Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1834 E. 2020/798 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1834
KARAR NO : 2020/798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI : 2016/902 Esas – 2018/679 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki neticesinde fatura ve cari hesap alacağının davalı tarafça ödenmemesi üzerine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafça süresinde davaya cevap verilmemiş,ancak ilerleyen aşamalarda davalı vekili faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini borçları bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 19.259,80-TL alacaklı olduğu görülmekte ise de; davalı şirket tarafından vergi dairesine beyan edilmeyen 19/02/2017 tarihli 9.100,01-TL bedelli faturaya konu malın veya hizmetin davalıya verildiğinin davacı tarafça kesin kanıtlarla kanıtlanamadığı; ancak, bilirkişi raporu ile tespit edilen 10.159,80-TL alacak miktarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İ.İ.K’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği; belirlenen-tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne; alacak likit ve itiraz haksız olduğundan kabul edilen 10.159,80-TL üzerinden davalının itirazının kısmen iptaline ,itirazın iptaline karar verilen kısım üzerinden icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine,teslimi kanıtlanamayan 9.100,01-TL bedelli faturaya dayalı itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin usulüne uygun tuttuğu ticari defterlerini süresinde ibraz ettiğini, ancak davalı taraf hakimin kesin süre vermesine rağmen ticari defterlerini mahkemeye ibrazdan imtina etmiş ve aynı sürede delilleriye birlikte ibraz etmemesi hakkında herhangi bir mazeret göstermemiş, davalının resmi evrak hükmünde olan ticari defterlerini ibraz etmekten caymak gibi bir hakkının olmadığını, HMK 222/son maddesi gereğince ticari defterlerinin ibraz edilmemesi karşı tarafın iddialarının ispat edilmiş sayılacağı sonucunu doğuracağını savunmuş, istinaf talebinin kabulüne karar verilmesini ve yerel mahkeme tarafından davalı şirketin vergi dairesinden bildirim yapmamasından bahisle reddettiği 9.100,01-TL lik fatura alacağı bakımından da davanın kabulüne verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde asıl alacağa yönelik vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak mal ve hizmet teslimi yapıldığını ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Taraflar arasında akdi ilişkiyi gösteren yazılı bir sözleşme sunulmamıştır. Somut olayda,yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalının incelemeye ticari defterlerini ibraz etmediği, incelenen davacı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.259,80 TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından 16/07/2014 tarihli 8.610 TL bedelli (kdv hariç) faturanın BA(büyük alış) formu ile Vergi Dairesine beyan edildiği ancak, davaya konu 19/02/2014 tarihli 9.100,01-TL (kdv dahil) faturanın davalı tarafından BA formunda beyan edilmediği, davacı tarafça da 19/02/2014 tarihli 9.100,01 TL bedelli irsaliyeli fatura muhteviyatı ürünlerin davalıya teslim edildiğine ilişkin belge bulunmadığı hususları tesbit edilmiştir. HMK’nun 222/5. maddesi gereği davacının , münhasıran davalı şirketin defterlerine dayandığının kabulü için için davacının delil listesinde karşı tarafın defterlerine münhasıran dayandığını açıkça belirtip başka bir delile de dayanmaması gerekmektedir.Davacının kanuna uygun tutulduğu anlaşılan ticari defter kayıtlarına göre davacı takip tarihi itibariyle davalıdan takibe konu iki faturadan dolayı alacaklı görünmekte ise de, davalı ticari defterlerini ibrazı istenilmesine rağmen incelemeye sunmamıştır. HMK 222/5 m. uyarınca bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak buna dayanmasına bağlı olup (Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 23.06.2020 tarihli 2019/2622 esas ,2020/1203 karar sayılı emsal kararı), davacı davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığından, davalının ticari defterlerini sunmamış olması aleyhine sonuç doğurmaz ve davacının faturaya konu ürünleri davalıya teslim ettiğini yazılı delille ispatlaması gerekir. Tüm anlatılanlara göre davacı bir adet irsaliyeli fatura içeriği ürün teslimini kanıtlayamadığından davanın kısmen kabulune ,fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiş, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/09/2020