Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1980 E. 2020/1000 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1980
KARAR NO : 2020/1000
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI : 2016/1431 Esas 2018/476 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esasında kayıtlı takip dosyası ile takip yapıldığını, takibe konu 13.07.2016 vade tarihli bonoya itiraz ettiklerini, bonodaki imzanın davacıya ait olmasına rağmen senette alacaklı olarak görülen kişiye böyle bir senet vermediğini, borçlu isim, adres ve imzanın mevcut olan bir A4 kağıdının üst kısmından yararlanılarak alt kesimdeki imzanın üstüne metnin oluşturulduğunu, vade tarihi, tutar, tanzim yeri ve tarihinin sonradan oluşturulduğunu ve senedin sahte olduğunu belirterek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; bononun borcun ifası amacıyla davacı tarafından verildiğini, davalı banka ile davacının akdettiği genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullanan davacı tarafından borcun geri ödenmesini teminen bononun tanzim edildiğini, kredi borcu ödenmeyince kredi riskinin tasfiyesi için bononun takibe konulduğunu, davalının söz konusu borcu ödememek gayesi ile işbu davayı açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı bankanın kredi alacağının olmadığının ileri sürülmediği, belgede sahtecilik nedeniyle iddiasına dayalı bir soruşturma bulunmadığı, bononun nakden davacı tarafından dava dışı … lehine düzenlendiği, bononun …şirketi ve davalı banka tarafından ciro edildiği, davacının, bononun kendi iradesine aykırı doldurulduğu iddiasının da kesin delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; bononun emre muharrer senet olarak değerlendirilemeyeceği, müvekkilinin kefaleti için eşinin rızası olmadığından kredi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin bonoda alacaklı gözüken … borcunun bulunmadığını, ciro silsilesinin hukuken sakat olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili, bononun emre muharrer senet vasfını taşımadığını, müvekkilinin bonoda lehdar olarak adı geçen … borcunun bulunmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise bononun asıl borçlu şirkete kullandırılan krediye ilişkin borca mahsuben verildiğini savunmuştur.Öncelikle bononun incelenmesinde; TTK hükümleri gereğince bonoda bulunması gereken zorunlu unsurların mevcut olduğu, senedin bono vasfı taşıdığı görülmektedir. Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200. maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir. Davacı tarafça sunulmuş bu yönde bir delil bulunmadığı gibi, bonoda ve dayanak genel kredi sözleşmesinde bononun teminat olarak verildiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki teminat senedi iddiası ve bono lehdarına borcunun bulunmadığı iddiası şahsi defi niteliğinde olup, iyiniyetli hamile karşı ileri sürülmesi de mümkün değildir. Yine açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun boş kısımlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden borçlunun bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir ki bu yönde de bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca kambiyo senetlerinin soyutluğu ilkesi gereğince, genel kredi sözleşmesinde eş rızası alınmadığı yönündeki iddianın dinlenilmesi de olanaksızdır. Bu itibarla; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2020