Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1772 E. 2020/825 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1772
KARAR NO: 2020/825
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2017/603 Esas – 2018/868 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Davanının reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davalı adına düzenlenen fatura borcunun uzun süre ödenmemesi üzerine Büyükçekmece …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı,davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu, taraflar arasında yazılı ya da sözlü bir temlik sözleşmesi bulunmadığını, sadece akredetif olarak davalı hesabına geçecek paranın müvekkiline ödenmesi konusunda bankaya talimat verildiğini, buna rağmen şimdiye kadar ödeme yapılmadığını, davacının talimatın tarafı olmaması nedeni ile iddia edilen temlik belgesinin taraflar arasında ödeme olarak kabul edildiğine ilişkin bir anlaşma bulunmadığını ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 2015 yılı Ağustos ayından itibaren süren ticari ilişkide ödemelerin ne şekilde yapılacağı konusunda anlaşmaya varıldığını, buna göre davacı şirketten alınacak ürünlerin ödemesi, müvekkil şirketin … Bankası A.Ş.’de olan akreditif alacağına, davacı şirket lehine temlik konulması şeklinde ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, anlaşma gereğince müvekkilinin davalıdan aldığı, ilk faturanın ödeme kısmında da temlik edilecek (LC) ibaresinin bulunduğunu, daha sonra düzenlenen faturaların da aynı şekilde düzenlenerek ödemelerin akreditif hesabından temlik yolu ile ödendiğini, dava konusu edilen 18/02/2016 tarihli … faturaya esas olmak üzere davacı tarafından hazırlanıp gönderilen 3 adet proforma faturada ödeme şeklinin önceki faturalar gibi L/C temlik edilecek beyanı ile düzenlendiğini, bu faturalara istinaden müvekkilinin de anlaşma gereğince fatura düzenleyerek … Bankası İstanbul Merkez şubesindeki akreditif hesabı üzerine davalı lehine temlik edildiğini, temlik beyanının bankaca davalı şirkete tebliğ edildiğini, daha sonra 15/02/2016 tarihli temlik yazısı ile bakiye alacak yönünden de davacı lehine verilen temliğin bankaca davacıya bildirildiğini, davacı çalışanı tarafından gönderilen 17/02/2017 tarihli mailde de temlik belgelerini şirkete ulaştığını kabul edildiğini, taraflar arasındaki anlaşma ve davacı şirketin kabulü ile ödemenin belirtilen hesaptan temlik yolu ile ödenmesi konusunda anlaşma bulunmasına rağmen başlatılan takibin haksız olduğunu, bu durumun gerek anlaşma gerekse de taraflar arasındaki ticari tehammüle aykırı olduğunu, müvekkilinin yurt dışına yapmış olduğu ihracat karşılığı akreditif işlemi yaptığını, ancak Libya’daki bankacılık sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeni ile temlik ödemesinin henüz yapılamadığını, bu durumun sorumlusunun da müvekkilinin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; dosya kapsamındaki belgelerden takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel hale gelmediği, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta edim dengeleri dikkate alındığında muacceliyet HMK.’nın 114/2 ve 115. Maddesi gereğince dava şartı olarak kabul edilmiş olup, dava ve takip tarihi itibari ile de dava şartının gerçekleşmemiş olması gerekçesi ile davanın reddine, red şekline göre davacının icra inkar tazminat talebinin reddine, takibin kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminat talebinin reddine, davanın usulden reddi nedeni ile yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; taraflar arasında hukuken geçerli bir temlik sözleşmesi akdedilmediğini, söz konusu borcun fatura alacağından kaynaklandığını, davalı tarafın ”temlik yolu ile ödeme” iddiasının hukuken geçerli olmadığını, 6098 sayılı T.B.K 184. Maddesi uyarınca alacağın temliki yazılı şekil şartına tabi olup taraflar arasında yapılmış yazılı temlik anlaşması bulunmadığı gibi, davalı tarafın dosyaya ibraz etmiş olduğu herhangi bir yazılı temlik akdi de bulunmadığını, dosya kapsamında yer alan … Bankası kayıtlarında yer alan belgelerden de anlaşılacağı üzere davalı şirket akreditif alacağının müvekkiline ödenmesi yönünde talimat verdiğini, davalı takip konusu faturayı tebellüğ etmiş, faturaya karşı herhangi bir itirazda da bulunmamış ve aradan geçen 16 aylık süreçte borç da ödenmediğinden müvekkilinin söz konusu alacağı ne şekilde tahsil edeceği konusunun muallak olduğunu, şayet akreditif hesabına ödeme hiçbir şekilde gelmese ve temlik işleminin varlığı kabul edildiğinde temlik verenin borçlusuna başvurması için gerekli hiç bir bilgi ve belgeye sahip olmayan müvekkilinin tahsil hakkının tamamen elinden alınmış olacağını, bu durumun dürüstlük ve hakkaniyetle bağdaşmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İstinafa konu uyuşmazlık; ticari satımdan kaynaklı bakiye fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafından, davalı adına düzenlenen 11/02/2016, 02/02/2016 ve 02/02/2016 tarihli 3 adet proforma faturalarda ödemelerin temlik(L/C) yolu ile ödeneceği yazılı olduğu görülmüştür. Davacı tarafça, sözleşme konusu alacak akredetif bankası nezdinde davacıya temlik edilmiş olup, bankaca bu husus davacıya bildirilmiştir. Cevap dilekçesi ekinde sunulan 17/02/2016 tarihli e-posta yazışmasında da temlik belgelerinin davacıya ulaştığı kabul edilmiştir. Taraflar arasında dava konusu faturalardan önce düzenlenen 05/11/2015 tarihli davacıya ait proforma fatura ile diğer faturalarında ödeme kısmında satım bedelinin akreditif bankasındaki alacaktan temlik yolu ile tahsil edileceği ibaresi yazılı olup, uyuşmazlık tarihinde evvel yapılan diğer ödemelerde temlik yolu ile davacı tarafından tahsil edilmiştir. Somut olayda; taraflar arasında ki uyuşmazlık satımın vadeli şekilde yapılıp yapılmadığı, ödemenin taliki şarta bağlanıp/ bağlanmadığı bu kapsamda takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TBK.’nın 207. Maddesi gereğince satım akdi kural olarak ani edimli olup, satıcı ve alıcının borçlarına aynı anda ifa etmeleri gerekmektedir. Madde metninden anlaşılacağı üzere kural olarak alıcının para borcu malın teslimi ile muaccel olur. Ancak, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide daha önce de davacı tarafından teslim edilen emtia bedelinin, davalının akreditif hesabına gelecek paraların davacıya temliki sureti ile ödenmiş olması (T.B.K. M. 191) ve davacı tarafından düzenlenen sözleşme konusu faturaya esas icap niteliğindeki 3 adet proforma faturada da önceki ticari ilişkide olduğu gibi ödemenin akredetif hesabından temlik yolu ile ödenmesinin talep edilmesi karşısında taraflar arasındaki satım sözleşmesinin vadeli şekilde yapıldığı ve ödemenin taliki şarta bağlandığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında, davalının akreditif alacağının hesaba geçmesi üzerine 17/04/2018 ve 25/04/2018 tarihlerinde fatura konusu borcun tamamının ödenmiş olması karşısında davalının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiği, dosya kapsamındaki belgelerden takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel hale gelmediği anlaşılmıştır.Takip tarihi itibari ile de alacağın muaccel olmadığının kabulü ile davanın reddine ve yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı gider avansından karşılanan 28,35-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/09/2020