Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1866 E. 2020/985 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1866
KARAR NO : 2020/985
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI : 2016/590 Esas-2018/379 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı …. Ltd. Şti arasında, müvekkili şirketin satış ve dağıtımını yaptığı içecek ürünlerinin satış ve pazarlanmasına ilişkin olarak “Gazlı ve Gazsız Ürün-Miktar Direkt Satış Noktası Sözleşmesi” imzalandığını,sözleşmenin 9. maddesi kapsamında pazarlama faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla davalı ….Ltd. Şti.’ye 90.000-TL ödediğini, ancak taraflar arasındaki sözleşme sona ermediği halde davalı …..ltd.Şti.’nin taahhütlerine aykırı davranarak işletmesini kapattığı ve faaliyet göstermediğinin İst. Anadolu 8. ATM’nin 2015/789 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, tespit edilen bu akde aykırı davranış sebebiyle taraflar arasındaki sözleşme Kadıköy …. Noterliğinin … yevmiye sayılı 01/09/2015 tarihli ihtarname ile feshedildiğini ve davalılardan sözleşmeden kaynaklanan borçların ödenmesini talep ettiklerini, ancak davalıların ödeme yapmadığını, bu nedenle davalılar aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların takibe ve borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, müteselsil kefiller yönünden kefalet limiti ile sınırlı olmak kaydıyla, davalıların 33.310-TL asıl alacağa, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 183,60-TL faize, 239,23-TL ihtarname masrafından ibaret başlatılan takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili …’e husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, takip konusu alacağın sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığını, müvekkilinin bu sözleşmenin tarafı olmadığını, icra takibine konu Direkt Satış Sözleşmesi’nin tek taraflı düzenlendiğini, bu kapsamda sözleşmenin 4000 koli malın satışının tamamlanması ile son bulacağı kararlaştırılsa da işletmenin kapasitesi değerlendirildiğinde son derece yüksek olduğunu, müvekkilinin sözleşmede yer alan hedefini yerine getirmek için çaba sarf ettiğini ve büyük oranda satış hedefini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin maddi sıkıntılar nedeniyle faaliyetlerine son verdiğini, davacı şirketi zarara uğratmak kastının bulunmadığını, sözleşmede öngörülen cezai şartın son derece fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla taraflar arasında cezai şartın kararlaştırıldığı bir sözleşme bulunmakta iken Borçlar Kanunu uyarınca alacaklının ya borcun ifasına ya cezanın ifasına isteyebileceğinden, ayrıca katkı bedeli altında bir talepte bulunmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek, müvekkilleri hakkında açılan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Davalı …. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın Kısmen kabulü ile bu davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 33.549,29- TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit olmadığından ve alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı …’in ise; dosyaya sunulan sözleşmede kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi, kefaletin türü gibi Borçlar Kanunu’nun aradığı kefalete ilişkin koşulların bulunmadığı ve bu nedenle davalının geçerli bir kefaletinin olmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden açılan davanın Reddine, şartları oluşmadığından davacı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalılardan sözleşmeye müşterek ve müteselsil kefil olan Metin …’in davalı şirketin tek ortağı olarak sözleşme tarihinde müteselsil kefalet sözleşmesini sadece kendi adını ve kefalet miktarını el yazısı ile yazarak kefil sıfatı ile imzalamış, taraflar arasındaki ticari ilişki 2011 yılında başlamış ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedeline ilişkin fatura da 11/01/2012 tarihinde düzenlenmiş olduğunu, huzurdaki ihtilafta uygulanması gereken 818 sayılı eski Borçlar Kanunu olup, bu çerçevede alınan kefalet sözleşmesi de 818 eski Borçlar Kanunu gereğince geçerli bir kefalet sözleşmesi olduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkiye yeni 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK da yer alan kefalete ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün bulunmadığını bildirerek, davalılardan … adına olan davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak, haklı ve yerinde davamızın tamamının kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile bayiilik sözleşmesi nedeniyle davalı şirkete ödenen katkı payı bedelinin sözleşmenin uygulanmayan kısmına tekabül eden 23.310-TL kısmın kıstelyevm esaslarına göre iadesi,sözleşmede öngörülen cezai şarttan 10.000-TL ile 239,23-TL ihtarname gideri toplamından ibaret 33.549,23-TL asıl alacak ile 183,60-TL takip öncesi işlemiş faiz tutarının tahsili talebine ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali davasına ilişkindir.Somut olayda; davalılardan sözleşmeye müşterek ve müteselsil kefil olan … diğer davalı şirket olan …Ltd. Şti.’nin tek ortağı olarak sözleşme tarihinde müteselsil kefalet sözleşmesini adını ve kefalet miktarını(90.000-TL) el yazısı ile yazarak kefil sıfatı ile imzalamıştır. Taraflar arasındaki ticari ilişki 2011 yılında başlamış ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedeline ilişkin fatura da 11/01/2012 tarihinde düzenlenmiştir. 6101 sayılı TBK nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 1.madde uyarınca TBK nun yürürlüğünden önce ki fiil ve işlemlere ,bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına ,bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse o kanun hükümleri uygulanır. Bu nedenle kefaletin koşulları 818 sayılı BK hükümlerine tabiidir.Kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını BK md. 484 madde de gösterilmiş olp “kefaletin sıhhati ,tahriri şekle riayet etmeye ve kefilin mesul olduğu muayyen bir miktar gösterilmesine” bağlıdır.Dosyada mevcut müteselsil kefalet sözleşmesi ise 818 sayılı eski BK.nun aradığı şartları haiz olup 6101 sayılı kanunun 1.maddesine aykırı şekilde TBK nun geçerlilik koşulları aranarak bu sebeble geçerli bir kefalet sözleşmesi olmadığından davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.İİK’nun 67/2. maddesi hükmünce, icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borcun tutarının tesbiti mümkün ise,alacak likit sayılır. Davacının başlattığı icra takibinde sözleşmenin özel hükümler kısmında yazılı olan sözleşmenin erken sona ermesi halinde kıstelyevm esasına göre iadesi öngörülen 90.000-TL katkı payı bedeli ve sözleşmenin 8.maddesi gereği 90.000-TL maktu cezai şarttan 10.000-TL si talep edildiğinden davalılar borcun miktarını belirleyecek durumdadır. Alacak likit ve hesaplanabilir olduğu halde alacak likit olmadığından bahisle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi hukuka uygun değildir.O halde ilk derece mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak davanın her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın her iki davalı yönünden kabulune, likit alacağa haksız itiraz nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/590 Esas-2018/379 Karar sayılı ve 10/04/2018 tarihli hükmünün; HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen KABULÜNE, İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin… esas sayılı dosyasında davalıların itirazının kısmen iptaline, 33.549,29-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine ,%20 oranında hesaplanan 6.709,80-TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.291,75-TL karar harcından davacı tarafından icra ve mahkeme veznesine yatırılan 576,08- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.715,67‬- TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 609,58-TL peşin harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 750-TL bilirkişi ücreti, 97- TL teb-müz masrafı olmak üzere toplam 847-TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 840-TL sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,kalan giderin üzerinde bırakılmasına. Davacı vekili için takdir olunan 4.025,88- TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Davalılar vekili için takdir olunan davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 183,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine ,Davacı tarafça yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine,Hükümden sonra davacı tarafından yapılan 65,50- TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 60-TL sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 13/10/2020