Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1884 E. 2020/1244 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1884
KARAR NO: 2020/1244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2015/212 Esas – 2018/281 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkette %7,13 oranında pay sahibi olduğunu, 27.11.2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında özellikle müvekkilinin şirketteki paylarının değerinin azaltılmasına ve zarara uğramasına yönelik olarak sermayenin aynı ay içerisinde 70.201.166-TL’den 198.000.000-TL’ye arttırılması yönünde karar alındığını, ihtiyaç olmaksızın sermayenin bu denli yüksek bir tutara çıkarılmasının, kanuna, iyi niyet kurallarına, hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, sermaye artırımı kararının, çoğunluğun yetkilerini kötüye kullanması suretiyle azınlıkta olan müvekkilinin çıkarlarının ihlali amacına yönelik bir araç olduğunu, şirketin sermaye artırılmasına ihtiyacı yokken sermaye artırımı yoluna gidilmesinin açıkça kanuna aykırı olduğunu, iyi yönetilen şirketlerde özellikle yeni yatırım yapılması, spot hisse satın alınması ihtimalleri varsa kar dağıtımı yapılmaması, dağıtılacak karın makul bir minimumda tutulması, düşük maliyetli dış kaynak kullanılması gibi önlemler alınması gerektiğini, şirketin … şirket hisselerini almak için sermaye arttırımına gittiği gerekçesinin de inandırıcı olmadığını, öncelikle söz konusu işlemin, şirket hisse senedi alım işlemi olup, bu alım işleminde satın alma bedelinin belli olmadığını, aynı ay içinde hatta sermaye henüz 70.201.166-TL’ye çıkarıldıktan 2 gün sonra alınan YK kararı ile sermayenin işbu sefer 198.000.000-TL’ye çıkarılmasının, müvekkilini zarara uğratmak amacını taşıdığını, sermaye artırımının gerekçesinin beyan olarak genel kurula sunulmamasının, TTK.nın 457. hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden anılan sermaye artırımına ilişkin gündem maddesinin iptali gerektiğini belirterek, davalı şirketin 27.11.2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin … ve … sermayelerinin %100’ünü temsil eden paylarını pay devri yöntemi ile satın aldığını, bu satın almaya ilişkin hisse alım satım sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin sermaye ihtiyacı olduğunun açık ve tartışmasız olduğunu, müvekkilinin söz konusu hisseleri satın alabilmesi ve akdi yükümlüklerini yerine getirerek borçlarını ödeyebilmesi için sermayesini arttırması, şirketin ve tüm hissedarların menfaatini koruması gerektiğini, bunun bir ticari bir zorunluluk olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli olarak dava açtığını, şirketi bir sermaye şirketi olması nedeniyle yerindelik denetimi yapılamayacağını, davacının tüm sorularına genel kurul toplantısında eksiksiz olarak cevap verildiğini, bu kapsamda sermaye artırımına gerek duyulmasının nedenlerinin de kanuni çerçeve içerisinde açıklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı şirketin 2015 yılı içinde yapılan sermaye artırımlarının, … ve … şirketlerinin paylarının tamamının satın alınması sebebiyle ortaya çıkan finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla yapıldığı, sermaye artırımının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, 27/11/2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırım kararının iptali şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; davacı şirketin sermaye ihtiyacının bulunmadığını, sermaye artırımının … hisselerinin alımı işleminden çok önce yapıldığını, başka yöntemlere başvurulmadan sermaye artırımına gidilmesinin azınlık hissedarın payını düşürme amacı taşıdığını, sermaye artırım kararı ile pay sahipliği haklarına en az zarar verme ilkesinin ihlal edildiğini, sermaye artırım gerekçesinin yönetim kurulu beyanında yer almamasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 27.11.2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmüne göre; kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabilir. Dava tarihi itibariyle davanın yasal süresinde olduğu; davacının ortak olup, sermaye artırım kararına olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağa geçirttiği hususları dikkate alındığında dava açma hakkının bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 27.11.2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan davalı şirket sermayesinin 70.201.166-TL’den 198.000.000-TL’ye çıkarılmasına ilişkin kararın kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı ve buna bağlı olarak iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır. Somut olayda; davalı şirketin 02.10.2014 tarihli yönetim kurulunda, şirketin faaliyetlerine katma değer katacak dava dışı …’in satın alınması için ilave kaynak gereksinimi ve bu konuda sermaye artırımının görüşüldüğü, şirket sermayesinin 8.000.000-TL’den 198.000.000-TL’ye artırılması, artırılacak sermayenin 11.328.509,45TL’sinin yedeklerin serbestçe kullanılabilen kısmından, 22.911.110,53 TL’sinin yedek akçelerden, 27.961.546,02 TL’sinin mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlardan karşılanmasına, bakiyenin sermayenin sermaye taahhüdü yoluyla artırılarak karşılanmasına, TTK.nın 462. maddesi uyarınca sermaye artırımının önce yedeklerden ve fonlardan, daha sonra sermaye taahhüdü yoluyla yapılmasına, şirket yatırımlarının geciktirilmeden gerçekleştirilmesi için ilan ve pay sahiplerinin rüçhan haklarını kullanmalarına ilişkin yasal süreler de dikkate alınarak peşpeşe yapılmasına karar verildiği, 13.10.2014 tarih ve 26 sayılı kararına göre, sermaye artırımının ilk aşaması 8.000.000 TL’den 70.201.166 TL’ye artırım için 03.11.2014 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verildiği, 03.11.2014 tarihli genel kurul kararıyla şirket sermayesinin 70.701.166-TL’ye artırılmasına karar verildiği, hisse alımı için gereken kaynak dolayısıyla yapılacak artırımın ikinci aşamasında 05.11.2014 tarihli yönetim kurulu kararıyla 27.11.2014 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılmasına ve sermayenin 70.201.166- TL’den 198.000.000-TL’ye sermaye taahhüdü suretiyle artırılmasına karar verildiği, dava konusu olan 27.11.2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ise sermayenin 70.201.166-TL’den 198.000.000-TL’ye sermaye taahhüdü suretiyle artırılmasına, artırılan 127.798.834-TL’nin tamamının pay sahipleri tarafından taahhüt edilip, dörtte birinin nakten, kalanın ise yönetim kurulunca belirlenecek tarihte ve en geç sermaye artırımının sicile tescilinden itibaren 24 ay içinde ödenmesi şeklinde esas sözleşme 6. maddesinin değiştirilmesine oy çokluğuyla karar verildiği ve davacının karara muhalefet şerhi koyduğu, 2015 yıl sonu itibariyle ortakların ödenmemiş sermaye borcunun kalmadığı, davalı şirket tarafından 2015 yılı içerisinde … ve … firmalarının hisselerinin 212.457.931,42- TL bedel ödenerek satın alındığı, sermaye artışından elde edilen kaynaktan sonra kalan tutarın da şirket varlıkları ve yabancı kaynaklardan karşılandığı görülmüştür. Davacının ileri sürdüğü iptal gerekçeleri bakımından yapılan değerlendirmede; TTK.nın 457. maddesinde yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bir beyan hazırlanacağı hususu düzenlenmiştir. Maddede sermaye artırım kararı gerekçesinin belirtilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, sermaye artırım kararından sonra düzenlenmesi gerektiği de anlaşılmaktadır. Somut olayda da bu beyanın sermaye artırım kararından sonra verildiği görülmektedir. Dolayısıyla sermaye artırım gerekçesinin beyanda belirtilmemesi, genel kurul kararının iptalini gerektirmemektedir. Mali açıdan; davacı şirketin hisse alımı için nakit paraya ihtiyaç duyduğu, sermaye artışının finansal açıdan yapılması gereken bir işlem olduğu, bu nedenle sermaye artırımı sonrasında hisse alımlarının gerçekleştirildiği, sermaye artışının dava dışı şirket hisselerinin alımında kullanıldığı, TTK.nın 462/3 maddesi gereğince bilançoda sermayeye eklenmesi mümkün fonların bulunması halinde bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırılmayacağı hükmü nedeniyle, önce 03.11.2014 tarihli genel kurul kararı ve sonrasında davaya konu kararın alındığı olağanüstü genel kurulun yapıldığı görülmüştür. Ayrıca sermaye artırım kararının sırf davacıya zarar vermek, ortaklıkta pay oranını düşürmek kastıyla yapıldığı ve dürüstlük kuralına ve hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık taşıdığına ilişkin de delil bulunmadığı gibi; sermaye artırımının doğal sonucu olarak arttırılan sermayeye oranla paylarının düşeceği ve yıl sonu itibarıyle kar paylarının azalacağı öngörülse de, sermaye artırımına iştirak edebilecek paydaşların maddi imkanları bulunduğu taktirde sermaye arttırımına iştirak etmelerine bir engel bulunmamasına ve iştirak etmeleri halinde bir zararlarınının söz konusu olmamasına göre, bu husus tek başına objektif iyi niyet kurallarına aykırılık veya hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık olarak da değerlendirilemez. Sonuç olarak iptali istenen genel kurul kararının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, kararın iptal şartlarının bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.26/11/2020