Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1676 E. 2019/1491 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1676
KARAR NO : 2019/1491
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2018
NUMARASI : 2017/652 E.-2018/277 K.
DAVA : Alacak (Saklama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/11/2019
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalı tarafça başlatılan icra takibi kapsamında 10.09.2014 tarihinde menkul haczi yapıldığını ve haczedilen malların muhafaza edilmek üzere müvekkiline teslim edildiğini, muhafazaya ilişkin olarak da tarafla arasında sözleşme akdedildiğini ve günlük 10-TL ücret belirlendiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, dava tarihine kadar 1043 gün için ödenmesi gereken tutarın 10.430-TL olduğunu ileri sürerek 10.430-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 10.09.2014 tarihinde 3 adet makine, bir miktar stok kağıt ve 1 aracın haczedildiğini ve yediemin olarak davacıya teslim edildiğini, araç dışındaki mahcuz malların birkaç ay içinde ihaleye çıkarıldığını ve satıldığını, mahcuz mallar davacıya teslim edilirken haciz tutanağında da sabit olduğu üzere günlük 6-TL’den mutabakat sağlandığını, 03.03.2015 tarihinde 12.000-TL ödeme yapıldığını, mahcuz malların cinsi ve değeri dikkate alındığında talep edilen ücretin fahiş olduğunu, sözleşmede belirtilen günlük 10-TL ücretin ise haciz tutanağı ile çelişmekte olduğunu savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, uyuşmazlık taraflar arasındaki birden fazla yediemin ücretinden hangisinin uygulanacağı noktasında olup, haciz tutanağında haczedilen araç için 6 TL günlük yediemin ücretini kabul edildiğinin belirtildiği, davacı tarafın sunmuş olduğu sözleşmede ise günlük 10 TL üzerinden anlaşıldığı, ancak hangi araç ve eşya için anlaşıldığının belirtilmediği dikkate alındığında sözleşmenin esas alınmadığı, buna göre günlük 6 TL hesabı ile işleyen yediemin ücretinden daha önce yatırılan 12000 TL’nin mahsubu sonucu talep edilebilecek yediemin alacakğının tutarının 6264- TL olduğu, taraflar arasında imzalanan yedieminlik tutanağı serbest irade ile imzalandığından davalıyı bağlayacağı, söz konusu mahcuz malların değeri ve yedieminde kaldığı süre göz önüne alınarak hakkaniyet indirimi yapılmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6.264-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1)Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- 12.000-TL’nin dava konusu edilmeyen menkul malların muhafazası için ödendiğini, dava konusu araç ise halen muhafaza edilmekte olup bir ücret ödenmediğini, sözleşmelerde sözleşmenin ne için yapıldığının açıkça yazılı olduğunu,2-Taraflar arasında sözleşme olmasa ve resmi tarife uygulanacak olsa dahi bu ücretin menkul mallar için 102-TL ve araç için 12,10-TL olacağını, aracın teslim edildiği tarihteki tarifeye göre araç için maktu ücret 6-TL olduğundan tutanağa bu tutarın yazıldığını, tarifeye göre araçlar için maktu,diğer menkuller için nisbi ücret belirlendiğini ve haciz tutanağının da buna göre düzenlendiğini, ancak tarife emredici bir hukuk kuralı olmadığından bunun aksi yönünde sözleşme yapılabileceğini, aracın halen geri alınmadığını ve 2018 yılı tarifesine göre ücretin 12,10-TL olduğunu belirterek hükmün düzeltilerek onanmasını istemiştir.2)Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Cevap dilekçelerinde yetkiye yönelik itirazları olmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, HMK 6.maddesi uyarınca müvekkilinin ikametgahı olan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, 2-Davacının hiçbir alacağının bulunmadığını, zira ödendiğini, 03.03.2015 tarihinde 12.000-TL ödeme yapıldığını, ödemenin menkul-araç ayrımı olmaksızın alındığını,3-Kararda belirtilen tutarın yasaya aykırı olduğunu, zira 296 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin 2.maddesinde satışı yapılan araçlara otopark ve çekici ücretlerinin satış bedelinden düşüleceğinin ve otopark ücreti olarak ödenecek tutarın araç satış bedelinin %25’ini geçemeyeceğinin hüküm altına alındığını,4-İcra dosyasına müvekkilince ödenen 4.859-TL içinde yedieminlik ücretinin de olup olmadığının tespitinin gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TBK 561 vd maddelerine dayalı olarak yediemin ücretinin (saklama ücreti) tahsili istemine ilişkindir.Öncelikle davalının yetki itirazının değerlendirilmesi gerekirse; TBK’nun 89. maddesi hükmü uyarınca borcun ifa yeri taraflarca belirlenmediği takdirde para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Şu halde somut olayda, HMK 10. ve TBK 89.maddeleri uyarınca davacı alacaklının ikametgahı mahkemesi olan Bakırköy Mahkemeleri de yetkili olup, davalı tarafın yetki itirazı yerinde görülmemiştir.Somut olayda; davalının alacaklısı olduğu Küçükcekmece …. İcra Dairesinin … Talimat dosyasında davacının da imzasını içeren 10.09.2014 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde, 15.000-TL değerindeki 2 adet laminasyon makinesi, 6.000-TL değerindeki 1 adet kesme makinesi ve 30.180-TL değerindeki 10060 kg kağıt tela ile 1 adet aracın davacıya yediemin olarak teslim edildiğinin, mahcuzların kapladığı alan gözönüne alınarak binde 2 üzerinden ve 90 günlük yediemin ücretinin hesaplandığının, araç için günlük 6-TL ücret tahakkuk ettirildiğinin belirtildiği görülmüştür. Ne var ki daha sonra bu icra dosyasına ilişkin olarak taraflar arasında akdedilen iki ayrı sözleşme ile menkul mallar için günlük 102-TL ve araç için günlük 10-TL ücret kararlaştırılmış, sözleşmeler davalı vekilince de vekaleten imzalanmıştır. Sözleşmede araç plakası yazılı değilse de icra dosya numarası yazılı olduğundan haciz tutanağında belirtilen araç için yapıldığı açıktır. Bu durumda, taraflarca imzalanan bu yeni sözleşme geçerli olup, hüküm ve sonuçları itibariyle tarafları bağlamaktadır. Sözleşme yapma özgürlüğü TC Anayasası’nın 48. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla taraflar bu ilke uyarınca resmi tarife dışında ücret kararlaştırabilirler. Bununla birlikte davalı hacizli mallar için 03.03.2015 tarihinde 12.000-TL ödeme yapıldığını ileri sürmüş, davacı bu ödemenin dava konusu edilmeyen hacizli menkul mallara ilişkin olduğunu savunmuştur. Haciz tutanağına göre menkul malların toplam değeri 51.180-TL olup ilişkin kararlaştırılan %0,002 ücret sözleşmede kararlaştırılan 102-TL’ye tekabül etmektedir. İcra dosyasında mevcut teslim tutanağı bila tarihli olduğundan teslim tarihi anlaşılamamış ise de, yine icra dosyasında mevcut belgelerden 17.02.2015 tarihi itibariyle henüz teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda 10.09.2014-17.02.2015 tarihleri arası dönem için 102-TL’den hesaplama yapıldığında dahi menkul mallar için davacıya ödenmesi gereken ücret yaklaşık 16.000-TL olmaktadır. Bu durumda 12.000-TL ödemenin tarihi de dikkate alındığında menkul malların yedieminlik ücreti olduğu kabul edilmiştir. Davalı tarafça istinaf aşamasında sözü edilen 296 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ise, buluntu olan veya trafikten men edilen araçlara ilişkin olup, somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Öte yandan dosya kapsamına göre, hacizli malın kapladığı alan, depoda kaldığı sürenin uzunluğu, yıllar içinde yenilenen Adalet Bakanlığı Tarifesi,hakkaniyet kuralları gibi nedenler dikkate alındığında da taraflarca belirlenen 10.430-TL ücretin makûl olduğu kanaatine varılmış olup, hakkaniyet indirimi yapılmasına gerek görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2018 Tarihli 2017/652 Esas 2018/277 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜ ile, 10.430-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 712,47- TL nispi harçtan 178,12- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 534,35- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 178,12- TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 26-TL ilk masraf ve 615,50-TL tebligat, müzekkere gideri olmak üzere toplam 641,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı 427,89-TL’den peşin alınan 177,31-TL’nin mahsubu ile bakiye 250,58-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye gelir kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 42-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/11/2019