Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1817 E. 2020/917 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1817
KARAR NO: 2020/917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2017
NUMARASI: 2014/807 Esas 2017/739 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin takip konusu faturadan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için davalı/borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlu zaman kazanmak gayesiyle borca ve takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, yaptığı bu itirazın kötü niyetli yersiz ve mesnetsiz olduğunu, bu sebeple itirazın iptali gerektiğini belirterek, borçlunun itirazlarının iptaline ve takibin devamına, haksız itirazları nedeni ile müvekkili şirket lehine %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davasını haksız ve mesnetsiz olarak açtığını, hiç bir alacağı olmadığını, icra takibine ve bu davaya konu edilen fatura alacakları, davacı yanca tahsil olunduğu gibi, bu fatura alacakları dışında kalan ve karşılığında mal teslim etmeyen davacı tarafın davalı müvekkiline borçlu olduğunu, haksız kazanç sağlamış olduğunu, bu kısım için davacı aleyhine icra takibinde bulunacaklarını, davalı müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek, mesnetsiz davanın reddine, %40 inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K. nun 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalının yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği, tediye makbuzlarında yer alan ödemelerin de davacıya yapılmış olarak kabul edilemeyeceği bu durumda, davacının 28.116-TL kayıtlarındaki alacak bedelinden davalının sorumlu tutulması gerektiği ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin devamı ile itirazın iptaline, talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle davacı lehine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, bankadan gelen kayıtlarda bahsi geçen çek bedellerinin hepsinin davacı yanca tahsil edildiğini, bunun dışında da elden verilen 6.000 -USD ve 300 -USD ‘yi de davacı kendi çalışanlarını davalıya göndermiş ve bu sigortalı çalışanları kanalı ile tahsil etmiş olduğundan, bu çalışan sigortalı işçilerin davacı adına çek veya para tahsil ederken tahsilat makbuzuna ”…” kelimesini yazmalarının hiç bir hukuki sonucu olmadığını, bu kişilerin davacının sigortalı işçileri olduğunu, neticede tüm çekler ve paralar davacı yanca ve arada hiç başka ciro bile olmadan tahsil edilmiş olup, bu durumun banka kayıtları ile sabit olduğunu, ayrıca red edilen kısım üzerinden davalı lehine %20 inkar tazminatı da verilmediğini bildirerek, bu nedenlerden dolayı “davanın kısmen kabul” kararının kaldırılmasına ve davanın tümüyle reddine karar verilmesine, %20 inkar tazminatının tüm dava değeri üzerinden davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı tarafından davalıya tanzim edilen 5 adet fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; itirazın iptali davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Taraflar arasında kumaş alım satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Davalı dava ve icra takibine konu alacağa itiraz etmeyerek borcu ödediğini ve bu nedenle davacıya borçlu olmadığını savunma olarak ileri sürmüştür. Ödeme iddiası yönünden ispat külfeti davalı üzerinde olup davalı bu iddiasını HMK 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı belge ile ispatlamak zorundadır. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde açıkca yemin deliline dayanılması halinde HMK’nun 232/2. maddesi uyarınca olarak yemin deliline başvurur. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.baskı, cilt III, sh.2493) Tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Yemin deliline başvurulabilmesi için yemin deliline dayanılmış olması da gerekir. Somut olayda; Davacıyla davalı arasında mevcut bir ticari ilişki olduğu ihtilafsızdır. Borcun sebebinin 2012 tarihli 5 adet faturadan kaynaklanan cari hesap alacağı olduğu görülmüştür. Davalı keşide ettiği 3 adet çek ile davacıya ödeme yaptığını bildirmiştir. Ancak; davalının ödemelerle ilgili bildirdiği çeklerden davacı kayıtlarında bulunmayan 30/03/2012 tarihli 47.000-TL tutarında keşidecisi … olan hamiline yazılı çekte davacı … cirosu bulunduğu, tediye makbuzunda … açıklaması bulunmakta ise de, çekteki ciro silsilesine bakıldığında … cirosu bulunması ve … cirosu bulunmaması sebebiyle bu çekin davacıya yapılmış ödeme olarak kabulü gerekmektedir.Davacı … ve … firmaları aralarında organik bağ bulunan ve ortakları aynı kişilerden ibaret ve aynı işle iştigal eden firmalardır. Çekte ki ciro silsilesine bakıldığında bu ödeme …’a yapılmış bir ödeme olarak kabul edilemez.Bu nedenle davalının bu çekle ilgili ödeme iddiası sunulan belgelerle ispatlanmış olmaktadır. Bu itibarla davacının davalıdan alacağı kalmadığı tespit edildiğinden yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek hükmün kaldırılarak, davanın reddine, davacının dosya kapsamındaki delillerden takip başlatmasında kötü niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2017 Tarih 2014/807 Esas 2017/739 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE, Davalının kötüniyet tazminatı isteminin REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gerekli 54,40 TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 549,15-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 494,75-TL’nin davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 32,-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı vekili için takdir olunan 6.709,67 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 480,15-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2020