Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1953 E. 2020/935 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1953
KARAR NO: 2020/935
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI: 2015/924 Esas – 2018/188 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin Birleşik Krallıkta mukim … isimli şirkete sattığı iki palet mermerin nakliyesi için davalı ile anlaştığını, davalının müvekkilinin fabrikasından teslim aldığı malı alıcıya gönderme edimini üstlendiğini, davalının bu edimini yerine getiremediğini, müvekkilinden teslim aldığı malı alıcıya teslim edemediğini, müvekkilinin bunun üzerine alıcıya olan edimini yerine getirebilmek için aynı vasıf ve değerde ikinci bir parti malı göndermek zorunda kaldığını, bu husustan kaynaklı zararın davalının sorumluluğu altında olduğunu, davalıya 24/03/2015 tarihli ihtarname gönderilerek zararın tazmini istenmiş ise de, hiçbir cevap alınamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tazminatın 30/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 30.06.2017 tarihinde dava değerini ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin üstlendiği nakliye işinin yükün Türkiye’den alınıp İngiltere’ye teslimini içerdiğini, ancak müvekkilinin faaliyet konusu gereği taşıma işini fiilen kendisinin yürütmediğini, davacının gönderilmesini istediği emtianın dava dışı …’ ne teslim edildiğini, her ne kadar davacının taşımanın müvekkili tarafından yapıldığını ve ürünlerin zayi olunduğunu iddia etmiş olsa da, olayda müvekkilinin fiili taşıyan konumunda olmadığını, taşıma işini organize eden firma olduğunu, uyuşmazlık açısından İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; yurtdışında bulunan alıcıya teslim edilmek gönderilen emtianın, üst taşıyıcı davalı tarafından alt taşıyıcı olarak seçilen dava dışı … şirketi tarafından kaybedildiği, davacının emtiayı usulüne uygun şekilde davalı taşımacıya teslim etmesine karşın, malın akıbetinin bilinmediği, davalının özen borcunu ve edimini yerine getirmediği, kusuru bakımından davalının TTK’nın 875/1 hükmü gereği sorumlu olduğu, TTK’nın 888/1 maddesi uyarınca alt taşımacılar … ve … şirketleri ile davalının davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, nihai sorumluluğun üst taşıyıcı davalı üzerinde olduğu, ziyaa uğrayan emtianın TTK’nın 882/1 ve 882/1.a maddeleri uyarınca sınırlı sorumluluk değerlendirilmesi ile gerçek değerinin mukayesesi sonrası gerçek satış miktarının emtia satış faturasına göre 10.500,00 USD olduğu, bu miktarın sınırlı sorumluluk saptaması ile elde edilen meblağın altında kaldığı, davacı tarafın bu miktarı dava tarihindeki TL karşılığı olarak ıslah dilekçesinde 31.605,00TL olarak talep ettiği, ihtarnamenin tebliğ tarihi dikkate alınarak davalı temerrüdünün 31/05/2015 tarihinde oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; müvekkilinin fiili taşıyıcı olmadığını, mahkemenin görevli olmadığını, kusuru bulunmayan müvekkilinin zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesi kapsamında emtianın zayi edilmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafından İngiltere’de bulunan alıcısına teslim edilmek üzere davalıya teslim edilen emtianın, fiili taşıyıcı tarafından kaybedilmek suretiyle zayi edildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle taşıma işinin kara ve deniz yolu kullanılarak gerçekleştirilecek olması nedeniyle davalının mahkemenin görevine ilişkin itirazları yerinde olmayıp, ilk derece mahkemesi dava bakımından görevlidir. Taşımanın Türkiye’den İngiltere’ye olan güzergahı nedeniyle, olaya CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. CMR’nin 32/1. maddesine göre; bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar: a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren, b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60. günde. Bu kapsamda emtianın zayi edilmesi nedeniyle uygulanması gereken 32/1-b maddesi gereğince dava ve ıslah tarihi itibariyle davanın zamanaşımına uğramadığı tespit edilmiştir. Somut olayda; CMR’nin 17. maddesi gereğince taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya ve hasardan mesuldür. Emtianın tamamen kaybı nedeniyle davalı taşıyıcının, fiili taşıyıcı ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğu tartışmasızdır. Ziya ve hasar halinde tazminatın hesaplanmasına ilişkin CMR’nin 23. maddesine göre; emtianın kısmen veya tamamen kaybı halinde tazminat, emtianın taşınmak üzere teslim edildiği yer ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Ancak kısmi kayıp halinde, sorumluluk miktarının tespitinde kaybedilen kısmın ağırlığına göre taşıyıcının sorumlu olduğu miktar belirlenmelidir. Bu durumda tazminat, eksik brüt ağırılığın kilogram başına 8,33 SDR tutarını aşamaz. CMR’nin 29. maddesinde ise, “hasar taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurdan ileri gelmiş ise, taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahutta kanıt yükünün karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden faydalanamaz” denilmek suretiyle taşımacının sınırsız sorumluluk halleri sayılmıştır. Bu kapsamda somut olayda, emtianın tamamen kaybı davalının ağır kusurundan kaynaklandığından, davalının CMR’nin 23. maddesindeki sınırlı sorumluluk hükmünden yararlanması mümkün değildir. Emtianın değeri 10.500,00 USD olup dava tarihi itibariyle TL karşılığı (kur 3,0242) 31.754,10 TL’dir. İlk derece mahkemesince her ne kadar olaya 6102 sayılı TTK hükümleri uygulanmışsa da, kararın sonucu itibariyle isabetli olduğu anlaşılmakla; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.158,93-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 539,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.619,20-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 80-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2020