Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1617 E. 2018/1695 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1617
KARAR NO: 2018/1695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI: 2017/1333 Esas 2018/572 Karar
DAVA: Yönetim Kayyımı Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/12/2018
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, 01/11/2002 tarihinde kurulan dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’nin %1 hissedarının müvekkili, %99 hissedarının ise dava dışı Portekiz uyruklu … şirketi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda şirket müdürlüğüne seçildiğini, ancak 2011 yılı sonu itibariyle büyük hissedar ile şirketin ve müvekkilinin ilişkisinin koptuğunu, büyük hissedar şirketin tasfiyeye girdiğinin öğrenildiğini, bu şirketin adresine yapılan yazışmalara cevap verilmediğini, ayrıca 02/11/2012 tarihi itibariyle müvekkiline verilen 1 yıllık temsilcilik sıfatının düştüğünü ve şirketin hiçbir işlem yapamaz hale geldiğini, alacakların tahsil edilemediğini ve borçların ödenemediğini, şirkette karar alacak organ bulunmadığını ileri sürerek TTK 617/3 ve 635.maddeleri uyarınca yetkili organı olmayan şirkete idaresi için kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK’nda limited şirketlere kayyım atanmasını gerekli kılan sebeplere ve usulüne dair özel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle TTK’nın 1. maddesi yollaması ile TMK’nun bu konudaki ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, TMK’nın 427. maddesinde yönetim kayyımlığının düzenlendiği, TMK’nın m.427/4’de belirtilen “gerekli organlardan yoksun kalma” halinin, limited şirketin zorunlu organlarından yoksun kalmasını vurguladığı, ancak kayyım atanması davasında husumetin mutlaka şirkete karşı da yönetilmesi gerektiği, Yargıtay kökleşmiş içtihatları ve yerleşmiş görüşünün de bu yönde olduğu, ancak işbu davanın şirkete yöneltilmediği, taraf ehliyeti dava şartlarından olup resen gözetilmesi gerektiği, işbu davada davalı tarafta taraf ehliyeti bulunan kimse olmadığı, ayrıca HMK.nun 124. maddesinin bu davada uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK’nin 114/1-d ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararın doğru olmadığını, zira ortada dava dilekçesini tebellüğ edecek ve işlemde bulunacak şirket yetkilisinin bulunmadığını, müvekkiline verilen 1 yıllık temsilcilik sıfatının düştüğünü, büyük hissedar ile iletişimin koptuğunu, şirketin organsız kaldığını, iş yapamaz hale geldiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve şirketin haklarının korunması için yargılama neticesine kadar belirtilen konularda faaliyet göstermesi için şirkete tedbir niteliğinde kayyım atanmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, organsız kaldığı ileri sürülen dava dışı limited şirkete TTK 617/3 ve 635.maddeleri uyarınca yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.
Davacı kendisinin dava dışı şirketin %1 hissedarı ve müdürü olduğunu, büyük hissedar ile iletişimlerinin koptuğunu, kendisinin müdürlük görevinin sona ermesi nedeniyle şirketin organsız kaldığını ve iş yapamaz hale geldiğini ileri sürerek şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmiştir. Dolayısıyla davacı tarafça ileri sürülen hususlarla dayanmış olduğu TTK hükümlerinin ilgisi bulunmamaktadır.TTK’nda yönetim kayyımı atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, talebin TTK 1.maddesi yollamasıyla TMK’nda yer alan kayyıma ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekecektir. TMK’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, maddede yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atayacağı, 427. maddesinde ise hangi hallerde yönetim kayyımı atananacağına ilişkin ilişkin düzenlemeler mevcuttur.TMK 427/4 maddesinde bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyımı atanabileceği öngörülmüştür.Anılan düzenlemeye göre yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Ne var ki, TMK 427/4 maddesine dayalı bu davanın kendisine kayyım atanması talep edilen şirkete karşı yöneltilmesi gerekir, ancak hasımsız olarak açılmıştır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/01/2008 tarihli 2006/13487 E., 2008/538 K. sayılı emsal kararı). Bu durumda ilk derece mahkemesince davanın usulden reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/12/2018