Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1842 E. 2020/916 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2018/1842
KARAR NO : 2020/916
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI : 2017/689 Esas 2018/92 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalı şirkete toplam 230.103,22 USD karşılığı 4 adet fatura kesildiğini, davalı şirket tarafından TL cinsinden keşide edilmiş 30/04/2016 keşide tarihli 50.000,00 TL, 30/07/2017 keşide tarihli 200.000,00 TL, 30/08/2016 tarihli 200.000,00 TL, 30/08/2016 tarihli 116.500,00 TL ve 30/05/2017 tarihli 105.000,00 TL tutarında çekler verildiğini, USD cinsinden borcuna karşılık davalı tarafından çeşitli tarihlerde TL üzerinden çekler teslim edildiğini, çek ve bono gibi evraklarla yapılan ödemelerin ifa uğruna ödeme sayıldığını, kambiyo senedinin tahsil edildiği tarihte ve tahsil edilen kadarı ile borçlunu borcundan kurtulduğunu, söz konusu çeklerin ödendiği tarihlerdeki Merkez Bankası kuru üzerinden Amerikan Dolarına çevrilmesinde ödeme toplamının 220.881,81 USD olduğunu, dolayısı ile davalı şirketin müvekkili şirkete halen 9.221,41 USD borcunun bulunduğunu, borcun ödenmesi için davalı şirkete ihtarname gönderdiklerini ancak ödeme yapılmadığını belirterek, 9.221,41 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşme gereği mal ve hizmet alımı yapıldığını, ilgili mallar karşılığı verilen faturaların bedellerinin davacı şirkete eksiksiz bir şekilde ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde ödeme şeklinin düzenlendiğini ve ödemenin USD karşılığı olarak yapılacağının belirtildiğini, yani tarafların USD karşılığı olan TL olarak ödeneceği hususunda anlaştıklarını, fatura bedellerinin ödeme tarihindeki kur hesaplanarak ödendiğini, çekler davacı şirkete verildiğinde davacı şirketin hiçbir ihtirazi kayıt sunmaksızın ödemeyi kabul ettiğini, ödemeler bittikten sonra davacı şirketin kur farkından doğan alacak iddia etmesinin kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının davalıdan çekleri aldığı tarihte 230.103,22 USD’yi TL’ye çevirerek toplam borcuna karşılık farklı keşide tarihli 5 adet çek aldığı, alacağına karşılık aldığı bu çeklerin keşide tarihlerinin farklı olduğunu ve dövizde meydana gelebilecek yükselmeyi bilebilecek konumda olduğu, çekleri alırken ve tahsil ederken kur farkından kaynaklanacak alacağını saklı tuttuğuna ilişkin bir ihtirazi kayıt konulmadığı, kur farkına ilişkin ayrı bir sözleşme de yapılmadığı, bu nedenle davacının davalıdan kur farkı alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; 31/12/2015 tarihli faturaların döviz bazlı olup, 30 gün ödemeli olarak düzenlendiğini, faturalarda ödemelerin TL bazında yapıldığı takdirde ödeme tarihinde geçerli olan TCMB efektif döviz satış kurunun geçerli olacağının belirtildiğini, muaccel borca karşılık verilen ileri tarihli bir çekin ifa yerine değil; ifa uğruna edim olduğunun açık olduğunu, Amerikan Doları cinsinden belirlenen fatura borcunun faturalarda belirlenen sürelerde ödenmediğini, fiili ödeme gününün ise söz konusu çeklerin tahsil edildiği tarihler olduğunu, taraflarca reddedilmeyen faturaların dahi sözleşme hükmünde olduğunu ve bu faturalarda belirtildiği gibi çeklerin tahsil anındaki kur üzerinden borç düşümü yapılması gerekeceğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacak istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK.nın 99. maddesine göre; konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka para birimiyle ödeme kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça, borç ödeme tarihindeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir. Somut olayda; davacı faturalarının USD üzerinden düzenlendiği, faturalarda TL ödeme halinde ödeme tarihindeki TCMB efektif döviz satış kurunun geçerli olacağının belirtildiği görülmüş; davacı faturaları toplamının 230.103,21 TL, davalı tarafından yapılan ödeme tutarının ise 671.500- TL olduğu ihtilafsızdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından çekle yapılan ödemelerin ifa uğruna ödeme olarak kabul edilip edilemeyeceği, buna bağlı olarak davacının bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.TBK.nın 99. maddesi hükmü dikkate alındığında, davalının borcunu ödeme günündeki kur üzerinden yapması mümkündür. Dolayısıyla çekle yapılan ödeme ifa uğruna ödeme niteliğinde olup, çekin tahsil tarihinde ödenen Türk Lirasının o tarihteki rayiç üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Borçlu, çekin bu şekilde hesaplanan tahsil tarihindeki karşılığı oranında borçtan kurtulur.Somut olayda; satış akdinin yabancı para üzerinden gerçekleştiği anlaşılmakla ; kısmi ödemelerin ödeme gününde ki kurdan çevrilerek satış bedelinden bakiye kalan alacak var ise talep olunabileceğinin kabulü gerektiğinden, borca karşılık TL çeklerle ödeme kabul edildiğinden bakiyenin talep edilemeyeceğinin kabulü doğru olmamıştır.Davalı tarafından verilen ve davacının tahsil ettiği çeklerin tahsil tarihleri 50.000,00 TL’lik çek için 02.05.2016, 200.000,00 TL’lik çek için 01.08.2016, 200.000,00 TL’lik çek için 31.08.2016, 116.500,00 TL’lik çek için 31.08.2016 ve 105.000,00 TL’lik çek için ise 30.05.2017 olup; çeklerin tahsil tarihlerindeki TCMB efektif satış kurları sırasıyla 2,8106, 3,0225, 2,9643, 2,9643 ve 3,5868’dir. Ödemelerin tahsil tarihindeki kur üzerinden yapılan hesaplamada, ödenen toplam 671.500,00 TL tutarlı çeklerin USD karşılığının toplam 220.004,76 USD olduğu hesaplanmıştır. Davacının faturaları toplamı 230.103,21 USD olup ödenen 220.004,76 USD’nin düşülmesi sonucunda davacının bakiye alacağının 10.098,45 USD olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararı yerinde olmayıp, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2018 Tarih 2017/689 Esas 2018/92 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE; 9.221,41 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4.a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca 1 yıllık vadeli USD mevduata verilen en yüksek orandan temerrüt faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 2.222,65 TL nispi karar ve ilam harcından 555,67 -TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.666,98- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 555,67-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 36-TL ilk masraf ve 85,50- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 121,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 4.880,66-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 65,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 69-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2020