Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1928
KARAR NO : 2020/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI : 2017/295 Esas 2018/383 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 07/09/2015 tarihinde klima satış sözleşmesi imzalanmışsa da, müvekkili ödeme yükümlülüğünü yerine getirmiş olmasına rağmen, sözleşme ve işin niteliği gereği klimaları derhal teslim etmesi gerektiğini bilen davalı şirket tarafından 7 ay boyunca hiç bir surette teslim gerçekleştiril- mediğinden ve otel işi yapan müvekkilinin sözleşmeden elde edeceği bir fayda kalmadığından, müvekkili şirket tarafından 27/04/2016 tarihinde davalı şirkete TTK. 18/3 kapsamında noter ihtarnamesi keşide edilerek sözleşmeden dönüldüğü bildirilerek, müvekkili şirketçe ödenen 38.000-TL’nin iadesinin istendiğini, davalı şirketin ihtarnameye cevaben bahse konu malları TTK. 107 kapsamında ardiyeye tevdi ettiğini bildirdiğini, müvekkil şirketin alacağı kapsamında davalıya İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya üzerinden ödeme emri gönderildiğini, davalı ödeme emrinde yer alan borca itiraz ettiğini, davalının borca itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, itirazın iptaline, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin giriştiği otel inşaatında kullanılmak ve ortaya çıkacak yapının iklimlendirilmesini sağlamaya yönelik olarak 30 adet duvar tipi split klimanın alımını yapmak için müvekkil şirkete başvurduğunu, sözleşmeye konu emtiaların hızlı şekilde tedarik edildiğini, davacı şirketin inşaatını sürdürdüğü otelin ruhsatını alamamış olmasından dolayı satım konusu emtiaları başka bir yere satacağını ifade ederek muhasebel açıdan uygun hale getireceğinden bahisle … nolu 29/01/2016 tarihli iade faturasını müvekkil şirkete tebliğ ettirmek yolu ile teslimat sürecini yeniden askıya aldığını belirterek, davacının davasının reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; davalı borçlunun usulüne uygun olarak borçlanmış olduğu edimi davacı alacaklıya önerdiği, buna karşılık davacı alacaklının, borçlu tarafından önerilen edimi kabulden kaçınmada haklı olduğunu gösterir delil ve belge sunmadığı, karşı edimin ifasını talep eden davalı borçlunun sözleşme ile kararlaştırılan satım konusu malların ardiyeye teslim edildiği ve bunun davacıya bildirildiği, TBK m 107’ye göre tevdii yerini tayin hakkının borçluya ait olduğu, bunun için hakimden tevdii yeri tayinini istemek zorunda olmadığı,her hangi bir ardiye veya depo olabileceği gözetildiğinde davalı borçlunun malları tevdi etmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, sözleşme kapsamında malların kendisine teslim yapılmamasından dolayı sözleşmeyi sona erdirme, sözleşmeden dönme hakkını davacı alacaklıya ait olmadığı, alacaklının temerrütü için ayrıca ihtarda bulunmanın zorunlu olmadığı, davacının haklı bir sebebe dayanmayarak davalının borçlu olduğu edimin yerine getirilmesini geciktirdiği,başlatılan icra takibinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 07/09/2015 tarihli klima satış sözleşmesi imzalanmışsa da, müvekkili ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen, sözleşme ve işin niteliği gereği klimaları derhal teslim etmesi gerektiğini bilen davalı şirket tarafından 7 ay boyunca hiç bir surette teslim gerçekleştirilmediğinden ve otel işi yapan müvekkilinin sözleşmeden elde edeceği bir fayda kalmadığından, müvekkili şirket tarafından 27/04/2016 tarihinde davalı şirkete TTK. 18/3 kapsamında noter ihtarnamesi keşide edilerek, sözleşmeden dönüldüğünün bildirildiğini, bahse konu ihtarnameye cevabi ihtarname keşidesi suretiyle, taraflarına TTK. 18/3 gereği temerrüt ihtarı dahi yapılmaksızın bahse konu malların ardiyeye tevdi edilmesinin TBK. 107 vd maddeleri kapsamında hukuka aykırı olduğunu, her halükarda davalının temerrüdünün söz konusu olmadığını bildirerek,kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı vekili katılma yoluyla istinaf başvurusunda; kararın hüküm kısmının (2) nolu bendinin kaldırılmasına ve davacı yanın takibinin kötü niyetli olduğu aşikar olduğundan hükmün bu yönden düzeltilerek davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklı satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle alıcının sözleşmeden dönerek, ödemiş olduğu satış bedelinin iadesi istemi ile başlatmış olduğu icra takibinde vaki itirazın iptaline istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesinde sözleşme konusu malların 30 adet split dış ünite, 30 adet split iç ünite ve aksamları olmak üzere sözleşmenin imzalanmasına müteakip alıcı olan davacıya partiler halinde şantiyesinde kamyon üzerinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmesinin 07/09/2015 tarihinde kurulduğu, davacının davalıya 19.000-TL bedelli 14/02/2016 ve 12/03/2016 keşide tarihli, 2 adet çek verdiği, 27/04/2016 tarihli noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ile cayma hakkını kullanarak ürünü teslim almaktan vazgeçtiğini ve ödemiş olduğu satış bedelinin iadesini talep ettiği ancak davalı satıcı tarafından satış bedelinin iade edilmediği görülmektedir.TBK nun 90.maddesi uyarınca” ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olur. “TBK nun 117/1 maddesi de” muaccel bir borcun borçlusu ,alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur.” hükmünü haizdir.Aynı yasanın 107.maddesi ise; ”Alacaklının temerrüte düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir….’ şeklinde düzenlenmiş olup, buna göre borçlunun tevdi mahalli tayinini talep edebilmesi için öncelikle alacaklının temerrüde düşmesi gerekir. Somut olayda; davacının bedelini ödediği klimalar için taraflar arasındaki sözleşmede teslim için kesin bir vade tayin edilmemiştir.Ancak, davalı borçlu adına ilk olarak,ilk olarak 30.12.2015 tarihli fatura düzenlendiği ,bu faturanın davalıya ulaştığı davalı tarafından da 29.1.2016 tarihli iade faturası tanzim ettiği anlaşılmaktadır.Dinlenen tanık beyanlarından da teslim için uygun koşulları olmayan davacının teslimi ertelediği anlaşılmaktadır. İade faturasından sonra yine 15.3.2016 tarihinde düzenlenen fatura aynı tarihli sevk irsaliyesi düzenlenmiş akabinde davacı şirket 27.4.2016 tarihli ihtarname ile cayma hakkını kullandığını belirterek ürünleri teslim almaktan vazgeçtiğini davalıya bildirmiştir.Davalının teslim edimini yerine getirmediğini ileri süren davacı klimaların teslim edilmesi için ihtarname de keşide etmemiştir.Tüm olgular bir arada değerlendirildiğinde davacının davalıdan kaynaklanmayan sebeblerle ürünleri teslim almaktan kaçındığı, alacaklının temerrüdünün gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının borçlu tarafından önerilen edimi kabulden kaçınmada haklı olduğunu gösterir bir delil sunmadığı,birden çok öneride bulunan davalıdan sözleşmeden dönme de haklı olduğunu ispatlayamayan davacının ödediği bedeli isteyemeyeceği sonucuna varılmaktadır.Öte yandan itirazın iptali davasında; davanın reddi halinde davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davacının takipte haksız olması yanında kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerekmektedir. Somut olayda davacı takip başlatmakta haksız ise de kötü niyetli olduğunun kanıtlanamamıştır.Bu itibarla, davacının sözleşmeden dönerek ödemiş olduğu satış bedelinin iadesini istemekte haklı olmadığı, ayrıca kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davanın reddine ,davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiştir.Taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı ve davalı tarafından yatırılan (ayrı ayrı 35,90-TL şer) peşin harcın karar harcından mahsubuna, bakiye 18,50-TL şer harcın ayrı ayrı davacı ve davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/10/2020