Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/173 E. 2018/1212 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/173
KARAR NO : 2018/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2017
NUMARASI : 2015/1069 Esas 2017/844 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; davalı şirketin 28/08/2015 tarihli GK toplantısında alınan (5) nolu kararın faaliyet raporu okunmadan alındığını , (6)nolu karar ile ; 2014 yılı vergi düşüldükten sonra şirket kârı olarak hesaplanan 1.544.815,59 TL’den 216.666,39 TL yedek akça miktarı düşüldükten sonra hissedarlara paylara oranında dağıtılmamasına karar verildiğini , keyfi ve gerekçesiz olduğu iptali ile dağıtıcak karın bilirkişilerce tespiti ile hisse paylarına göre dağıtılmasına karar verilmesini; (7) nolu karar ile yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesine karar verildiği,haksız ibra edilmeme nedeniyle iptali ile davacının ibrasına karar verilmesi ,9 nolu karar ile yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenmesi kararlaştırılan ücretin aylık mı yıllık mı olduğunun belli olmadığını bu şekilde alınan kararında iptali gerektiğini bildirerek davalı şirketini genel kurulunda alınan 5,6,7,9 nolu kararların iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili bazı maddelerinin iptali istenen genel kurulun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2015 tarih ve 2015/70 esas, 2015/139 sayılı kararına istinaden resen atanan kayyım ve bakanlık görevlisi huzurunda yapıldığını; davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında dava konusu edilen genel kurul kararlarının dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olarak dava edildiğini; bu nedenle davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK.’nda şirketin YK faaliyet raporunun genel kurul sırasında okunmasını zorunlu kılan bir hükmün bulunmadığı; faaliyet raporunun genel kurul öncesinde şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açıldığı ve genel kurula katılan pay sahiplerine rapor konusunda soru sorma imkanı tanındığı; davacı tarafından, faaliyet raporu okunsaydı pay sahiplerinin oy tercihlerinin değişeceği konusunda somut bir veri ortaya konulmadığı; bu nedenle, faaliyet raporunun okunmamasının iptali istenen genel kurul kararının oluşumunda etkili olmadığı; davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacının faaliyet raporu ve finansal tablolar hakkında zaten bilgi sahibi olduğu ve faaliyet raporunun okunmaması yönündeki karara katıldığı dikkate alındığında; davacının, olumlu yönde oy kullandığı bir karara dayanarak genel kurul kararının iptalini istemesinin TTK.m.446/I (a) ve/veya Medeni Kanunun m.2 uyarınca dürüstlük kuralına uygun olmadığı; bu nedenlerle (5) nolu genel kurul kararının hukuka aykırı olmadığı; genel kurulun kar dağıtımına karar verebilmesi için şirket finansal tablolarına göre dağıtılabilir bir kârı bulunması gerektiği, bilanço genel kurulca onaylanmadan dağıtılabilir kârın belirlenmesi mümkün olmayacağı için bilançoyu kesinleştiren genel kurul kararı olmadıkça kâr dağıtılmasının mümkün olmadığı; bu kapsamda, 28.08.2015 tarihli olağan genel toplantısında 2014 yılına ait bilançonun onaylanmaması sebebiyle bu bilançoya dayanılarak kar payı dağıtılamayacağı; şirketin yönetimsel açısından değişim yaşadığı bir dönemde kârın tedbir amaçlı dağıtılmamasının, şirketin gelişimi ve ileride olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden bu aşamada yerinde bulunduğu; bu nedenlerle, kar payı dağıtılmamasına yönelik (6) nolu kararının hukuka aykırı olmadığı; mahkemenin kar payı dağıtımına karar vermesinin mümkün olmadığı; TTK m.436/f.2’d.e, YK üyelerinin kendileri hakkında verilecek ibra kararında oy kullanamayacaklarının açıkça belirtildiği;,ibra etmeme kararlarının icra edilebilir olmadığı; ibra edilmeme kararının iptalini istemede hukuki menfaatinin olmadığı; yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırmaktan kaçındığı bir ortamda, ayrım yapılmadan yönetim kurulu üyeliğine tekrardan seçilenler de dahil tüm yönetim kurulu üyeleri hakkında ibra edilmeme kararının verilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı YK üyelerine ödeneceği öngörülen ücretlerin aylık mı yıllık mı olduğu belirtilmese dahi, önceki dönem uygulamaları ışığında söz konusu ücretlerin aylık olarak belirlendiğinin kabulünün gerektiği ve iptali gerekmediği gerekçesiyle davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; faaliyet raporunun okunmamasının hem genel kurula nezaret eden kayyımın ve hemde hükümet temsilcisinin asla okumadan oylayacağına karar verilecek bir husus olamayacağını ve hatta faaliyet raporu okunmadan yönetimin ibra edilmesinin de mümkün olmadığını, bahse konu olan finansal tablonun iddia edildiği üzere TTK 437 uyarınca şubede 15 gün önceden hazır bulundurulduğunu, ancak hiçbir hissedar tarafından ayrıntılı rapor halinde bu tabloların incelenmek üzere talep edilmediğini, genel kurulun tespit ettiği karı dağıtmaktan keyfi olarak kaçınamayacağını, davalı tarafın seçilmeden yatırım planları nedeniyle seçildikten sonra şirketin mali durumunun kötülüğü nedeniyle iyi ki kar dağıtmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, bu iki nedenin birbiriyle çeliştiğini, müvekkilinin dava açma süresinin dolmasına 21 gün kala işbu davayı açtığını, bu süreye rağmen davanın erken ve zamansız bir dava olarak nitelendirilmesinin temelsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 9 numaralı maddenin iptali talebiyle ilgili mahkemenin detaylı inceleme yapmadığını belirterek davanın reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı 10.700 paylı şirkette davaya konu genel kurula gidilirken 3.466 pay sahibi ve YK üyesidir. İptali istenen kararlar davacının oyu karşısında diğer paydaşların tamamı karşı yönde oy kullanmışlardır. 5 nolu karar ile finansal tabloların onaylanmamasına davacının dışında ki paydaşların tümünün olumlu oyu ile karar verilmiştir. 2014 yılı YK faaliyet raporu davacı tarafından genel kurula sunulmuş ve okunmuş sayılarak sayılarak toplantıya devam edilmiştir. Bu karar a davacı dahil bir itiraz olmamıştır. ” TTK 409/1 e göre: Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır. ” Faaliyet raporunun okunmamasının diğer paydaşların oylarına etkisi bulunduğu davacı tarafından iddia ve ispat olunmadığı , bu davacı dışındaki paydaşların olumlu oyu ile alındığından davacının iptal istemi yerinde bulunmamaktadır. 6 nolu karar kar dağıtılmına ilişkindir. TTK 408/2-d maddesine göre:Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması münhasıran GK yetkisindedir. Bilirkişi heyeti kar dağıtılmaması yönündeki kararın şirket finansal durumuna uygun olduğunu, şirketin 2015 yılı zararının 2014 karından karşılandığını ifade etmiştir. Şirket üzerinde hak ve pay sahibi olan davacı dışında ki ortakların tümünün verdiği kararın şirketin de menfaatine uygun olduğu, keyfi bir karar olmadığı ve iptalini gerektiren bir hususun olmadığı kabul edilmelidir. 7 nolu karar yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesine ilişkindir. Genel Kurulda yönetim kurulu üyeleri hakkında Sorumluluk davası açılmasına ilişkin karar alınmadan bu kararın icra kabiliyeti olmadığı (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/7253 esas -2016/1954 kara sayılı ilamı da aynı yoldadır.) gözetildiğinde davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Kararın yönetim kurulu üyeleri oy kullanmadan kalan paydaşların oybirliğiyle alınan kararın yönetim kurulu üyeleri arasında bir ayrım olmadan verildiği gözönüne alındığında dürüstlük kuralına da aykırı olmaması nedeniyle iptal koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
5 nolu karar ile finansal tablolar (bilanço) onaylanmamıştır. TTK 424.maddesine göre: Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz. Bir başka anlatımla esasen bilanço onaylanmadığı için TTK424. Maddesinin ters yorumundan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmediği sonucu çıkarılabilir. 7 no.lu karar 5 no.lu karar ile uyumludur.
Yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda şirket ortağı olduğu ve çoğunluk paylara sahip olsalar bile rağmen oylamaya katılamamaları çoğunluk paya sahip yönetim kurulu üyelerinin kaderinin, azınlık paya sahip ortakların elinde olmasının yasa koyucu tarafından sorun olarak görülmediği ,davacının ve diğer yönetim kurulu üyelerinin ibraya ilişkin oylamaya katılmaması yasa gereği olup ; yerleşik Yargıtay uygulamasında ibra oylamasının nisabı kalan oylar üzerinden yapıldığından iptal isteminin reddine ilişkin hükümde isabetsizlik bulunmamaktadır.9 nolu karar yönetim kurulu başkan ve üyelerine verilecek ücrete ilişkin olup, karardan ücretin aylık mı yıllık mı olduğu anlaşılamamakla birlikte, daha önceki uygulamada ücretlerin aylık olarak ödendiği;ödenmesine karar verilen ücretin miktarlarının önceki yıllara ilişkin tutarlar ile uyumlu olduğu ,yıllık olduğunu düşündürecek tutarda bulunmadığı gözetildiğinde aylık olarak anlaşılması gerektiği bu nedenle iptal gerektiren bir husus olmadığı bilirkişi heyeti tarafından da ifade edilmiş olup ;iptali istenen kararların kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırılığı ispatlanamadığından reddine ilişkin hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerleDavacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2018