Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/169 E. 2018/1092 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/169
KARAR NO : 2018/1092
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2017
NUMARASI : 2016/993 E.- 2017/846 K.
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil-Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2018
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacılar vekili, davalı …’ın müvekkili şirket müdürü iken diğer ortakların haberi olmaksızın 25/07/2014 tarihinde 2 adet taşınmazı 600.000-TL bedelle satın aldığını, ancak hileli işlemlerle ekspertiz raporlarında taşınmazların değerinin 900.000-TL olarak gösterildiğini ve davalının bu taşınmazları satın alabilmek için imza yetkisini kötüye kullanarak bankadan 900.000- TL kredi çektiğini, faiziyle birlikte şirketi toplam 1.305.817-TL kredi borcu altına soktuğunu, kredi borcunun şirket tarafından ödenmekte olduğunu, öte yandan davalının taşınmazları satın aldığı tarihten 10 gün sonra arkadaşı davalı …’a sattığını, satış nedeniyle şirket hesabına herhangi ödeme yapılmadığını, tapuda satış olarak gösterilen bu işlemin açık bir muvazaaya dayandığını, davalı …’ın müvekkili şirketten mal kaçırmaya ve şirketin içini boşaltmaya yönelik başka eylemlerinin de olduğunu, davalının imza yetkisinin 22/08/2014 tarihinde sona erdirildiğini ileri sürerek tapuda muvazaalı satış ile davalı … adına kayıtlı dava konusu 2 adet taşınmazın tapularının iptali ile müvekkili şirket adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde satış bedellerini ödemek için müvekkili şirket adına çekilen ve müvekkili tarafından ödenmek zorunda bırakılan anaparası 900.000-TL olan kredi bedelinin faiz, masrafların 25/07/2014 tarihinden itibaren faiz işletilerek birlikte şimdilik 5.000-TL’sinin davalı …’tan sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca, davalı …’dan ise şirket aleyhine doğurduğu maddi zararlar nedeniyle tazminat hükümleri uyarınca müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, yasal sürede cevap dilekçesi sunmamış, 21/06/2017 tarihli duruşmada muvazaa iddiasının doğru olmadığını, taşınmazların şirketin ihtiyacı için satıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece;satış işleminin tarafının davacı şirket olması nedeniyle iddianın taraf muvazaasına ilişkin olduğu, dolayısıyla davacının iddiasını kesin delille ispat etmesi gerektiği, ancak davacı tarafça dayanılan delillerin muvazaa iddiasını kanıtlayacak kesin delil niteliğinde olmadığı, dolayısıyla davacının tapu iptali tescil ve terditli taşınmaz bedelinin tahsili yönündeki davasının sübuta ermediği, ancak davacı tarafın şirket ortağı ve yetkilisi olan davalı …’ın mevcut satış nedeniyle şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla tazminat davası açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1- Dava dilekçesinde belirtilen hususların dikkate alınmadığını, davalının muvazaalı satışı nedeniyle müvekkili şirket hesabına hiç ödeme yapılmadığını, davalılar arasında yakın arkadaşlık olduğuna dair tanık beyanları ve fotoğraflar olduğunu, bu satış nedeniyle müvekkili şirketin kredi borcu altına sokulduğunu,
2- Delilleri toplanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, tanıklarının bile yalnızca birinin dinlendiğini, davalının sanık olarak yargılaması süren ve müvekkili ile ortakları zarara sokan eylemler içinde olduğunun dikkate alınmadığını,Yemin teklif etme haklarının dahi hatırlatılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı şirket eski yetkilisi olan davalı …’ın şirkete ait dava konusu 2 adet taşınmazı aynı zamanda yakın arkadaşı olan davalı …’a muvazaalı olarak sattığı ,satış bedelinin şirkete ödenmediği halde alınan kredinin şirketçe ödenmekte olduğu iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde kullanılan kredinin her iki davalıdan tahsiliyle davacı şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı …’ın davacı şirketteki imza yetkisini kötüye kullanmak suretiyle şirketi zarara uğrattığını, diğer davalının da bu durumu bilerek yapılan işlemin tarafı olduğunu, yani davalılar arasında muvazaalı işlem yapıldığını ileri sürmüştür. Davacı safında yer alan davacı şirket dışında ki davacıların diğer şirket ortakları olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nun 644 ncı maddesinin yaptığı atıf ile limited şirketler hakkında da uygulanması mümkün olan aynı Yasa’nın 555-(1) maddesi uyarınca, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir.Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilir.
Somut olayda, şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının öncelikle davalı şirket adına tapuya tescil edilmesi talep edildiğine göre, dava TTK’nun 553-555.maddesi gereğince açılmış bir dava olup, şirket ve şirket ortağı olan davacıların bu davayı açmasında anılan maddeler gereğince bir engel bulunmamaktadır. Açılan dava da şirket yöneticisinin vekalet görevini kötüye kullanarak muvazaalı olarak şirket taşınmazlarını elden çıkardığı ,taşınmazı satın alan …’ın muvazayı bilerek işleme taraf olduğu iddia edildiğine göre olayda taraf muvazaasından söz etmek mümkün değildir(Yargıtay 11.HD.’nin 04/03/2013 tarihli 2012/17254 E. 2013/3953 K. sayılı emsal kararı).
Muvazaalı bir muamele ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Haksız eylem sözkonusu olunca da iddialarını her türlü delille ispat edebilirler.Davacı tarafın gösterdiği tüm delillerin toplanıp incelenmesi gerekmektedir.Davacı taraf yapılan satış bedelinin şirket kasasına girmediğini de ileri sürdüğünden ; davacı şirket kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılması ; toplanacak tüm deliller sonucunda satışın muvazaalı olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde satış nedeniyle uğranılan zarar için yöneticinin sorumluluğu davası açılabileceğine de yer vermiş ise de tüm anlatılanlara göre davanın aynı zaman da zarar tazmini istemini içerdiği gözetilmeden hüküm verilmesi doğru olmamış; davanın taraf muvazası hukuksal sebebine dayalı olduğunun kabulü nedeniyle hükme tesir edecek deliller toplanıp değerlendirilmediğinden HMK 353(1)-6 kapsamında bulunan hükmün kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2017 Tarih 2016/993 Esas-2017/846 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-4-6 gereği KALDIRILMASINA,
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 31,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 20/09/2018