Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1791 E. 2020/868 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1791
KARAR NO : 2020/868
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI : 2016/320 Esas 2018/624 Karar
DAVA: Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan Cezai Şart
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının, müvekkilinin halen ortağı olduğu ….A.Ş.’de ve ortaklıktan ayrıldığı …. A.Ş.’de satış ve pazarlama görevlisi olarak çalıştığını, her iki tarafın ortak olacağı bir şirket kurma konusunda anlaşarak adi yazılı ortaklık sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşmede davalının ortaklık ve müdürlüğünün sona ermesinden itibaren 3 yıl süre ile aynı iş kolunda imal eden, satan ve benzeri işleri yapan şirkette yönetici, ortak ve mümessil olamayacağı ve rekabet etmeyeceği, rekabet sayılacak eylemlerin gerçekleşmesi halinde 500.000-TL cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını, protokolle kararlaştırılan …..td.Şti.’nin kuruluşunun yapılarak faaliyete başladığını, şirket kurulduktan sonra davalının dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarla 13.03.2014 tarihli elektronik posta ile şirketten ayrıldığını, 19.03.2014 tarihinde ise …. Ltd.Şti.’ni kurduğunu, şirket ünvanının …San. ve Tic. Ltd.Şti. olarak değiştirildiğini,yeni kurulan şirketin de müvekkilinin şirketleri ile aynı sektörde faaliyette bulunduğunu belirterek, 05.12.2013 tarihli sözleşmenin ihlal edilmesi nedeni ile sözleşmede düzenlenen 500.000-TL cezai şarttan şimdilik 50.000-TL cezai şartın avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; talep sonucu açıkça belli olduğundan kısmi dava açılamayacağını, davacının müvekkiline psikolojik baskı uygulayarak çalıştığı kendisine ait şirketten çıkardığını, daha sonra da müdürlük görevinden azletmesi nedeni ile kusurlu olduğunu, taraflarca kurulan şirketinn 07.01.2014 tarihinde tüzel kişilik kazandığını, kuruluş öncesi davacının, müvekkilini şirket müdürü olarak yetkilendireceğini taahhüt ederek ana sözleşme ile de müdür olarak atamasına rağmen, daha sonra davacının yetki verdiği … davalının talimatıyla anasözleşme değişikliği yaparak müdürlük yetkilsini kaldırdığını, müvekkilinin vekalet yetkisini kötüye kullanan … 09.03.2015 tarihinde azlettiğini, davacının müvekkilini şirketten çıkarmak için her türlü yola başvurduğunu, diğer çalışanlarının duyacağı şekilde hakaret ve tehditlerde bulunması nedeni ile davacının kusurlu olduğunu, bu nedenle ortaklıktan çıkma veya feshi talepli olarak Bakırköy 3. ATM’nin 2015/273 esas sayılı dava dosyasında dava açıldığını,cezai şartın davalının o tarihte davacının yanında işçi olarak çalışması nedeni ile baskı ile oluşturulduğu ve ahlak kurallarına aykırı olduğunu, imza tarihinde müvekkilinin işçi olarak çalıştığını, bu nedenle cezai şartın geçersiz olduğu gibi, geçerli olsa dahi tenkisi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının şirket ortaklığı devam ederken davacıya ait işyerinde pazarlama kısmında çalışan … ile birlikte davacı şirketlerinin unvanı ile iltibas oluşturabilecek ….Ltd.Şti.’ni kurduğu, emek ve mesaisi kurulan şirkete sarf ettiği, davacının şirketleri ile aynı konularda ticari faaliyette bulunarak haksız rekabet oluşturduğu, TBK.’nın 182. maddesi gereğince cezai şartın aşırı olduğu gerekçesiyle cezai şarttan indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 30.000-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1- Davacı vekili; davalının haksız rekabet eyleminin sabit olduğunu, ancak davalının eylemleri ve ekonomik durumu itibariyle cezai şartın düşük olduğunu belirterek, cezai şarttan tenkis yapılmasının yerinde olmadığını belirterek ,tenkis nedeniyle redde ilişkin kararın kaldırılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.2-Davalı vekili; davacının müvekkiline baskı yaparak şirketten çıkardığını, sonrasında müdürlük görevinden aldığını, bu nedenle davalının yeni şirket kurduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından bozulması nedeniyle bu sözleşmeye dayalı olarak hak iddia edilmesinin mümkün olmadığını, cezai şartın ahlak kurallarına aykırı olduğu gibi fahiş de olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında düzenlenmiş olan ortaklık sözleşmesi kapsamında rekabet yasağının ihlali iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir. Kural olarak sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde şirket ortaklarının imzaladığı sözleşme ile rekabet yasağı bu kapsamda cezai şart ödenmesinin öngörülmesi mümkün ve geçerlidir. Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen 05.12.2013 tarihli ortaklık sözleşmesi ile birlikte şirket kurulması, davalının kurulacak şirketle rekabet etmeyeceği,aynı iş kolunda başka bir ortaklıkta yönetici veya ortak sıfatı ile yer almayacağı, aksi halde 500.000- TL cezai şart ödeyeceği hususları kararlaştırılmıştır.Bu kapsamda taraflarca … şirketinin 07.01.2014 tarihinde kurulduğu, davalının ana sözleşmede şirket müdürü olmasına rağmen davacının vekalet verdiği … tarafından tescil sırasında ana sözleşme değişikliği yapılarak müdürlük görevinin kaldırıldığı, davalının ise davacıyla birlikte kurdukları şirketle aynı konularda iştigal eden … (eski unvan …) şirketini 24.03.2014 tarihinde kurduğu, davalının taraflarca birlikte kurulan şirkette ortak sıfatının devam ettiği, aynı zamanda … şirketinin de ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı; ortaklık sözleşmesinin davacı tarafından ihlal edildiğini ,ortaklık sözleşmesini ihlal eden davacının ihlal ettiği sözleşmeye dayalı olarak cezai şart talep edemeyeceğini savunarak, davalının haklı sebeble ortaklıktan çıkma davası açtığını savunmuştur.İstinaf aşamasında sunulan davalının ortaklıktan çıkma davasına ilişkin Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/273 esas sayılı dosyasına ait ilamların incelenmesinde; davacı-karşı davalı … tarafından ortaklıktan çıkma veya davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle; davalı-karşı davacı … şirketi tarafından da karşı davalının ortaklıktan çıkarılması istemiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulü ile davacı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği; kararın istinafı üzerine İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 2018/656 esas sayılı dosyasında davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. HD nin 2019/3224 esas -2020 /2963 karar ve 17.06.2020 tarihli ilam ile ” 1- Asıl dava, TTK’nın 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsiline, bu talebin kabul edilmemesi halinde şirketin haklı nedenle feshi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemecesince, yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davadaki istemlerin reddine karar verilmiş, davacı- karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf istemleri de Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Davacı taraf, haklı sebep olarak şirket ana sözleşmesinden talimatı olmaksızın kendisinin müdürlüğüne ilişkin maddenin tescil esnasında beyan verilmek suretiyle değiştirildiğini ve diğer ortak tarafından çalışanların yanında kendisine hakaretler edildiğini ileri sürmüş ve ispatı için tanık beyanlarına dayanmıştır. Mahkemece dinlenen tanık beyanlarından şirketin iki ortağının geçinemediği ve dava dışı ortak tarafından davacı ortağa hakaret edildiği, ortaklığın çekilmez bir halde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ve diğer ortak arasında imzalanan “şirket ortaklık sözleşmesi” başlıklı sözleşmede davacının kurulacak şirkette müdür olacağının kararlaştırıldığı, davalı şirketin ticaret sicili kayıtlardan da davacının, davalı şirketin ana sözleşmesiyle müdür olarak atandığı, tescil esnasında ortakların vekilince verilen beyan üzerine ana sözleşme değiştirilerek davacının müdürlüğüne ilişkin kısmın çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlardan, davacının davalı şirketin kuruluşundan itibaren diğer ortakla birlikte müdür olacağı inancıyla davalının kurucu ortağı olduğu, buna karşın davacının rızası dışında, müdürlüğüne dayanak ana sözleşme düzenlemesinin değiştirilmesi ile davacının kurucu ortak olma yönündeki iradesinin temel gerekçesinin ortadan kalktığı, şirketin kuruluşundan itibaren ortaklar arasında çekişme olduğu, tanık beyanlarından bu çekişmenin dava dışı ortağın hakaretlerine dek vardığının anlaşılması karşısında asıl davada davacının çıkma talebinin haklı nedenlere dayandığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında asıl davada çıkma talebinin kabulü ile çıkma payı bakımından bir karar verilmesi gerekmekte iken yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine karar verilmesi ve bu karara vaki istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. ” denilerek davacının davasının reddine ilişkin hükmün davacı yararına bozulduğu anlaşılmaktadır.Eldeki davada ise , ilk derece mahkemesince davalının şirket ortaklığı devam ederken davacı şirketlerinin unvanı ile iltibas oluşturabilecek ….şirketini kurduğu, emek ve mesaisini kurulan şirkete sarf ettiği, davacının şirketleri ile aynı konularda ticari faaliyette bulunarak haksız rekabette bulunduğu gerekçesiyle cezai şart talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacının haklı sebeble ortaklıktan çıkma veya şirketin feshi taleplerine ilişkin açtığı dava da verilen hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay 11.HD nin anılan ilamında “davacının kurucu ortak olma yönündeki iradesinin temel gerekçesinin ortadan kalktığı, ..ortaklar arasında çekişme olduğu, tanık beyanlarından bu çekişmenin dava dışı ortağın hakaretlerine dek vardığının anlaşılması karşısında asıl davada davacının çıkma talebinin haklı nedenlere dayandığı ,… ” ortaklığın çekilmez bir halde olduğu ” tesbitlerine yer verilmiştir.Davacı;davalının ortaklık sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle cezai şart talep ederken ,ortaklıktan çıkma davasın da yapılan yargılama da davalının “şirket ortaklık sözleşmesine “aykırı hareket ettiği tesbitlerine yer verildiğinden anılan dava dosyasının neticesi bu davanın sonucunu etkiler niteliktedir.Davalının haklı sebeble ortaklıktan çıkma talebinin kabulü halinde ,ortaklık sözleşmesini ihlal edenin davacı olup olmadığı ,bu nedenle ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şarttan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağının üzerinde durulması gerekmektedir.Sözü edilen dosyanın akıbeti araştırılıp gerekirse sonucu beklenmek suretiyle, verilecek kararın eldeki davayı etkileyeceği düşünülmeden davacı yararına cezai şarta hükmedilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulune ,hükmün HMk 353(1)a-6 gereği kaldırılmasına ,hükmün mahiyetine göre cezai şarttan tenkise ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2018 Tarih 2016/320 Esas 2018/624 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (davacı 35,90-TL, davalı 513-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2020