Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/166 E. 2018/1047 K. 13.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/166
KARAR NO : 2018/1047
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2017
NUMARASI : 2015/275 E.- 2017/436 K.
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/09/2018
Davanın kısmen kabulune yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalı bankaya ait 22/02/2002 tarihli 001708 nolu 44.000,00 TL bedelli teminat mektubunun, müvekkili ile aralarındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle dava dışı … teslim edildiğini, dava dışı ….. 05/07/2013 tarihinde teminat mektubunun nakde çevrilmesini davalı bankadan talep ettiğini, ancak davalının tazmin talebini süresi içinde ve mazeretsiz olarak yerine getirmediğini, bunun üzerine ….. davalı hakkında teminat mektubu bedeli ile faizinin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, davalının ise müvekkiline kefil olan dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’nin hesaplarından 44.000,00 TL asıl alacak, faiz, harç ve vekalet ücreti olmak üzere toplam 59.184,00 TL kesinti yaparak icra dosyasına yatırdığını, yapılan bu kesintinin müvekkili tarafından kefile aynen ödendiğini, davalının tazmin talebini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin fazladan 15.184,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 15.184,00 TL alacağın 12.300,00 TL’sinin 06/01/2015 tarihinden itibaren 2.884,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu teminat mektubunun yalnızca davacı lehdarın mektup konusu işten kaynaklanan yükümlülüklerini garanti etmekte olduğunu, ayrıca vadesiz teminat mektuplarında tazmin yükümlülüğünün BK 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için de mektupla garanti edilen riskin ne zaman gerçekleştiğinin tespitinin gerektiğini, bu nedenle 05/07/2013 tarihli tazmin talebine verilen cevapta muhataptan riskin oluştuğu tarihin bildirilmesinin talep edildiğini, ancak muhatabın buna istinaden gönderdiği yazı cevabı ekinde tazmin talebiyle ilgisi olmayan belgeleri gönderdiğini, daha sonra muhatap tarafından icra takibi başlatılması üzerine ise davacının mektubun tazmin edilerek icra dosyasına ödenmesini şifahen talep ettiğini, müvekkilinin de müşterinin zarara uğramaması ve faiz yükü altına girmemesi için cebri icra tehdidi altında icra dosyasına gerekli ödemeyi yaparak mektup bedelini tazmin etmek durumunda kaldığını, müvekkilinin davacının zarara uğramaması için gereken hassasiyet ve özeni gösterdiğini, ayrıca davacının kefilinden toplam 56.278,29 TL tahsil edildiğini, bakiye 1.437,78 TL’lik kısmın müvekkili tarafından karşılandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KARAR:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen 19/01/2017 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, süresiz teminat mektuplarında bankanın tazmin sorumluluğunun riskin doğumundan itibaren 10 yıl geçmesi halinde zamanaşımına uğrayacağı, muhatabın mektubun verildiği tarihin üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtikten sonra tazmin talebinde bulunduğu, davalı bankanın ise haklı olarak lehdara rücuda zamanaşımı ile ilgili sıkıntı yaşanmaması için muhataptan riskin doğum tarihini sorduğu, muhatabın ise riskin doğum tarihini bildirmediği, esasen usulüne uygun yapılmayan tazmin talebi sebebiyle davalı bankanın muhataba ödeme yapmamasının yerinde olduğu, ancak daha sonra aleyhine başlatılan icra takibine itiraz etmek yerine davacıya kefil olan dava dışı firmanın hesabından çekmek suretiyle ödeme yaptığı,davacının ise bu tutarı kefile geri ödediği, davalının bu ödemeyi davacı lehdarın talebi üzerine yaptığını savunmuş ise de bu savunmasını ispat edemediği, davacının yapılan bu haksız tazmin sebebiyle mektup bedeli haricinde 12.278,29 TL fazla ödeme yapmış olduğu, davacının davalı bankanın kusurundan kaynaklanan bu ödemeyi talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 12.278,29 TL’nin 14/01/2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Mahkemenin tazmin talebinin usulüne uygun yapılmadığı yönündeki tespitinin müvekkilinin haklılığını ortaya koyduğunu, muhatabın usulüne uygun olmayan, gerekçelendirilmeyen veya belgelendirilmeyen tazmin talebi sebebiyle sürecin bu noktaya geldiğini,
2- Müvekkilinin davacının zarara uğramaması için gereken hassasiyeti ve özeni gösterdiğini, ancak tazmin talebinin yerine getirilmemesinin ve icra takibi başlatılmasının sebebinin müvekkili olmadığını,
3- Müvekkilinin icra takibi sırasında davacının şifahi talimatı üzerine ödeme yaptığını, , bu talimata rağmen müvekkilinin takibe itiraz etmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki takibe itiraz edilmesi halinde açılacak davada tazminat ödemekle yükümlü tutulabileceğini, davacının daha fazla zarara uğramaması için ödeme yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, teminat mektubundan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Davacı, lehdarı olduğu teminat mektubu nedeniyle davalı bankanın dava dışı muhatabın tazmin talebini reddetmiş olmasına rağmen, daha sonra başlatılan icra takibi sırasında dava dışı kefilin hesabından haksız ödemede bulunduğunu, bu tutarın daha sonra kendisi tarafından kefile ödendiğini, bu nedenle asıl alacak dışında faiz, harç ve vekalet ücreti gibi tutarlar için fazla ödemede bulunulduğunu ileri sürerek fazla ödenen tutarın tahsilini talep etmiş, davalı ise muhatabın tazmin talebinin gerekçesiz ve mesnetsiz olması nedeniyle reddedildiğini, ancak icra takibi sırasında davacının şifahi talimatı nedeniyle ve daha fazla zarar oluşmaması için ödeme yapmak zorunda kaldıklarını savunmuştur.Banka teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması sebebiyle bir tür garanti sözleşmesidir. Banka, üçüncü kişi konumunda olan lehdarın edimini ifa etmemesi veya teminat mektubunda belirtilen diğer risklerin ortaya çıkması halinde, muhatabın uğrayacağı zararları karşılamayı taahhüt etmektedir. Teminat mektubu veren banka ilk talepte ödeme yükümlülüğü altında olduğundan ve muhatabın tazmin talebinde haklı olup olmadığını veya hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını araştırmadan derhal ödemde bulunduğundan, bankanın muhatabın tazmin talebini reddetmesi gereken haller fevkalade istisnai ve sınırlıdır.Somut olayda, dava dışı muhatabın riskin doğum tarihine ilişkin bilgi vermemiş olması nedeniyle dava konusu kesin ve süresiz teminat mektubunun zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tespit edilemediğinden bahisle tazmin talebini reddetmiş olan davalı bankanın, daha sonra muhatap tarafından başlatılan icra takibinde herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin kefil hesabından çekmek suretiyle icra dosyasına ödeme yapmış olduğu ihtilafsızdır. Davalı banka bu ödemeyi davacının şifahi talimatı nedeniyle yaptığını savunmuş ise de bu savunmasını ispat edememiştir. Ayrıca davalı bankanın tüm bu süreçte tazmin talebine ilişkin olarak davacı lehdarı bilgilendirdiğine dair dosya kapsamında bir bilgi veya belgeye de rastlanılmamıştır. Davalı banka kusuru nedeniyle davacının durumunu ağırlaştırdığından, icra takibi nedeniyle teminat mektubu bedeli dışında kalan ve davacı tarafça fazladan ödenen tutardan dolayı, sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiş olup, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 838,73 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 209,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 629,05 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362/1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 13/09/2018