Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1923 E. 2018/1471 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1923
KARAR NO : 2018/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2017/560 Esas
DAVA : Şirket Müdürlük Yetkisinin Kaldırılması
TALEP :Yönetim Kayyımı Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/11/2018
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı/ihtiyati tedbir isteyen, müvekkilinin 2002 yılından beri ortağı olduğu dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin kendisinin öz ablası aynı zamanda şirket müdürü olan davalı ile diğer ortak … tarafından birlikte fiilen yönetilmekte olduğunu, ancak kendisine eksik ve düzensiz ödemeler yapıldığını, usulsüz krediler çekildiğini ve usulsüz borçlandırmalar yapıldığını, kendisinin haberi olmadan sermaye artışı kararında imzası taklit edilerek sahtecilik yapıldığını, ihtarname keşide ederek şirketin defter ve kayıtlarını talep ettiğini, defter ve kayıtları incelemesine izin verilmediğini, şirkete sokulmaması nedeniyle ortaklar ve çalışanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, yine usulsüz olarak borçlanmalar sebebiyle de suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek davalının … Tic. Ltd. Şti.’ndeki müdürlük yetkisinin kaldırılmasına, ayrıca ivedilikle davalının şirketteki müdürlük yetkisinin kullanmasının önlenmesi için yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, husumetin müvekkiline değil şirkete yönetilmesi gerektiğini, davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının sabote edici eylemleri nedeniyle şirketin zarara uğramakta olduğunu, davacının her zaman şirket kayıtlarını inceleyebildiğini, hatta kasa defterinden suret dahi alarak suç duyurusunda bulunduğunu, yine şirkete ait banka hesap hareketlerinin müvekkili ile davacının birlikte bankaya gitmeleri suretiyle alınıp davacıya verildiğini, suç duyurularının da mesnetsiz olduğunu, şirketin kâr payı dağıtımı konusunda aldığı bir karar olmadığını, davacı tarafça iddia edilen kredinin kullanılmadığını, gerçek dışı borçlanmanın söz konusu olmadığını savunarak davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesinin 14/07/2018 tarihli ara kararı ile, dava yöneticinin azli davası olup azil şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde yargılama yapılarak toplanacak deliller ışığında değerlendirme yapılması gerekmekte olduğu, bu aşamada azli istenen yöneticinin idari ve hukuki işlemlerinin denetimi için denetim kayyımı atandığı, bu kez davacı denetim kayyımı atanmasını yetersiz bularak şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasını talep etmekte olduğu, davanın konusu müdürün azli davası olduğuna göre tedbir yoluyla davadan elde edilecek sonuca ulaşılmasının beklenemeyeceği, mahkemece atanan denetim kayyımı yargılama sürecinde şirket müdürünün usulsüz işlem yapmasına engel olacağına göre denetim kayyımı atamakla yeterli tedbirin alındığı, bu nedenle yönetim kayyımı atanması talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/İhtiyati tedbir isteyen istinaf dilekçesinde özetle; davalı taraf hakkında 3 ayrı suçtan ceza sruşturmasının devam ettiğini, sahtecilik suçundan dava da açıldığını,böyle birinin müdürlük yetkisini kullanmasının hem şirketi hem tarafını telafisi imkansız zararlara sokacağını, denetim kayyımının davanın çözümü yönünden yeterli olmayacağını, bu şekilde davalıya delilleri karartma ve yok etme fırsatı verildiğini,devam eden başka davalar da olduğunu, tedbir talebi reddedilerek kendisinin dava sonucunda elde edebileceği sonuca ulaşmasının imkansız hale getirildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca şirket müdürlük yetkisinin kaldırılması talebiyle açılan davada, şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.
Davacı ilk olarak 20/07/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile davalının şirketteki müdürlük yetkisinin kullanmasının önlenmesi için yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 25/07/2017 tarihli ara kararı ile asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğinden , delil durumu itibariyle de koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir talebi reddedilmiştir.
Davacı 03/10/2017 tarihli dilekçesinde, davalı hakkında sahtecilik suçundan açılan ceza davasının yeni delil niteliğinde olduğunu bildirerek tedbir talebini yinelemiş, bu kez mahkemenin 12/10/2017 tarihli ara kararı ile, taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, tedbir talebinin bu aşamada yerinde olduğu gerekçesiyle şirkete denetim kayyımı atanmasına, davalı tarafından yapılacak işlemlerin kayyım onayına tabi tutulmasına karar verilmiştir.
Denetim kayyımı … 04/01/2018 tarihli dilekçe ile kayyımlık ücretinin ödenmemesi ve davacının kendisi hakkında şikayetçi olması nedeniyle görevinin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemenin 09/07/2018 tarihli ara kararı ile şirkete yeni bir denetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir.
Davacı 12/07/2018 tarihli dilekçesi ile denetim kayyımı atanması kararının kaldırılarak şirkete şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 14/07/2018 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, davacı iş bu ara karara yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur.
TTK’nın 630. maddesinde” (1) Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” şeklinde hükümler yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nda kayyım atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmadığından talebin Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kayyıma ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekecektir. Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 427. maddesinde bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler mevcuttur.
HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olaya gelince; şirket müdürü olan davalı hakkındaki usulsüz borçlanma, sahtecilik gibi iddialar, başlatılan ceza soruşturmaları, dosyaya giren kayyım raporları dikkate alındığında dava dışı şirkete denetim kayyımı atanmasının, bu şekilde şirket müdürü olan davalının işlemlerinin kayyım onayına tabi tutulmasının şirketin ve şirket ortaklarının menfaatine olduğu, öte yandan dava dışı şirket yönetim organından yoksun kalmadığından bu aşamada şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektir bir durum olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesince yönetim kayyımı atanması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyenin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir isteyenin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 22/11/2018