Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1845 E. 2019/906 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1845
KARAR NO : 2019/906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2018
NUMARASI : 2013/559 E – 2018/460 K
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/06/2019
Davanın usulden reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin acentelik sözleşmesi ile davalı şirketin mal yada hizmetlerini pazarlama konusunda anlaştıklarını, sözleşme süresince oluşturulan müşteri portföyüne karşılık müşterilerin davalı şirkette kalarak TTK 122. Maddesindeki denkleştirme bedelini ödemesi gerekeceğini, sözleşmenin davalının ihtarı ile öngörülen verimin gerçekleşmemesi nedeniyle tek taraflı feshedildiğini, feshin haksız olduğunun,sözleşmenin devamının herhangibir performans limitine bağlı bulunmadığı, TTK. 122. Madde gereğince çalışmaya başlandığı Eylül 2009 tarihinden, sözleşmenin feshedildiği 17.09.2012 tarihine kadar kazanç ortalamasının 59.471- TL olup, bu bedelin fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, sözleşme sürecinde acentelik koşulları gereği müvekkilinin emsal ve standartlarına uygunluk sağlayamadığını, müvekkilinden toplam 213.677- TL hizmet ürünü satın aldığını, bunu 397.048 TL bedelle satarak toplam 183.371- TL kar elde ettiğini, fatura bedellerini ödeme konusunda gecikmeler yaşandığını, sözleşme gereklerine uyulmadığını ileri sürerek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davacının mükellef kaydının ilgili vergi dairesinden sorulduğu, davacının 31.10.2012 tarihinde ticareti terk ettiğinin bildirildiği, davanın 07.11.2012 tarihinde açıldığı HMK 114/1 madde gereğince davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, HMK 115. Madde gereği dava şartı değerlendirilerek davacının dava tarihi itibariyle aktif dava ehliyeti bulunmadığı için davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili tarafından istinafa getirilmiş olup, beyanları ile; HMK 114/1-d maddesinde vurgulandığı gibi aktif husumet ehliyetinin dava ve taraf ehliyetini içerdiği, davacı sıfatı taşıyan müvekkili …’ın medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip gerçek kişi olup, dava ehliyetine sahip olduğunu, davalı şirketin yıllarca acenteliğini yapmış olan bir şahıs işletmesi olduğu, maddi ve usul hukuku açısından taraf ehliyetine sahip olduğu, mahkemenin hata yaparak müvekkilinin ticareti terk etmesinin, tüzel kişiliğin yada dava ehliyetinin yitirilmesi olarak nitelendirildiğini, tüzel kişilik olmayıp, taraf ehliyetinin devam ettiğini, vergi dairesinden gelen yazının çelişkili olup bunun giderilmeden karar verildiğini, bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: TTK 122- maddesi uyarınca”sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra ;…acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir” Davacının sözleşme feshine kadar davalının acentesi olduğu hususunda ihtilaf yoktur.İhtilaf acentenin TTK 122.madde de düzenlenen tazminata hak kazanıp kazanmadığı,kazanmışsa tutarı noktasındadır. İlk derece mahkemesince davacının davadan evvel ticareti terk ettiği gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir.Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.Somut olayda davacı gerçek kişi tacir olup, işi terkinden evvel davalının acentesi olduğu hususunda ihtilaf yoktur. Davacı acentenin TTK 122.maddesine dayalı tazminat isteminde taraf sıfatı bulunduğu kabul edilmelidir. Kanunda istemin niteliği tazminat olarak belirlendiğinden ; dayanak acentelik sözleşmesinin tarafı bulunan kişi davacı niteliğini taşır. Her ne kadar dava tarihinden önce ticareti terk ederek vergi mükellefiyet kaydı silinmiş olsa dahi gerçek kişi olarak malvarlığına dahil olan hakları talep hakkı mevcuttur.Acenteliğin feshi sonrası haklarını, var ise talep etme hakkından mahrum edilmesi söz konusu değildir. O halde İlk derece mahkemesince davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığı nedenle HMK 114/1-D maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen kararı yerinde görülmemiştir.Davacının taraf ve dava ehliyetine ve sıfatını haiz olduğu sonucuna varılmaktadır.Dava şartlarına aykırılık teşkil eden hüküm HMK 353(1)-a/4 kapsamında kalmakla davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasını gerektirmektedir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulune ,hükmün kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/559 Esas-2018/460 Karar sayılı ve 08/05/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/06/2019