Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1899 E. 2020/969 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1899
KARAR NO: 2020/969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2017/591 Esas 2018/671 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili ; müvekkilinin, davalı şirketin %12,5 oranda paydaşı olduğunu, şirketin %70 oranda paydaş olan …’a büyük oranda borçlu olduğunu, bu borcun ortağa ait arsaların şirkete satışından kaynaklandığını,hakim ortağın isterse sermaye artırımına gidebileceğini, davacının %12,5 hissesinin sağladığı hukuki hakları kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığını, 2016 yılı olağan genel kurulunun 28/03/2017 tarihinde yapıldığını, gündemin 3. maddesinde faaliyet raporlarının kabl edildiğini ,gündemin 4. maddesinde bilanço ve gelir/gider hesaplarının onandığını, 5.madde ile şirket müdürünün ibra edildiğini, 6. madde ile kar payı dağıtımı yapılmamasına karar verildiğini , 7. madde ile, şirket müdürü olan …’a huzur hakkı olarak aylık brüt 15.000-TL ödenmesine karar verildiğini , davacının kararlara red oyu kullanarak muhalefet şerhi verdiğini,şirket müdürüne bu kadar yüksek huzur hakkı verilirken ortaklara kar payı verilmemesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan ortaklar genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptal edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davcaının aynı zamanda şirketin sigortalı çalışanı olduğunu,davacının olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması için davacının talepte bulunduğunu,davacının görüşülmesini talep ettiği maddelerin tamamının 2017 yılında yapılan toplantı gündemine ilave edilerek davet edildiğini, bu davetiye ile beraber şirketin 2016 yılı bilanço ve gelir tablosunun davacıya inceleme için gönderildiğini, ayrıca finansal tablo, yıllık faaliyet raporları vs. rapor ve tablolarında toplantıdan en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine sunulacağının belirtildiğini,faaliyet raporu ve bilançonun tasdikine ilişkin 3 ve 4 nolu kararların iptali isteminin yerinde olmadığını ,müdürün ibrasına ilişkin kararda hkuka aykırılık bulunmadığını, genel kurul gündeminin 6. Maddesinde geçmiş yıl karlarının dağıtılmamasının onaya sunulduğunu, genel kurulun bu kararının oy çokluğuyla kabul edildiğini, şirketin bu zamana kadar herhangi bir kar dağıtımında bulunmadığını, gündemin 7. maddesinde şirket müdürüne 15.000-TL aylık huzur hakkı verilmesinin karara bağlandığını, huzur hakkının 29/07/2016 tarihinde yapılan olağan ortaklar genel kurul toplantısında ilk kez karara bağlandığını,emeğini şirkete veren müdüre bu tarihe kadar huzur hakkı verilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; kararlaştırılan ücretin objektif iyi niyet kurallarına aykırılığı bakımından şirketin mali yapısı dikkate alındığında bu tutarda bir ücretin müdüre ödenmesi ve aynı zamanda pay sahibi olan müdüre bu yolla diğer pay sahiplerine nazaran menfaat sağlanmış olmasının eşitlik ilkesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği anlaşıldığından bu maddenin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin 28/03/2017 tarihli olağan genel kurulunda 7 nolu gündem maddesi ile alınan ve şirket müdürüne aylık brüt ¨15.000-TL huzur hakkı verilmesine ilişkin kararın iptaline,iptal koşulları bulunmadığından diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davacı vekili; hükme esas alınacak yeterlilikte olmayan bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmediğini, tarafların yerinde incelemeye davet edilmeksizin ve mahkeme hakiminin katılımı da olmaksızın davalı huzurunda inceleme gerçekleştirilmesinin adil yargılanma hakkına ve doğrudanlık ilkesine aykırı olduğunu, yalnızca raporun usulsüzlüğü ile dahi ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini bildirerek, usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; Mahkemece 15.000-TL maaş yüksek olarak kabul edilmiş ise de, yükseklik kavramının göreceli olduğunu,davalı şirketin yıllık cirosuna bakıldığında, ödenen maaşın yüksek olmadığını,müdürün şirkete müdürlük yaparak emek ve mesaisini harcadığını, geçmiş için bir talepte bulunmayan müdüre takdir edilen huzur hakkının geleceğe yönelik olduğunu,kararın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediğini bildirerek, davacının istinaf talebinin reddi ile,iptaline karar verilen 7 nolu karar bakımından da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Limited şirket ortaklık kurulu kararlarında oydan yoksunluk TTK nun 619 maddesinde düzenlenmiştir. (1) bentte; herhangibir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar ,müdürlerin ibrası kararında oy kullanamazlar.Bu kural açık ibra değil, TTK 424 e göre örtülü ibra kararlarında da uygulama alanı bulur.Ancak bilançonun onaylanması ve ibra ayrı ayrı gündem maddelerini teşkil ediyorsa bu durumda bilançonun onaylanması ibra anlamına gelmeyeceğinden ,bu oylama sırasında müdürler ve ibra oylamasında oydan yasaklı diğer kişiler oy kullanabilir. 3 nolu gündem maddesi faaliyet raporunun onaylanması , 4 nolu gündem maddesi bilançonun tasdikine ilişkindir.Dava konusu yapılan genel kurulda şirket müdürünün ibrası ile bilançonun tasdiki hususlarının ayrı ayrı oylamaya sunulduğu anlaşılmıştır. Genel kurulda bu konular birbirinden ayrılarak ayrı ayrı oylandığından, verilen kararların da birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilanço ve gelir tablosunun davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında ki bilgileri doğru biçimde yansıttığı belirlenmiştir.Bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiası ispatlanamadığından 3 ve 4 nolu kararıların iptal isteminin reddine karar verilmesin de hukuka aykırılık yoktur. İptali istenen 5 nolu karar ibraya ilişkin olup ; genel kurulun yapıldığı tarihte şirketin pay durumu; şirket müdürü … %2,5,davacı %12,5 , … %27,50, … şirketi %57,50 oranında paydaştır. İbra kararı davacının red oyu ve muhalefetiyle alınmış diğer paydaşların olumlu oyu ile ibra kararı verilmiştir. TTK’nın 436 (1) maddesi “pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketi ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.(2) şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” hükmünü haizdir.Şirket Müdürünün ibrası kişisel nitelikteki bir işe ait sayılmaz. …’ın oyları dikkate alınmadan olumlu oy kullanan diğer paydaşların oylarıyla alınan ibra kararı yeterli nisapla alınmıştır. 6. Nolu karar kar payı dağıtılmamasına ilişkin olup,alınan bilirkişi raporuna göre esasen şirketin zararda olduğu bu bağlamda geçmiş yıllarda elde edilen kârın öncelikle geçmiş yıllarda uğranılan zararın kapatılması için kullanılması gerektiğinden kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kararda iptal sebebi mevcut değildir. 7. Nolu karar ile, şirket müdürü …’a 15.000-TL brüt aylık ücret belirlenmiş olup, şirketin mali yapısı dikkate alındığında bu tutarda bir ücretin müdüre ödenmesi diğer pay sahiplerine nazaran menfaat sağlanmış olmasının eşitlik ilkesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle bu kararın iptaline karar verilmiştir. Dava konusu genel kurul tarihine kadar davalı şirketin hiç kar payı dağıtmadığı belirlenmiştir.Şirketin mali durumu itibariyle kar payı dağıtımının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.Paydaş bulunan şirket müdürüne bu miktar ödeme yapılması örtülü kar dağıtımı anlamına geldiği yerleşik yargı uygulamasında kabul görmüştür. Davacı vekili bilirkişi incelemesinin mahkeme huzurunda yapılmadığını ileri sürmekte ise de ;davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının HMK 218(1) maddesi uyarınca yerinde incelenmesi mümkün olduğundan bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Bu kapsamda ilk derece mahkemesince objektif iyiniyet kurallarına ve eşitlik ilkesine aykırı bulunan 7 nolu kararın iptaline ,diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubuna, bakiye 18,50-TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubuna, bakiye 18,50-TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Taraflarca yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.08/10/2020