Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1682 E. 2019/1539 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1682
KARAR NO : 2019/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2018
NUMARASI : 2015/565 E.-2018/742 K.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalının siparişi üzerine müvekkilinin davalıya hammadde sattığını ve karşılığında faturalar düzenlediğini, ancak davalının bir kısım fatura bedelini ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının satmış olduğu bir kısım malların ayıplı olduğunu ve bu hususun davalıya e-posta ile bildirildiğini, davalı malları iade alacağını söylemesine rağmen almaktan imtina ettiğini, müvekkilinin bu ayıplı malların bedelini ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı vekili 05.04.2016 tarihli ıslah dilekçesinde ise, müvekkilinin davacının Türkiye’deki tek distribütörü iken davacının başka bir firma ile anlaşma yaparak müvekkili ile olan ilişkisini sonlandırdığını, yapılan görüşmelerde tarafların sulh olduklarını ve davacı tarafından gönderilen malların iadesi ile hesapların bu şekilde kapatılmasına karar verildiğini, davacının kendi nakliye firması ile anlaşarak malların teslim alınması yönünde talimat verdiğini, iadesine karar verilen malların bir kısmının nakliyeci firmaya teslim edildiğini, ancak davacının kalan diğer malları iade almaktan sebepsiz yere vazgeçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının takip tarihi itibariyle kur farkları hariç 11.313,01- Euro, kur farkları ile birlikte 32.026- TL alacaklı olduğu, davacının talebinin 31.699,02- TL ile sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesini sonlandırmasını müteakip, tarafların davacı tarafından gönderilen malların iade edilmesi ve cari hesabın bu şekilde kapatılması konusunda mutabık kaldıklarını, davacının malların iadesi için dava dışı nakliyeci firma ile anlaştığını, bir kısım malların bu firma aracılığıyla davacıya iade edildiğini, ancak davacının daha sonra kalan malları iade almaktan sebepsiz yere vazgeçtiğini, bu bedenle ilk derece mahkemesince öncelikle müvekkili elinde kalan malların incelenmesi gerektiğini, ancak bu taleplerinin gözardı edildiğini, salt ticari defter kayıtlarına göre karar verilmesinin doğru olmadığını ve MK 2 m. uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı, önce bedeli ödenmeyen malların ayıplı olduğunu, davacının bu malları iade alacağını bildirmesine rağmen daha sonra almaktan imtina ettiğini savunmuş, 05.04.2016 tarihli ıslah dilekçesinde ise taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi bulunduğunu ve davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirdiğini, akabinde tarafların davalı elinde kalan malların iade alınması ve cari hesabın bu şekilde kapatılması hususunda mutabık kaldıklarını, davacı bir kısım malları iade almış iken, kalan malları iade almaktan sebepsiz yere vazgeçtiğini savunmuş, ne var ki davacı taraflar arasında distribütörlük ilişkisi olmadığını ve kendisine herhangi bir mal iade edilmediğini belirtmiştir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından, davalı tarafça sunulan ve davacı tarafça açıkça itiraz konusu edilmeyen e-posta yazışmaları incelenmiştir. Buna göre, davacı taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini sona erdirmiş ve davalı elindeki stoğu iade etmek isterse bunu anlayışla karşılayıp kabul etmek isteyeceklerini bildirmiş, davalı ise malları iade etmesi karşılığında davacıdan fark ödemesi talep etmiş, buna karşılık davacıya iade edilecek mallara ilişkin listenin gönderilmesinin ardından davacı bir kısım malların eski ve sadece davalı için üretilmiş olması nedeniyle iadesini kabul etmemiş ve talep edilen fark tutarına da itiraz etmiş olup, bu durumda her ne kadar davacı taraf davalı elindeki malların iade alınmasını teklif etmiş ise de, taraflar arasında hangi malların iade edileceği, iade sonrasında ödenecek fark tutarı hususunda tam bir anlaşmaya varılamadığı görülmüştür. Bu durumda tarafların ticari defter kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği, buna göre davacının takip tarihi itibariyle 11.313,01-Euro karşılığı 31.699,02-TL alacak talebinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, davalının savunmasına itibar edilmemiştir.O halde ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.165,36- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 541,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.623,46- TLnin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 77,35- TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/12/2019