Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1763 E. 2020/52 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1763
KARAR NO : 2020/52
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
NUMARASI : 2014/505 Esas-2018/327 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/01/2020
Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen dava davacısı vekili ile asıl dava davalısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile … arasında akdedilen 07.09.2007 tarihli Protokol ile adı geçen davalının, taşınmaz malikleri olan diğer davalıların müvekkili lehine 15 yıl 6 ay süreli intifa hakkı tesis etmelerini, söz konusu taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonu kurulmasını ve 15 yıl süre ile bayilik yapmayı üstlendiğini, müvekkilinin de 15 yıl için 1.300.000-USD+KDV ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, intifa hakkı tesis edilerek 25.09.2007 tarihli senet ile tapuya tescil edildiğini, davalının 15 yıl işleticilik taahhüdünün ilk 5 yılı için 29.05.2008 tarihli bayilik sözleşmesini imzaladığını, sonrasında ise 25.09.2012, 25.10.2012 ve 25.11.2012 tarihli sözleşmelerin imzalandığını, ilişki devam ederken davalının gönderdiği 21.12.2012, 25.12.2012 ve 26.12.2012 tarihli ihtarnameler ile dikey ilişkiye konu sözleşmelerin 25.12.2012 itibariyle sona erdiğini, intifa hakkının terkin edilmesi gerektiğini bildirerek bayilik ilişkisini 25.12.2012 tarihi itibariyle tek taraflı olarak sonlandırdığını, buna karşılık müvekkilinin gönderdiği 02.01.2013 tarihli cevabi ihtarname ile müvekkilinin ilişkinin 15 yıl 6 ay süreceği inancıyla yaptığı intifa bedeli yatırım tutarı, işletme yardım bedelleri ve sair ödemelerin kullanılmayan kısmına ilişkin kısmının faiz, KDV ve vade farkı hariç 1.729.767,42-TL olduğunu, ödenmemesi halinde müdahalenin meni davası açılacağını bildirdiğini, söz konusu dava açıldıktan sonra davalının Rekabet Kurumuna yaptığı başvurunun sonuçlandığını ve 07.09.2011 tarihinden itibaren grup muafiyeti kapsamı dışında kalındığına, dikey anlaşmanın sonlandırılması gerektiğine karar verildiğini, bunun üzerine intifa hakkının terkin edildiğini ve davanın konusuz kaldığını, Protokol uyarınca intifa bedeli olarak taşınmaz maliklerine 80.000-USD ödenmesinin kararlaştırıldığını ve taşınmaz maliki olan diğer davalılara 50.000-’er TL olmak üzere toplam 100.000-TL ödeme yapıldığını, yine Protokol uyarınca 15 yıllık işletme yatırım desteği olarak 700.000-USD ve akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedeli olarak 600.000-USD olmak üzere toplam 1.300.000-USD+KDV ödeneceğini, Protokole uygun olarak 29.11.2007-07.07.2008 tarihleri arasında söz konusu ödemenin yapıldığını, bir başka ifade ile akaryakıt istasyonunun müvekkili tarafından kurulduğunu, yine Protokol uyarınca sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi halinde ödenen bu tutarın kullanılamayacak süreye tekabül eden kısmının kıstalyevm usulüne göre hesaplanarak geri ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak bayilik ilişkisinin 25.12.2012 tarihi itibariyle sona ermiş olması nedeniyle davalıların haksız olarak zenginleştiklerini ileri sürerek işletme yatırım destek bedeli ve akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedelinin geçersiz süreye tekabül eden 1.104.596,15-TL’lik kısmının KDV’si ile birlikte ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalı …’dan tahsiline, bu alacağın şimdilik 20.000-TL’sinin diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca söz konusu bedelin fesih tarihine kadar davalı … yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkilinin bu bedelden yoksun kalması sebebiyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 494.390,76-TL’nin KDV’si ile birlikte 25.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalı …’dan tahsiline, bu alacağın şimdilik 10.000-TL’sinin diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili, müvekkilleri … ve …’ye husumet yöneltilemeyeceğini, zira bu müvekkillerinin Protokolün tarafı olmadıklarını ve ödemelerin diğer müvekkili …’a yapıldığını, davacı tarafça iadesi istenen bedellerin bayilik faaliyetinin gereği olarak ve akaryakıt istasyonu inşası karşılığında verildiğini, müvekkili …’ın ödeme karşılığında akaryakıt istasyonunu tamamlayarak faaliyete geçirdiğini, ancak davacının iddia ettiği gibi intifa süresinde göre ödeme iadesinden sorumlu tutulamayacağını, zira taşınmazın maliki olmadığı gibi intifa süresini belirleme hakkı da olmadığın, borcu kabul anlamına gelmemek üzere dava tarihinden önce müvekkillerinin iyiniyetli olmaları ve temerrütlerinin bulunmaması nedeniyle dava öncesi dönem için faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, davalıların maliki oldukları taşınmaz üzerinde 2007 yılında müvekkili lehine 15 yıl 6 ay süreli intifa hakkı tesis edildiğini, dava dışı … ile de bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davalılara 125.000-TL intifa ödemesi ve 847,19-TL duran varlık-inşaat bedeli ödemesi yapıldığını, ancak sözleşmenin … tarafından 25.12.2012 tarihi itibariyle sona erdirildiğini, bu durumda ödenen intifa bedeli ile duran varlık-inşaat bedelinin sözleşmenin geçersiz ve kullanılamayacak süreye telabül eden kısmının iadesinin gerektiğini ileri sürerek intifa bedelinin geçersiz süreye tekabül eden 88.793,10-TL’lik kısmının KDV’si ile birlikte ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca söz konusu bedelin fesih tarihine kadar davalıların yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalıların elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkilinin bu bedelden yoksun kalması sebebiyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 41.133,41-TL’nin KDV’si ile birlikte 25.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,duran varlık-inşaat bedelinin geçersiz süreye tekabül eden 601,80-TL’lik kısmının KDV’si ile birlikte ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca söz konusu bedelin fesih tarihine kadar davalıların yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalıların elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkilinin bu bedelden yoksun kalması sebebiyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 252,20-TL’nin KDV’si ile birlikte 25.12.2012 tarihinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 21.12.2017 tarihli duruşmada, birleşen davaya konu duran varlık inşaat bedeline yönelik 601,80-TL ve 252,20-TL ile KDV talepleri yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili, davacı taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, intifa hakkının terkini ile ilgili akit tablosu nun incelenmesinde intifa lehtarı davacının “…intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan..terkinini talep ediyorum..” beyanı nedeniyle terkin işleminin gerçekleştiği, bu durumda intifa hakkının kullanılmayan dönemine ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerektiği, yatırım bedelleri yönünden ise, 07.09.2007 tarihli bayilik sözleşmesinin 15/i maddesinde “yatırım desteğinin 180 ay için verildiği, herhangi bir sebeple sözleşmenin süresinden önce sona ermesi durumunda yatırım desteğinin kullanılmadığı süreye tekabül eden kısmı kıstelyevm usulüne göre …’e iade edileceği…” hususunun açıkça kabul edildiği, tarafların iradelerinin birleştiği sözleşmede iadenin çerçevesinin sınırlarının çizildiği , sadece iade edecek tutarın muacceliyet tarihinden itibaren USD bazında aylık %1,5 oranında faizin uygulanacağının belirlendiği, bu nedenle protokol hükümleri, ödenen tutar, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre ve yapılan bilirkişi incelemesine göre kıstelyevm usulüyle tespit edilen 1.061.482,18.-TL bedelin davalı …’dan tahsiline karar vermek gerektiği, protokolde diğer davalıların taraf olmadıkları nazara alınarak davalılar … ve … hakkındaki talebin reddi gerektiği gerekçesiyle asıl davada yatırım bedelleri yönünden tespit edilen 1.061.482,18.-TL’nin davalı …’dan tahsiline, davalılar … ve … hakkındaki talebin reddine, birleşen davadaki intifa hakkına ilişkin kısmın sübut bulmadığından, diğer taleplerin de feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve Birleşen Dava Davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Asıl davada yatırım destek bedeli alacağı yönünden dosyada mevcut bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere güncelleştirilmiş değer olan 1.462.333,42-TL’ye hükmedilmesi gerektiğini, 2-Asıl davada davalılar … ve … yönünden davanın reddinin doğru olmadığını, zira taşınmaz maliki olan davalıların yatırım sebebiyle kazanç elde ettiklerini, 3-Birleşen davaya konu intifa bedeli ödemesine ilişkin talebin reddinin doğru olmadığını, zira tescil istem belgesindeki beyanın aksine müvekkilince bir bedel alınmadığını, bu beyanın tamamen terkin sırasında ödenmesi gereken terkin harcının miktar ve şekline ilişkin olduğunu, kaldı ki davalı tarafın kullanılmayacak süreye tekabül eden kısmın ödendiği yönünde bir savunmasının da olmadığını, intifa bedelinin kullanılmayan süresine tekabül eden 122.023,26-TL’nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek asıl ve birleşen davalara ilişkin hükümlerin kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. Asıl Dava Davalısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İntifa hakkı tapuda bedeli alındığı beyanı ile bedelsiz olarak terkin edildiğinden, müvekkilinden bakiye intifa bedeli ve aynı zamanda bu intifa hakkı süresi inancı ile ödendiği iddia edilen yatırım bedelinin talep edilemeyeceğini, 2-Aksi durumda dahi, davacının istasyonda taşınmaza değer katan yatırımları var ise ancak keşif yapılarak hesap edilecek tutarı talep edebileceğini, talimat mahkemesi vasıtasıyla keşif ve değerlendirme yapıldığını, ancak bu değerlendirmeler gözardı edilerek ödemeler üzerinden karar verildiğini, 3-KDV’nin iadeye konu olmasının mümkün olmadığını, ancak bu tutar dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, 4-Kullanılmayan döneme ilişkin yapılan hesaplamalarda, başlangıç süresi olarak intifa başlangıç tarihi yerine davacı ödeme tarihlerinin baz alındığını, bu şekilde yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu belirterek asıl davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, bayilik sözleşmesi ve protokol uyarınca yapılan işletme yatırım destek bedeli ve akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedeli ödemelerinin, birleşen dava ise, intifa bedeli ve duran varlık-inşaat bedeli ödemelerinin, Rekabet Kurulu’nun kararı gereği intifa hakkının kullanılamayan süresine tekabül eden kısmının istirdatı istemlerine ilişkindir. İntifa hakkının bedelsiz olarak terkin edilmesi halinde, davacı, bakiye süreye ilişkin intifa hakkı bedeli isteyemeyecektir. Dosya kapsamında mevcut 18.06.2013 tarihli 10572 sayılı belge incelendiğinde, “Yapılan İstem” kısmında “Yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehdarı olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan bedelli(bedelsiz denmek istenmiş) olarak, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” yazılı olduğu görülmüş, taşınmaza ait güncel tapu kaydı incelendiğinde, 18.06.2013 tarihinde davacı lehine olan intifa hakkının terkin edildiği görülmüştür. Bu durumda intifa hakkının bedelsiz olarak terkin edildiğinin kabulü gerekmiş olup, davacının birleşen davaya konu intifa bedeli ödemesinin intifa hakkının kullanılamayan süresine tekabül eden kısmının iadesine ilişkin talebi haklı görülmemiştir. Birleşen davaya konu duran varlık-inşaat bedeli ödemesine ilişkin talep ise istinaf konusu edilmediğinden değerlendirilmemiştir. Asıl davaya konu taleplere gelince; öncelikle 07.09.2007 tarihli Protokol ve Bayilik Sözleşmeleri davacı ile davalı … arasında akdedilmiş olup, diğer davalılar taraf olmadığından, asıl davaya konu taleplerin diğer davalılara yönetilmesi mümkün görülmemiştir. Öte yandan davacı tarafın dava konusu 07.09.2007 tarihli Protokolün 4-B maddesi uyarınca davalı …’a 15 yıllık işletme yatırım desteği olarak 700.000-USD ve akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedeli olarak 600.000-USD olmak üzere toplam 1.300.000-USD+KDV ödemeyi taahhüt ettiği ve tarafların kabulünde olduğu üzere bu tutarın TL karşılığı olan 1.555.015,25-TL’yi 29.11.2007-07.07.2008 tarihleri arasında davalı …’a ödediği, davalı tarafça “işletme yatırım destek bedeli” açıklamalı faturalar düzenlediği görülmüştür. Yine Protokolün 5-İ maddesinde mücbir sebep veya beklenmedik hal yüzünden bayinin … olarak faaliyet göstermesine imkan kalmaması halinde, 4-B maddesi ödenen tutarların kullanılmayacağı sözleşme süresine tekabül eden kısmının kıstalyevm esasına göre hesaplanarak geri iade edileceği kabul edilmiş olmakla, davacı bu ödemeleri intifa süresinin 15 yıl süreceği inancıyla yapmış olduğundan, intifa hakkının kullanılmayan süresine tekabül eden kısmının iadesini istemekte haklıdır. Yapılan bu ödemelerin, kullanılmayan süreye tekabül eden kısmının hesabında intifa hakkı başlangıç tarihi 25.09.2007, intifa hakkının bitmesi gereken süre 25.09.2022 ( 180 ay süreli), intifa hakkı terkin tarihi 18.06.2013 (68 ay 23 gün) tarihleri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu, kullanılmayan süreye (111 ay 7 gün) tekabül eden kısmın (1.555.015,25-TL/5400*3337) 960.941,83-TL olduğu tespit edilmiştir. Yapılan hesaplamada, davalı faturalarındaki KDV tutarları dikkate alınmamıştır. Bununla birlikte faiz başlangıç tarihi istinaf konusu edilmediğinden bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Bununla birlikte sözleşmenin 5-İ maddesinin sadece işletme yatırım destek bedeline ilişkin olduğunun, akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedelinin iadesi gereken kısmının tespitinde istasyona değer katan yatırımların değerinin dikkate alınması gerektiğinin kabulü halinde bir değerlendirme yapıldığında ise, yukarıda yapılan hesaplama uyarınca akaryakıt istasyonu inşaat yatırım bedelinin iadesi gereken kısmı yaklaşık 450.000-TL tutarındadır, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporu ile mevcut sabit yatırımların piyasa rayiç değerinin 631.615,97-TL olduğu tespit edilmiş, ancak sözleşmenin sona erme tarihine kadar olan amortismanlar dikkate alınmamıştır, söz konusu amortismanlar dikkate alındığında dahi iadesi gereken tutarın 450.000-TL’nin altında olmayacağı açık olup, buna göre Dairemizce yukarıda yapılan hesaplama davalı lehine olduğundan, davalının bu yöndeki istinafı haklı olmadığı gibi, davacı tarafın bilirkişi raporunda tespit edilen güncelleştirilmiş değere hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinafı da yerinde görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince birleşen davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş ise de, asıl davanın yukarıda belirlenen tutar üzerinden kısmen kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl dava davalısı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile asıl davaya ilişkin hükmün kaldırılmasına ve asıl davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl dava davalısı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2018 tarihli 2014/505 Esas 2018/327 Karar sayılı asıl davaya ilişkin hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, 960.941,83-TL alacağın 20/06/2013 tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, Davalılar … ve … hakkında açılan asıl davanın pasif husumet yokluğundan reddine, ” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl davada alınması gereken 65.641,93- TL nispi harçtan 27.306,70- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 38.335,23- TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına, Asıl davada davacı tarafından ödenen 27.306,70- TL peşin harcın davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davacı tarafından ödenen 28,65- TL ilk masraf, 4.500,-TL bilirkişi ücreti ile 798,80-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.327,45-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 3.201,63- TL sinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Asıl davada davalı tarafça yapılan yargılama giderinin düşük tutarda olması nedeniyle takdiren üzerinde burakılmasına, Asıl davada davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 65.097,09- TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davalılar … ve … vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.600,- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara ödenmesine, Asıl davada davalı … vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 48.952,25- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacıdan asıl ve birleşen dava için alınması gereken toplam 108,80-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL’nin mahsubu ile bakiye 72,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, İstinaf yoluna başvuran asıl dava davalısı … tarafından yatırılan 18.127,47-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı … tarafından yapılan 42,-TL istinaf yargılama giderinin istinaf başvurusu kabul-red oranına göre 14,-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2020