Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1679 E. 2019/1538 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1679
KARAR NO : 2019/1538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI : 2016/555 E.- 2018/296 K.
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin 300 hissesinin sahibi ve %25 hissedarı olduğunu, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 15.03.2016 tarihinde gerçekleştiğini ve müvekkilinin toplantıya katıldığını, yapılan toplantıda alınan 1 nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibra edilmesine karar verildiğini, ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplantıda sunulan bilançonun 2015 yılına ait faaliyet raporunun ve işletme gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibrasının aynı zamanda şirket müdürünün ibrası anlamına da geldiğinden kararın iptalinin gerektiğini, zira şirket müdürünün kendisinin ibrasına ilişkin oylamaya katılmasının ve kendi lehinde oy kullanmasının mümkün olmadığını, toplantıda kar payı dağıtılmamasına ilişkin de 2 nolu karar ile karar verildiğini, ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira karın örtülü olarak yurtdışına kaçırılmakta olduğunu, 3 nolu karar ile şirket müdürü …. yeniden şirket müdürü seçilmesine karar verildiğini, ancak kendisinin şirket müdürü olmasının şirketin zararına olduğunun daha önce açıklandığını, yine davalı şirketin borca batık olduğu ortada iken 4 nolu karar ile İzmir ilinde şube açılmasına karar verildiğini ileri sürerek 15.03.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 1,2,3 ve 4 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, davacının genel kurul toplantısında muhalefetini usulüne uygun olarak tutanağa geçirmediğini, davacının karar alındıktan sonra muhalefet şerhini her bir karara özgü ayrı ayrı ve açıkça belirtmesi gerektiğini, ayrıca davacı iddialarının mesnetsiz gerçek dışı iddialar olduğunu, davacının uzun yıllardır davalı şirkete olan özen, bağlılık ve rekabet etmeme yükümlülüklerini ihlal ettiğini, yaşanan ihtilaflar sonucu davacının Şubat ayında şirket terkettiğini, o günden sonra da şirkete uğramadığını, hatta Nisan ayında hisselerini devretmek istediğini, ancak kendisine teklif edilen fiyattan memnun olmadığını, ibra kararının usulüne uygun olmadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, zira davalı … sadece kendi adına hareket etmediğini, aynı zamanda %68,75 hissesine sahip olduğu … Lİmited adına da imza attığını, dolayısıyla müvekkilinin imzası geçersiz olsa dahi büyük hissedarın nisabının karar almak için yeterli olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın süresinde açıldığı, dava konusu genel kurul toplantısının çağrılı olduğu ve çağrının kanun ve ana sözleşmeye uygun şekilde yapıldığı, toplantı ve karar nisaplarına aykırılık saptanmadığı, davacının iptalini istediği 1 nolu karar bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olup, bilançonun kanun ve ana sözleşmeye ve ticari defter kayıtlarına uygun düzenlenmediğine, şirketin gerçek durumunun gösterilmesine engel teşkil edecek şekilde düzenlendiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, kararın pay durumuna göre kanun ve ana sözleşmeye uygun nisapla alındığı, bu kararın iptalini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı, yine davacının iptalini istediği istediği 3 nolu kararın şirket müdürü atanmasına ve 4 nolu kararın ek iş yeri açılmasına ilişkin olup, bu kararların da iptalini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı, 2 nolu kararın kar payı dağıtımına ilişkin bulunduğu, ortaklar kurulunun bilançoya göre ortaya çıkan kazancı dağıtmaktan keyfi bir şekilde sarfı nazar edemeyeceği, diğer yandan şirket ana sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan her yıl kar dağıtımının yapılması gerektiğinin hüküm altına alındığı, buna rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeden kar payı dağıtmama yönünde alınan kararının kanun, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 15/03/2016 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2. maddesi gereğince alınan kar payı dağıtılmamasına ilişkin kararın iptaline, diğer kararlara yönelik iptal isteğinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-1 nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibra edilmesine karar verildiğini, ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplantıda sunulan bilançonun 2015 yılına ait faaliyet raporunun ve işletme gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, 2- Bilanço ve kara zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibrasının aynı zamanda şirket müdürünün ibrası anlamına da geldiğinden kararın iptalinin gerektiğini, zira şirket müdürünün kendisinin ibrasına ilişkin oylamaya katılmasının ve kendi lehinde oy kullanmasının mümkün olmadığını, … kendi hakkındaki ibraya katılmamış olsa idi müvekkilinin kullandığı olumsuz oy ile ibranın hukuken mümkün olmayacağını,3- 3 nolu karar ile şirket müdürü …’in yeniden şirket müdürü seçilmesine karar verildiğini, ancak kendisinin şirket müdürü olmasının şirketin zararına olduğunun daha önce açıklandığını,4-Yine davalı şirketin borca batık olduğu ortada iken 4 nolu karar ile İzmir ilinde şube açılmasına karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nun 445.maddesi uyarınca davalı şirketin 15.03.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır.Davalı şirketin sicil kayıtlarının incelenmesinden, davalı şirketin halihazırda 3 ortaklı olduğu, ortaklarının davacı, … Ltd. Şti. ve … Limited olduğu, 885 payın … Limited’e, 300 payın davacıya ve 15 payın … Ltd. Şti.’ne ait olduğu, yetkilisinin 28.09.2012 tarihinden itibaren … Ltd. Şti.-… olduğu görülmüştür.Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz.Somut olayda 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında, oylama öncesinde faaliyet raporu ve gelir gider tablosu okunduktan sonra, davacı tarafın söz alarak itirazlarını dile getirdiği ve …’i 2013,2014 ve 2015 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra etmediklerini belirttiği, oylamaya geçildiği ve 1,2,3,4 nolu kararların davacının olumsuz oyuna karşın oy çokluğu ile alındığı, 1,2 ve 3 nolu kararların alınmasından sonra davacı vekilinin söz alarak “Oylamaya ilişkin usuli ve hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz.” dediği, 4 nolu karar için ayrı bir beyanda bulunmadığı, ayrıca oylama bittikten sonra yeniden söz alarak “Yapılan oylamalara ilişkin usul ve esas yönden her türlü haklarımı saklı tutuyoruz. Sunduğumuz tutanağa eklenen itiraz ve beyan dilekçemizde yer alan hususlarda müvekkilimize açıklama yapılmasını talep ediyoruz. Yasadan doğan tüm haklarımız saklıdır…” dediği görülmüştür. Görüldüğü üzere oylama sonrası davacı tarafça olumsuz oy kullanılan her bir maddeye ilişkin olarak muhalefet edildiği ve ne tür bir muhalefetten söz edildiği açıkça belirtilmemiş olup, bu durumda usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığı ve bu maddeler ile alınan kararlar yönünden dava şartının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.Öte yandan 1 nolu gündem maddesi ile alınan karar bilanço ve kar/zarar hesaplarının ibrasına ilişkin olup, TTK’nun 424.m. uyarınca bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Oysa TTK’nun 436/2 maddesi “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmünü içermektedir. Dolayısıyla ibranın veya ibra edilmemenin yönetici dışındaki ortakların oylarıyla karara bağlanması gerekmektedir(Emsal: Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 22/09/2016 tarihli 2015/15396 E., 2016/7426 K. sayılı kararı). Anılan yasa maddesinde düzenlenen oy kullanma yasağına aykırı davranılarak yöneticilerin ibrasına veya ibra edilmemesine ilişkin olarak alınan karar, karar nisabı bulunmadığından yoklukla malul olup bu karara karşı ortaklar muhalefet şerhi koymamış olsalar bile dava açabilirler. Somut olaya döndüğümüzde ise şirket yöneticisinin şirkette 15 paya sahip … Ltd. Şti.ve dolayısıyla onun temsilcisi … olduğu, dolayısıyla … Ltd. Şti.’nin oylamaya katılmadığı düşünülse dahi, davacının 300 payına karşılık … Limited’in 885 payı ile karar nisabının sağlandığı açıktır.Bununla birlikte genel kurul kararının iptali istemli bu dava şirkete karşı açılabilecek olup, davalı şirket müdürü olan davalı … husumet yöneltilmesi de doğru görülmemiştir. Ne var ki ilk derece mahkemesince bu davalıya yönelik dava ile ilgili ayrı bir hüküm kurulmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince istinaf istemine konu 1,3 ve 4 nolu kararlar yönünden davalı şirkete yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi, diğer davalıya yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekirke, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davalı şirket hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile, 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 2 nolu gündem maddesine ilişkin olarak kararın iptaline, 1,3 ve 4 nolu kararlara ilişkin davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin tamamının davalı taraftan tahsiline karar verilmiş ve bu husus davalı tarafça istinaf konusu edilmemiş olduğundan, yeni kurulan hükümde de bu hususa dikkat edilmiştir. Ayrıca Dairemiz kabulüne göre her bir davalı yönünden red nedeni farklı ise de, ilk derece mahkemesince verilen hüküm davalı tarafça istinaf edilmediğinden AAÜT 3/2 maddesi uygulanmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2018 Tarihli 2016/555 Esas 2018/296 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalı … Hiz. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 2 nolu gündem maddesine ilişkin olarak kararın İPTALİNE, 1,3 ve 4 nolu gündem maddelerine ilişkin kararlara yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,Davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 44,40- TL maktu harçtan 29,20- TL peşin harcın mahsubu ile 15,20-TL eksik harcın davalı … Hiz. Ltd. Şti.’nden alınarak hazineye irad kaydına, Davacı tarafından ödenen 29,20-TL başvurma harcı ile 29,20 -TL peşin harcın davalı … Hiz. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan toplam 1.940,80-TL yargılama giderinin davalı … Hiz. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalı … Hiz. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya ödenmesine, Davalılar için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, tarafların istinaf aşamasındaki haklılık durumu dikkate alınarak davacının kendi üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/12/2019