Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1973 E. 2019/1108 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1973
KARAR NO : 2019/1108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2018
NUMARASI : 2016/374 E.-2018/485 K.
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/09/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalı ve kardeşleri ile müvekkilinin oğlu … ve onun arkadaşları arasında iki adet araç satışı ve karşılığında 89.000-TL bedelli bir çekin verilmesi şeklinde bir ticari ilişki gerçekleştirildiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine müvekkilinin evinin önünden alınarak davalı tarafın işyerine götürüldüğünü ve müvekkiline baskı, tehdit ve zorla 100.000-TL bedelli senet imzalatıldığını, oysa müvekkilinin okuma yazması olmayıp senetteki imzanın geçerliliğinin olmadığını ileri sürerek baskı ve ikrah yoluyla imzalatılan icra takibine konu senet nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, senedin ve takibin iptaline, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili,davacıya tehdit ve zor kullanılmak suretiyle senet imzalatıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, zira davalı ve oğlunun müvekkili ile olan ticari ilişkileri sonucu iki adet araç satın alarak borçlandıklarını ve dava konusu senedin de borca karşılık verildiğini, davacının da belirttiği gibi 89.000-TL bedelli çekin karşılıksız çıktığını ve 11.000-TL açıktaki hesabın da ödenmediğini, davacının okuma yazma bilmediği iddiasının da doğru olmadığını, zira davacının vekaletname ile müvekkilinin kardeşine taşınmaz satış yetkisi verdiğini, davacının savcılığa suç duyurusunda dahi bulunmadığını savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının hata, hile, ikrah yolu ile davaya konu bonoyu imzaladığını ispatla yükümlü olduğu, ancak dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde davacı iddiasına ilişkin kanaat edinilemediği, davacı tarafça yazılı delil de sunulmadığı, dolayısıyla davaya konu bono nedeni ile davacının borçlanma iradesi taşıdığının kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine, davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava konusu senedin baskı, tehdit ve zor kullanma suretiyle imzalatıldığını, davalıların müvekkili ile nasıl bir ticari ilişki içinde olduklarını ispatlayamadıklarını, müvekkilinin iddiasına yönelik olarak ise müvekkilinin oğluyla olan ticari ilişkilerini doğruladıklarını, ancak bu hususun mahkemece irdelenmediğini, 2-Müvekkilinin okuma yazması olmadığından senetteki imzanın geçerli olmadığını, mahkeme dosyasında mevcut Gaziosmanpaşa ….Noterliği’nin … yevmiye nolu 01.12.2015 tarihli taraflarının vekil yapıldığına dair vekaletnamenin müvekkilinin okuma yazması olmadığı için imza yerine parmak basmak suretiyle iki tanık eşliğinde düzenlendiğini, davalı tarafça sunulan vekaletnamenin ise baskı ve tehdit altında düzenlendiğini ve hükümsüz olduğunu,3-Dinlenen tanık beyanları ile iddialarının doğrulandığını, ancak mahkemece dikkate alınmadığını, oysa tanıkla ispatın mümkün olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, baskı ve tehdit yoluyla imzalatılan senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 37. maddesi hükmü uyarınca korkutma nedeniyle yapılan akitler bağlayıcı olmayıp baştan itibaren geçersizdir. Korkutma, bir kimsenin yapmak istemediği bir hukuki işlemi yapmadığı takdirde kendisinin veya yakınlarının zarara uğrayacağı tehdidiyle sözleşme yapılmasına razı olmasını sağlayan haksız eylemdir. Senedin keşide tarihi dikkate alındığında davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı, davalı tarafın kendisi ile değil ancak kendisinin oğlu ile iki adet araç alım satımı ve çek kırdırmaya yönelik ticari ilişkileri olduğunu, çekin karşılıksız çıkması üzerine oğlunun borcu nedeniyle kendisine baskı ve tehditte bulunmak suretiyle senet imzalatıldığını, oysa kendisinin okuma yazmasının dahi olmadığını ileri sürmüş, davalı ise, davacı ve oğlunun kendisinden satın aldıkları iki adet araca karşılık dava konusu senedi verdiklerini savunmuştur.Davacının iddiası tehdit hukuki sebebine dayalı olduğundan tanık ile ispatı mümkün olup, davacı tanıkları dinlenilmiştir. Ne var ki senedin davacı tarafça baskı ve tehdit altında imzalatıldığı yönünde açık bir tanık beyanına rastlanılmadığı gibi, tanık beyanlarının kendi içinde de çeliştiği görülmüştür. Şöyle ki; davacı tanığı … davacı tarafça senet imzalandığı sırada orada olduğunu, ancak kötü veya tehdit içerikli bir söz duymadığını beyan etmiş, aynı zamanda davacının kızı olan davacı tanığı … ise “içeri giremediğini, ancak “bunu imzalayacaksın” diye bir söz duyduğunu beyan etmiştir, ancak gerek söz konusu cümlenin tehditvari bir biçimde söylendiğinin ifade edilmemiş olması, gerekse her iki beyanın birbiriyle çelişmesi nedeniyle tanık …. beyanı iddianın ispatı için yeterli görülmemiştir. Ayrıca davacının oğulları olduklarını beyan eden davacı tanıkları … senedin imzalandığı sırada orada olmadıkları anlaşılmış olup, aynı zamanda senedin veriliş nedeni yönünden açıklamaları da kendi içerisinde ve davacı iddiası ile çelişmiştir.Öte yandan davacının tehdit iddiasının yanında, terditli bir bedelsizlik iddiası olmadığından senedin ne şekilde kayıt taşıdığı(nakden/malen) üzerinde durulmamıştır.Davacı aynı zamanda okuma yazma bilmediğini, bu nedenle de senedin geçersiz olduğunu ileri sürmüş ve Gaziosmanpaşa ….Noterliği’nin … yevmiye nolu 01.12.2015 tarihli dava vekaletnamesini delil olarak sunmuş ise de, bir kimsenin okuma yazma bilmemesi, imza kullanması halinde kambiyo senedi düzenlemesine engel etmemekte olup(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 15.03.2016 tarihli 2015/11609 E., 2016/4537 K. sayılı emsal kararı), davalının bu yöndeki savunması da haklı görülmemiştir. Bununla birlikte, İİK 72.m. uyarınca açılan iş bu Menfi Tespit davası maktu değil nisbi harca tabi olup, somut olayda da dava konusu senet bedeli olan 100.000-TL üzerinden harç yatırılması gerekirken, maktu harç yatırıldığı ve davacı tarafa harç eksikliği gidermesi yönünde süre verilmediği, ancak hükümde harçlandırılmayan 100.000-TL üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmış ise de, davacı tarafça vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi ileri sürülmediğinden ve davanın esastan reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, usul ekonomisi de dikkate alınarak, harca ilişkin eksikliğin giderilmesine gerek görülmemiş ve bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12.09.2019