanın 16.12.2016 tarihli yazısı ile söz konusu teminat mektubunun süresinin 23.12.2017 tarihine kadar uzatıldığını, teminat mektubunun aslı ile süre uzatım yazısı 28.04.2017 tarihinde davalı bankaya sunularak tazmin talebinde bulunulduğunda ise davalı bankanın tazmin taleplerini reddettiğini, daha sonra öğrenildiği üzere lehdar …’ın müvekkiline süre uzatım yazısı aslını değil aslından ayırt edilemeyecek derecede benzer renkli bir fotokopisini sunduğunu, aslını ise bir süre sonra bankaya iade ettiğini, davalı bankanın tazmin taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, bankanın teminat mektubu aslını müvekkiline teslim etmesi gerekirken lehdara teslim ettiğini, süresi bir yıl uzatılmasına rağmen sadece uzatım yazısı ile işlem yapılarak mektup aslının iadesinin bankaca istenmediğini, aslı olanın ilk düzenlenen teminat mektubu olduğunu ve süre uzatma yazısının teminat mektubu yerine geçmeyeceğini, süre uzatım yazısının ancak teminat mektubu aslı ile birlikte hüküm ifade edeceğini, süre uzatım yazısı aslının bankada olmasının garantiyi sona erdirmeyeceğini ileri sürerek mektup bedeli 1.000.000-TL’nin 28.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, süre uzatım yazısı düzenlendikten sonra aslının müvekkiline iade edildiğini, bu yazı olmadan teminat mektubunun süresinin geçmiş olduğundan hükümsüz hale geldiğini ve 06.03.2017 tarihinde çıkışının yapıldığını, davalının ise 28.04.2017 tarihinde süre uzatım yazısının renkli fotokopisi ile talepte bulunduğunu, haklı olarak tazmin talebinin reddedildiğini, müvekkilince davacıya süre uzatımına ilişkin sözlü teyit verilmesinin söz konusu olmadığını, teminat mektubunun iadesi ile tazmin yükümlülüğünün sona ereceğini, ayrıca davacının ancak yasal faiz talebinde bulunabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı ile dava dışı …. Ltd. Şti arasında bulunan ticari ilişki sebebiyle dava dışı şirketin davalı banka tarafından düzenlenen 24/12/2015 tarihli U2015122400621 sayılı teminat mektubunu davacı şirkete verdiği, söz konusu teminat mektubunun geçerlilik süresinin 23/12/2016 tarihi olduğu, ancak davalı banka tarafından 16/12/2016 tarih 150 sayılı süre uzatım yazısı ile 23/12/2017 tarihine kadar uzatıldığı, davacı tarafça teminat mektubu aslının ve süre uzatım yazısı aslının davacı şirket tarafından bankaya 28/04/2017 tarihinde ibraz edildiği, ancak davalı banka tarafından aynı tarihli cevabi yazıda süre uzatım yazısı aslının daha önce lehdar tarafından kendilerine iade edildiğinin belirtildiği, bu nedenle davacının tazmin talebinin yerine getirilemeyeceğinin belirtildiği, ancak söz konusu teminat mektubu uzatım yazısı aslının tazmin talebinden önce lehtar …. Tic. Ve San. Ltd. Şti tarafından iade edildiğine ilişkin herhangi bir iade tutanağı yada teslim tutanağının mahkemeye ibraz edilmediği, sadece davalı bankanın bu şekilde beyan dilekçesi sunduğu, ancak davacı tarafından ibraz edilen teminat mektubu aslının asıl olduğu konusunda her iki taraf arasında da bir uyuşmazlığın bulunmadığı, bir an için davalı iddiası gibi teminat mektubu uzatım yazısı aslının bankaya iade edildiği varsayılsa dahi basiretli bir tacir olan ve güven kurumu niteliğinde olan bankanın lehdardan geri aldığı süre uzatım yazısına ilişkin bir belge düzenlemesi gerektiği, ayrıca teminat mektubu aslının verildiği davacı şirkete de iade edilen uzatım yazısına muvafakatlerinin bulunup bulunmadığı yada teminat mektubu aslının iadesi hususunda başvuru yapılması gerektiği, teminat mektubu aslı kendisine sunulmadan yada bunun hükümsüzlüğüne veya geçersizliğine yada kaybolduğuna ilişkin bir mahkeme kararı olmaksızın risk çıkışı yapan davalı bankanın sorumlu olduğu,bununla birlikte davacı tarafça avans faizi talep edilmiş ise de teminat mektubundaki hüküm uyarınca ancak yasal faiz talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 1.000.000- TL teminat mektubu bedelinin 28/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemenin tüm kusuru sanki sadece müvekkili banka tacirmiş gibi müvekkiline yüklemesinin kabul edilemeyeceğini, davacının lehdarın kendilerine süre uzatım yazısının renkli fotokopisini verdiğini, bunun sonradan ferkedildiğini iddia ettiğini, ancak basiretli tacir olan davacının aslını fotokopisinden ayırt etmesi gerektiğini, davacı tarafçe lahdra hakkında suç duyurusunda bulunulmamış olmasının da anlaşılamadığını,2-Müvekkilince davacıya süre uzatıma ilişkin sözlü teyit verilmesinin söz konusu olmadığını, ayrıca teminat mektubu aslı iade edilmese bile mektubun vadesi dolmuşsa sistem çıkışının yapılacağını, zira kendiliğinden hükümsüz hale geleceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhatabı olunan banka teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, muhatabı olduğu süreli teminat mektubunun süresinin banka tarafından uzatıldığını, ancak uzatılan süre içinde yapılan tazmin talebinin haksız olarak reddedildiğini ileri sürmüş, davalı banka ise davacının tazmin talebinden önce süre uzatım yazısı aslının lehdar tarafından bankaya iade edildiğini, teminat mektubunun ise süresinin dolmuş olması nedeniyle hükümsüz hale geldiğini ve çıkışının yapıldığını, tazmin talebinin haksız olduğunu savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hukukumuzda banka teminat mektupları konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK’nun 128. maddesinde düzenlenen Üçüncü Kişinin Fiilini Üstlenme kapsamında bir tür Garanti Sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir. Garanti veren banka, muhatabın ödeme talebi halinde ancak kendisine ait olan def’ileri ileri sürebilir(teminat mektubunun zamanaşımına uğraması, sahte olması gibi) veya teminatın ödenmemesi hususunda mahkemece verilen bir tedbir kararının bulunması halinde ödemekten kaçınabilir. Bu durumların söz olmaması halinde ise, banka ancak ödeme talebinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğuna dair elinde likit delil bulunması halinde ödeme talebini reddedebilir. Likit delil ile kastedilen ise, bankanın yorumunu eklemeden ödeme talebinin dürüstlük kuralına aykırılığını ortaya koyan delildir. Banka ödeme talebini aldığında durumu derhal lehdara bildirmelidir ki, lehdar talebin haksızlığına ilişkin kendi elindeki likit delilleri bankaya ibraz edebilsin. “İlk talepte ödeme” kaydını havi teminat mektuplarında ise risk banka üzerinde değil lehdar üzerinde olduğundan ödeme talebi halinde esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın ödeme yapılması gerekir. Somut olaya döndüğümüzde dosya kapsamında mevcut deliller incelendiğinde, dava konusu olup 24.12.2015 tarihinde düzenlendiği anlaşılan ve 23.12.2016 tarihine kadar geçerli olan banka teminat mektubunda, lehdar ile muhatap arasında ortaya çıkacak herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akıbet ve kanuni sonuçları dikkate alınmaksızın, yazılı tutarın ilk yazılı talep üzerine derhal ve gecikmeksizin davacıya nakden ve tamamen , talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere ait yasal faiziyle birlikte ödeneceğinin taahhüt edildiği, lehdarın talebi üzerine davalı bankanın 16.12.2016 tarihli yazısı ile teminat mektubu süresinin 23.12.2017 tarihine kadar uzatıldığı, davacının 28.04.2017 tarihinde tazmin talebinde bulunduğu, ancak davalı bankanın süre uzatım yazısı aslının iade edilmiş olması nedeniyle süresi dolan teminat mektubunun hükümsüz hale geldiğinden bahisle tazmin talebini reddettiği görülmüştür. Banka teminat mektupları kıymetli evrak niteliğinde olmayıp, somut olayda davalı bankanın davaya konu teminat mektubunun eki niteliğindeki süre uzatım yazısını düzenledikten sonra davacı muhatap yerine lehdara teslim etmesi banka yönünden kusur teşkil etmektedir. Ayrıca banka teminat mektubunun süresinin uzatılmış olduğu davalı bankanın da kabulünde olup bu anlamda bir sahtelik iddiası söz konusu değildir. Süre uzatım yazısı teminat mektubunun eki niteliğinde olup ancak teminat mektubu ile birlikte hüküm ifade eder. Dolayısıyla tek başına hüküm ifade etmeyecek olan süre uzatım yazısı aslının bankanın elinde olması garantiyi sona erdirmez. Süre uzatım yazısı aslını dava dışı lehdardan iade alan davalı bankanın, lehdardan teminat mektubu aslının da iadesini istemesi ve teminat mektubuna ilişkin riskin sona erdiği yönünde davacı muhatabın muvafakatini alması gerekmekte olup, davalı bankanın bu yükümlülüklerini de yerine getirmeyerek kusurlu davrandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan teminat mektubu aslını kendisinde bulunduran davacı muhatabın, lehdar tarafından verilen ve ilk bakışta aslından ayırt edilemeyecek nitelikte olan süre uzatım yazısı renkli fotokopisini kabul etmesinin onun yönünden müterafik kusur teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 30.11.2015 tarihli 2015/10116 E., 2015/ 12679 K. sayılı ve 28.11.2011 tarihli 2009/14190 E., 2011/15962 K. sayılı emsal kararları).O halde ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 68.310-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 17.078-TL harcın mahsubu ile bakiye 51.232-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafça hükümden sonra yapılan 56,35-TL giderin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/05/2020