Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1871 E. 2020/1366 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1871
KARAR NO: 2020/1366
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2014/902 Esas – 2018/365 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin demir çelik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı … AŞ’nin ise sektörde tekel konumunda bulunduğunu, özelleştirme sonucunda diğer davalının da aralarında olduğu 3 ailenin …’de hakim ortak olarak yer aldığını, davalı …’in hakim ortağı durumunda bulunan bu 3 aile şirketine ihaleler vererek müvekkilinin zararına neden olduklarını, davalının yönetiminde bulunan hissedarların kendi aile şirketlerine haksız kazanç sağladıklarını, yönetimde bulunan kişilerin diğer davalının hakim ortakları olduğunu, şirket yöneticilerinin yetkilerini aile şirketlerine istedikleri gibi mal vermek suretiyle kullanıp diğer davalıya ve dava dışı hakim ortak olan iki şirkete menfaat sağladıklarını, müvekkili şirketin daha yüksek fiyatla mal istemesine rağmen, ona vermeyip aile şirketlerine liste fiyatı altında satış yaptıklarını, müvekkili şirketin daha evvel verdiği siparişleri beklerken, teslimatlarda aile şirketlerine öncelik verildiğini,davalı yöneticilerinin SPK kanununa muhalefet ederek örtülü kazanç aktarımı ile …’i zarara uğrattıklarını, SPK’nın bu yöndeki tespiti neticesinde elde ettikleri menfaati iade etmek zorunda kaldıklarını, Sermaye Piyasası Kanununun 15. maddesine aykırı eylemleri neticesinde örtülü kazanç aktarımı yapıldığı gerekçesiyle davalı … şirketi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/449 esas sayılı dosyasında açılan davanın zamanaşımına uğradığını, ancak dosyada bulunan denetleme raporu ile bilirkişi raporunun iddialarının haklı olduğunu gösterdiğini, davalıların eyleminin 6762 sayılı TTK’nın 57/10. maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, davalı …’in 27.05.2005 tarihli genel kurul kararı ile yatırım finansmanında ortakların hisse senetlerinin teminat olarak kullanılması dolayısıyla bu ortaklara üretimin %50’si oranında öncelikli mal teslimatı hakkı tanındığını, ancak buna rağmen üretimin %80-90’lık kısmının davalı ve davadışı şirketlere aktarıldığını, gerek SPK’nun denetleme raporlarında gerekse savcılık soruşturmaları esnasında alınan raporlarla davalıların haksız rekabet yarattıkları hususunun sabit olduğunu belirterek, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle şimdilik 30.000-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, ıslah dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 3.425.646,52- TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP:1- Davalı …k vekili; …’in sektörde tekel olmadığını, Türkiye’nin çelik üretiminin sadece %5’ini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin de …’in ortağı olduğunu, …’in birikmiş borçları nedeniyle müvekkiline ait kredi ve çekler kullanılarak …’e hammadde temin edildiğini, müvekkili şirket yöneticisinin örtülü sermaye artırımı suçlaması nedeniyle açılan ceza davasında beraat kararı verilerek kesinleştiğini,…’in tüm gayrimenkullerinin hacizli olması nedeniyle kredi teminatı bulunamadığını, bunun üzerine teminat olarak müvekkilinin ve dava dışı iki şirketin hisselerinin gösterilerek kredi sağlandığını, bunun karşılığında teminat veren şirketlere …’in üretiminin %50’si üzerinde öncelikli teslim hakkı sağlandığını, bunun SPK’nun izni ve kararı ile yapıldığını, bu kapsamda müvekkilinin … fiyat listelerine göre öncelikli mal teslimi uygulamasından faydalandığını, üretimin diğer %50 kısmının ise tüm müşterilere açık olduğunu, Rekabet Kurumunun …’in piyasada hakim konumda olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiğini, davacının öncelikli mal teslimi nedeniyle zarara uğradığı iddiasıyla açılan davada Karabük Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/149 esas sayılı dosyada davanın reddine karar verilerek kesinleştiğini,haksız rekabet hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığını, öncelikli teslim hakkı dışında kalan %50 si yönünden farklı bir uygulamanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili;…’in üretimdeki payının %4 olduğu tekel olmadığını, müvekkilinin özelleştirmeden önceki dönemden kalan borçlarının ödenebilmesi için banka kredisine ihtiyaç duyduğunu, ancak şirketin gayrimenkulleri hacizli olduğu için bankaların bu gayrimenkulleri teminat olarak kabul etmediklerini,davalı …, dava dışı … ve …’ın hisseleri ve gayrimenkulleri teminat gösterilerek bankalardan kredi temin edildiği, bu nedenle teminat veren ortaklara üretimin %50’si üzerinde öncelikli teslim hakkı tanındığını, bu konuda SPK’dan gerekli izinlerin alındığını,cari fiyat listelerine göre öncelikli mal tesliminden yararlandığını, üretimin diğer yarısının ise tüm müşterilere açık olduğunu,davacının fiyatları üzerinde sipariş vererek aslında kendisinin haksız rekabet oluşturduğunu, dava konusu uygulamanın haksız rekabet teşkil etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı …’in 27/05/2005 tarihli genel kurulunda diğer davalı …, dava dışı … ile …’a ait hisseler üzerine banka teminatı oluşturulmasına, karşılığında da bu şirketlere üretimin %50’si üzerinden öncelikli teslim hakkı tanınmasına karar verildiği, SPK’nın olumlu görüş ve izni ile öncelikli teslim hakkının sağlandığı, bu sebeple davalı … tarafından yapılan üretimin %50’lik kısmı üzerinden bu 3 şirketin öncelikli alım hakkının bulunduğu, banka kredisinin 11/03/2011’de kapatıldığı, o tarihe kadar öncelikli alım hakkının geçerli olduğu, 11/03/2011’de SPK’nın artık kredi kapandığı için eşitsizlik yaratan öncelikli teslim hakkının kaldırılmasını 14/04/2011’de …’den istediği, ..’in de 15/07/2011 tarihinde öncelikli alım hakkını kaldırdığı, dolayısıyla öncelikli alım hakkının geçerli olduğu dönemde özellikle kredinin kapatıldığı 11/03/2011 tarihine kadar davacının iddia ettiği “davalı şirkete siparişlerde öncelik tanındığı ve daha düşük bedeller üzerinden mal sağlandığı” iddialarının, öncelikli alım hakkına konu %50’lik kısım üzerinde söz konusu olmayacağı, kredinin kapatıldığı tarih ile öncelikli alım hakkının kaldırıldığı 15/07/2011 arasında kalan sürede ise davacının bu sürede siparişinin mevcut olmadığı, öncelikli alım hakkının dışında kalan kısım yönünden ise davacı şirketin kütük demir siparişi verip de alamadığı ve bunu başka yerlerden temin ettiği iddiasının kanıtlanamadığı, SPK tarafından davalı …’in 2002-2003 yıllarında diğer davalı …’e çekle satış yapmasının örtülü kazanç sağlama niteliğinde olduğu ileri sürülerek suç duyurusunda bulunulmuş ise de, Asliye Ceza Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri tarafından dosyaya alınan kararlarla herhangi bir örtülü kazanç sağlanmadığı yolunda hükümlerverildiği, Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/531 Esas ve 2015/639 karar sayılı dosyasında da davalıların yetkililerinin haksız rekabet fiilini işlemedikleri gerekçesiyle,açılan davada beraat kararı verilerek kesinleştiği, davacı tarafından davalı … ve onun öncelikle teslim hakkı sağladığı bir başka şirket olan … hakkında yine aynı hukuki nedenlere dayalı olarak açılmış olan haksız rekabetin tespiti, men’i ve zararın tazmini davasının reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/06/2017 tarih 2015/15770 esas 2017/3356 karar sayılı hükmü ile onanarak kesinleştiği, davalıların iddia edilen eylemleri ile haksız rekabet yaratmadıkları, bu nedenle davacının haksız rekabet sebebiyle doğan bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili;iddia ettikleri haksız rekabet eylemlerinden birinin öncelikli mal teslimatında yapılan haksızlıklar ve elde edilen haksız menfaatler olduğunu, davalı …’in hak etmediği halde öncelikli mal teslimatı adı altında rakiplerinin mal almasını engelleyerek haksız rekabette bulunduğu, öncelikli mal teslimatı uygulamasının 2011 yılı öncesinde de gerçekleştirilerek haksız rekabet edildiğini, öncelikli mal teslimatından sadece ortakların yararlanabileceğini, ancak …’in yönetimini oluşturan 3 ailenin şirketlerine öncelikli mal teslimatı yapıldığını, SPK’nın 01.04.2005 tarihli yazısında belirttiği üzere öncelikli mal teslimatının ortakların hisse senedi bloke oranlarına göre yapılması gerekirken buna uyulmadığını, teminat verilen kredinin 11.03.2011 tarihinde kapatılmasına rağmen bu tarihten sonra da aynı uygulamaya devam edildiğini, müvekkili şirketin kütük demir siparişi verip de mal alamadığına dair deliller sunulmasına rağmen mahkemece bu delillerin yok sayıldığını, gerekçede belirtilen Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/449 esas sayılı dosyasında verilen beraat kararının Yargıtay’ca bozulduğunu, sonrasında ise davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığını, bu dosyada davalı …’in hakim hissedarının örtülü sermaye aktarımı tutarını …’e ödediğini, kararda geçen ve haksız rekabet eylemlerine ilişkin Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/531 esas sayılı dosyasında verilen kararın temyiz edildiğini, ve halen kesinleşmediğini, yine İstanbul Anadolu 4. ATMnin 2014/468 esas sayılı dosyasında verilen kararın da kesinleşmediğini, kaldı ki o davanın davalısı …’ın mal alımlarının da farklılık arzettiğini, SPK tarafından düzenlenen 29.08.2012 tarihli denetim raporunda … tarafından üretilen kütüklerin çoğunluğunun ilişkili şirketler olan …, … ve … tarafından alındığı, ilişkili şirketlerin …’in üretim bilgilerini hukuka uygun olarak elde etse de hukuka aykırı bir amaç için diğer firmalara göre maliyet avantajı sağlandığı, dolayısıyla haksız rekabet hükümlerinin ilişkili şirket yöneticileri tarafından ihlal edildiğinin tespit edildiğini, bilirkişi raporlarıyla tespit edilen haksız rekabet eylemlerinin yok sayıldığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Haksız rekabet, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 56 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar ise TTK’nın 57. maddesinde sayılmış; maddenin 8. bendinde “hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde ettiği veya öğrendiği imalat veya ticaret sırlarından haksız yere faydalanmak veya onları başkalarına yaymak”, 10. bendinde ise “rakipler hakkında da cari olan kanun, nizamname, mukavele yahut mesleki veya mahalli adetlerle tayin edilmiş bulunan iş hayatı şartlarına riayet etmemek” haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir. 6762 sayılı TTK’nın 58. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, …bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, (TBK’nın 58.) maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı … tarafından piyasadaki hakim konumu kullanılarak diğer davalı …’e öncelikli mal teslimatı hakkı tanınması suretiyle gerçekleşen eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususunda toplanmaktadır. Somut olayda; davalı …’in çekeceği krediye teminat bulamaması sonucunda 27/05/2005 tarihli genel kurul kararı ile, …’de hissedar olan diğer davalı … ile dava dışı iki şirkete ait hisselerin bankaya teminat gösterilmesi karşılığında bu şirketlere üretimin %50’si üzerinde öncelikli teslimat hakkı tanındığı, ayrıca … YK nda yer alan …, …, … ortaklarına 6762 sayılı TTK’nın 334 ve 335 maddeleri kapsamında şirketle muamele ve rekabet yasağına ilişkin yetki tanındığı, şirketin halka açık olması nedeniyle bu konuda SPK’dan görüş sorulduğu, SPK’nın ortağın verdiği teminat miktarının toplam teminat miktarına oranlanması suretiyle orantılı teslimat hakkı tanınması koşuluyla olumlu görüş ve izni ile öncelikli teslim hakkının sağlandığı, dolayısıyla … tarafından yapılan üretimin %50’lik kısmı üzerinde bu 3 şirketin öncelikli teslimat hakkı bulunduğu,banka kredisinin 11.03.2011 tarihinde kapatıldığı, SPK’nın kredi kapatıldığı için eşitsizlik yaratan öncelikli teslimat hakkının kaldırılması yönündeki uyarısı üzerine … tarafından 15.07.2011 tarihinde öncelikli teslimat hakkını kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Davacının şikayeti üzerine Rekabet Kurumunca düzenlenen 19.06.2017 tarihli soruşturma raporunda; …’in kütük demirde pazar payının %5,34 olduğu, ürün pazarında hakim durumda olmadığı, … tarafından 2004-2015 yılları arasında davacının 23 adet mal alım talebinin belirli tarihte teslim talep edilmesi ve ilan edilen satış fiyatları dışında fiyat teklifi nedeniyle reddedildiği, davacının bu dönemde kendi tesisinde talep ettiği üründen daha fazla üretim yaptığı gibi … firmasından ve ithalat yoluyla kütük tedarik ettiği, … tarafından üretilen kütük demirin davacı için zorunlu veya vazgeçilmez olmadığı, buna bağlı olarak …’in şikayete konu uygulamasının alt pazarda etkin rekabeti ortadan kaldırmadığı, davacının alım taleplerinin farklı teslim tarihi içermesi ve liste fiyatlarının üzerinde bulunması nedeniyle …’in satış prosedürüne uymadığı gerekçesiyle 4054 sayılı yasa gereğince idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına karar verilmiştir. SPK tarafından düzenlenen 29.08.2012 tarihli raporda; …’in dönem içerisinde kütük satış fiyatlarında liste fiyatı dışında satış yaptığına dair bulguya rastlanmadığı, ilişkili şirketler ile diğer şirketlere satışlarda fiyat farkı bulunmadığı, … tarafından karşılanmayan alım taleplerinin çoğunluğunun öncelikli alım hakkı dışındaki kısma ait olup hepsinin ilan edilen satış fiyatı üzerinde, bir kısmının şartlı talep içerdiği, …’in belirlemiş olduğu “3 ay önceden sadece alım miktarını belirlemek ve teslim tarihindeki fiyatı kabul etmek” şartını taşımadığı, ilişkili şirketlerce alınan kütüğün dışarıya pahalıya satıldığına dair tespit yapılamadığı, ilişkili şirket yöneticilerinin aynı zamanda … yönetiminde bulunması nedeniyle …’in üretim ve satış bilgilerine sahip olarak diğer firmalara göre kendilerine avantaj sağladıkları, bu suretle haksız rekabet hükümlerinin ihlal edildiği belirtilmiştir. Karabük Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/449 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … yöneticisi olan sanıklar hakkında şirketin yönetim kurulu başkan vekilinin ortağı bulunduğu …’e peşin ve daha yüksek fiyat tekliflerinin altında ve vadeli olarak kütük demir satışı suretiyle örtülü kazanç aktarımı yapıldığı iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatine karar verildiği ,bozmadan sonra zamanaşımı nedeniyle davanın düştüğü görülmüştür. Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/531 esas sayılı dosyasında; … ile hissedar …, … ve … yetkilileri hakkında SPK’nın 29.08.2012 tarhli denetim raporu doğrultusunda haksız rekabet eylemleri nedeniyle kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanıkların eylemlerinin suçun unsurları bulunmadığından, tüm sanıkların beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 28.05.2018 tarihli ilamıyla onanarak kesinleştiği görülmüştür. Karabük 2. AHMnin 2007/29 esas sayılı dosyasında; davacı … tarafından davalı … hakkında bedeli peşin ödenerek sipariş edilen kütük demirin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle dava açıldığı, mahkemece davalının pay sahibi müşterilerine ait hisse senetlerinin rehnedilmesini teşvik amacıyla öncelikli mal teslimi kararı almasının yasaya aykırı olmadığı, davalının mal teslim tarihi konusunda taahhüdünün bulunmadığı, davacının geç teslim nedeniyle müşteri siparişlerini karşılayamadığı ve sonucunda zarara uğradığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19. HDnin 2008/11968-2009/8839 sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 4. ATM nin 2014/468 esas sayılı dosyasında; davacı … tarafından davalılar … ve … hakkında işbu dava konusu olan aynı eylemlere ilişkin olarak, çoğunluk hissenin verdiği haklarla TTK’nın 334 ve 335. maddesi yetkilerini öncelikle kendi aile şirketlerine tanıyarak aile şirketlerine haksız menfaat temin edildiği, müvekkili ve başkaca şirketlerin daha yüksek fiyattan alım talebi olmasına rağmen aile şirketlerine liste fiyatı altında satış yapıldığı, teslimatta aile şirketlerine öncelik tanındığı, bu suretle haksız rekabet edildiği iddiasıyla haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, bu suretle davacının uğradığı zararın tazmini istemiyle dava açıldığı, mahkemece; davacı iddiaları ile TTK’nın 334-335. maddeleri konusunda … YK üyelerine yetki tanınması arasında bir ilişki bulunmakla birlikte, salt genel kurulca bu yönde bir karar alınmasının haksız rekabet ya da rekabetin bozulması şartlarının gerçekleşmesi için yeterli olmadığı, Rekabet Kurumu raporuna göre …’in yurtiçi kütük demir üretimindeki payının % 5,34 olduğu, davacının örtülü kazanç aktarımı çerçevesindeki iddialarından 2002-2003 yıllarına ilişkin … tarafından vadeli çekle satış yapılması işleminde … lehine değil, …’e menfaat sağlandığı, bu kapsamda asliye ceza ve vergi mahkemelerinde görülen davalar sonucunda iddia edildiği gibi örtülü bir kazanç aktarımının olmadığının anlaşıldığı ve ilgili kararların kesinleştiği, daha sonraki yıllarda ise …’in önceden ilan edilen liste fiyatı dışında farklı fiyattan satış yapmadığı, örtülü kazanç aktarımı iddiasının ispatlanamadığı, davacının ilişkili olmayan şirketlere … tarafından satış yapılmadığı iddiasının, SPK raporunda incelendiği ve karşılanmayan taleplerin şartlı alım teklifleri olduğunun ortaya konulduğu, …’in ise satış koşullarını tüm müşteriler için salt kendi belirlediği koşullara tabi tuttuğu tespiti karşısında ispatlanamadığı, siparişlerin gecikmeli teslim edildiği iddiasının ise daha önce …’in …’e karşı Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/29 esas sayılı dosyasına konu olduğu, davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu konuda başkaca bir delil de sunulamadığından iddianın ispatlanamadığı, davacının öncelikli alım hakkı uygulamasının ise ilişkili şirketler lehine haksız bir ayrıcalık yaratıldığı yönündeki iddiasının, bu uygulamanın SPK’nın 2005 yılında verdiği izinle başlatılmış olması, bu kapsamda sözü geçen Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/29 esas sayılı dosyasında verilen öncelikli mal teslimi uygulamasında bir usulsüzlük bulunmadığı yönündeki kararı karşısında haklı olamayacağı, bununla beraber uygulamanın temelini oluşturan kredinin 11.03.2011 kapatıldığı ve SPK’nın da bu uygulamanın ortaklar arasında eşitsizlik yarattığı gerekçesiyle 14.04.2011 tarihinde kaldırılmasını istemesi, ancak kaldırılmasının 15.07.2011 tarihini bulması karşısında bir usulsüzlükten söz edilebileceği, bununla beraber bu tarihler arasında davacı tarafın salt ön alım uygulaması nedeniyle reddedilen bir siparişi bulunmadığı, davacının ön alım nedeni ile haksız ayrıcalık tanındığı ve haksız rekabet fiilinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11. HD nin 2015/15770 esas -2017/3356 karar sayılı ilamıyla onandığı, karar düzeltme isteminin red edilerek kararın kesinleştiği görülmüştür. İncelenen dosya içeriklerine göre; davalı …’in 27/05/2005 tarihli genel kurul kararı ile, …’de hissedar olan diğer davalı … ile dava dışı … ve …’a ait hisselerin bankaya teminat olarak gösterilmesi karşılığında bu şirketlere üretimin %50’si üzerinde öncelikli teslimat hakkı tanınmasına karar verildiği, ayrıca … YKnda yer alan ilişkili şirketler ortaklarına 6762 sayılı TTK’nın 334 ve 335 maddeleri kapsamında şirketle muamele ve rekabet yasağına ilişkin yetki tanındığı, SPK’nın olumlu görüş ve izni ile öncelikli teslim hakkının sağlandığı, dolayısıyla davalı … tarafından yapılan üretimin %50’lik kısmı üzerinde bu 3 şirketin öncelikli teslimat hakkının bulunduğu,banka kredisinin 11.03.2011 tarihinde kapatıldığı, SPK’nın kredi kapatıldığı için eşitsizlik yaratan öncelikli teslimat hakkının kaldırılması yönündeki yazısı üzerine 15.07.2011 tarihinde öncelikli teslimat hakkının kaldırıldığı , 6762 sayılı TTK’nın 334-335. maddeleri kapsamında alınan … genel kurulu kararının, haksız rekabetin varlığını kabule yeterli olmadığı, Rekabet Kurumu ve SPK raporunda da tespit edildiği üzere …’in yurtiçi kütük demir üretimindeki payının % 5,34 olduğu, bu nedenle pazarda hakim üretici konumunda bulunmadığı, ceza yargılaması sonucu verilen beraat kararı ile ilişkili şirketlere farklı fiyat uygulaması bulunmadığı yönündeki tespitler karşısında, davacının örtülü kazanç aktarımı iddiasının kanıtlanamadığı, yine davacının ilişkili olmayan şirketlere … tarafından satış yapılmadığı iddiasının, SPK ve Rekabet Kurumu raporlarıyla yapılan tespitler doğrultusunda yerinde olmadığı, zira davalı …’in standart satış prosedürü gereği 3 ay önce sipariş vermek ve teslim anındaki fiyatı kabul etmek koşuluyla satış yapıldığı, bu koşulların tüm alıcılara eşit olarak uygulandığı, satış fiyatlarının ise ilan edildiği, davacının iddia ettiği karşılanmayan alım taleplerinin ise şartlı teslim ve ilan edilen fiyatların üzerinde fiyat içermesi nedeniyle davalı tarafından reddedildiği tesbit edilmiştir. Davacının siparişlerin gecikmeli teslim edildiği iddiasına ilişkin olarak açılan davada Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/29 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, davalının mal teslim tarihi konusunda taahhüdünün bulunmadığı, davacının geç teslim nedeniyle müşteri siparişlerini karşılayamadığı ve sonucunda zarara uğradığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Bir an için öncelikli teslimat uygulamasının temelini oluşturan banka kredisinin kapatıldığı tarihten uygulamaya hemen son verilmediği anlaşılmakta ise de bu dönemde davacının öncelikli alım uygulaması nedeniyle reddedilen bir siparişi bulunmadığı tesbit edilmiştir.Davacının siparişlerinin koşullu bulunması nedeniyle davalının standart satış prosedürüne aykırılık nedeniyle reddedildiğinin tespiti karşısında, bu durumun haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki aynı davacı tarafından yine aynı davalı … ile diğer hissedar şirket … hakkında işbu dava ile aynı konuda ve aynı nedenle açılan davada İst.Anadolu 4. ATM nin 2014/468 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın reddine yönelik hükme yönelik davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/12/02020