Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1962 E. 2020/1002 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1962
KARAR NO: 2020/1002
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI: 2017/977 Esas-2018/589 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; davacının davalı şirketin, %40 paydaşı olduğunu,müvekkilinin şirketten uzaklaştırılmasının akabinde, kötü niyetli, objektif iyi niyet kurallarına aykırı ve kâr payı dağıtılmayan genel kurullar ile keyfi olarak yönetildiğini, şirketin yatırım yaptığı ve likiditesinin güçlü olmasını öne sürerek kar payı dağıtmayan müdür …’ın 01/01/2016 tarihinde 5.000-TL olan müdür huzur hakkını genel kurulda aldığı objektif iyi niyetli kurallarına aykırı kararla %400 artış ile 20.000-TL ‘ye çıkardığını belirterek, davalı şirketin 08/08/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan kararların kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının kar dağıtmama yönünde aldığı karar ile açıkça TTK m. 445’in ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de alınan karar kanundaki şartlara uygun olmasının yanı sıra finansal açıdan da şirketin yararına olduğunu, davacı tarafın ücret ile huzur hakkı arasındaki farkı bilmediğini,müvekkili şirketin 2016 yılı hesap dönemine ilişkin 08/08/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların, kanuna, dürüstlük kuralına ve ana sözleşmeye uygun olup, herhangi bir iptal ya da butlan sebebi içermediğini belirterek,şirketteki her işleme karşı dava açarak şirket yönetimini taciz etme amacına matuf davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; dava konusu genel kurulun 6 numaralı kararın müdür olmayan ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu, bu kararın eşitlik dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu, ayrıca kâr dağıtılmaması yönünde gündemin 7. nolu kararın kanuna ve iyiniyet kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 08/08/2017 tarihinde yapılan 2016 olağan genel kurul toplantısında gündemin 6 ve 7 nolu maddeleri ile alınan kararların iptaline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili;bilirkişi raporunda son derece hatalı tespitler mevcut olup,itirazlar dikkate alınmadan, ek rapor alınmadan hüküm verildiğini,genel kurulda belirlenen huzur hakkının maaş gibi aylık yapılan ödemelerle kıyaslanarak fahiş kabulünün doğru olmadığını, kârın dağıtılmayıp, şirket yedeklerine aktarılmasına ilişkin kararın kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu,kararın T.T.K’nun m. 608/3 uyarınca hukuka uygun olduğunu,bilirkişi raporunda şirket öz kaynaklarının arttığı tesbit edilse de, şirketin likitidesinin azaldığının gözden kaçırıldığını,bu durumun yatırımlar yanında kâr dağıtmama kararının ne denli doğru olduğunu ortaya koyduğunu bildirerek, genel kurulda alınan 6 ve 7 no’lu kararın iptaline” ilişkin hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 08/08/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Genel kurulda alınan 6. madde ile; Şirket müdürünün 5.000-TL olan huzur hakkı oaylık 20.000-TL aylık ücret belirlenmiştir. TTK 507/1.maddesi uyarınca “Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir…”. Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetici olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir. Davalı şirket müdürünün 01/01/2016 tarihindeki huzur hakkının 5.000-TL olduğu, genel kurulda herhangi bir gerekçe sunulmadan 20.000’ye çıkarıldığı,şirketin mali yapısının güçlendirilmesi gerekçe gösterilerek hiç kâr payı dağıtılmamasına rağmen, şirket müdürünün huzur hakkının 4 kat artırılmış olması ve enflasyon artış oranı dikkate alındığında fahiş olan bu artış için herhangi bir haklı ve somut bir gerekçe sunulmadığı, müdüre verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve müdürün görevleriyle orantılı olmadığı,kararın yönetici ortağa örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu, eşitlik ve dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu nazara alındığında anılan kararın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.7. maddede ise; şirketin mali durumunun güçlendirilmesi gerekçesiyle kâr dağıtımı yapılmamasına karar verilmiştir. TTK’nun 523 ncü maddesine göre genel kurul; a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.Yapılan mali inceleme sonucunda “davalı şirketin 2015 yılında net 1.064.896,63-TL, 2016 yılında net 994.955,62-TL kâr elde ettiği ,davalı şirketin brüt çalışma sermayesini oluşturan dönen varlıklar toplamının, kısa vadeli yabancı kaynakları (borçları) karşılama düzeyinin %171 oranında olduğu, davalı şirket faaliyetlerinin sürdürülebilirliği yönünden herhangi bir finansal risk taşımadığı belirlendiğinden şirketin kar dağıtımı yapmasında engel bulunmadığı halde aksi yönde alınan 7. Nolu kararın kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğunun tesbitinde ve bu kararın da iptaline karar verilmesinde hukuka aykırılık yoktur. Bu kapsamda; davalı şirketin 08/08/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda gündemin 6 ve 7 nolu maddeleri yönünden iptal koşulları oluştuğu sonucuna varıldığından hükmün usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davalı vekilinin kısmen kabul kararına hasren istinaf başvurusu yerinde olmadığından, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2020