Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1604 E. 2018/1662 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1604
KARAR NO : 2018/1662
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/314 Esas
DAVA :Alacak
TALEP :İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2018
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkili, eşi müteveffa ..’in sahibi ve kurucusu olduğu ..td. Şti.’nin %50 hissedarı iken, …’in sermayenin tamamını karşılayarak yanında çalışan dava dışı .. .’dan davalı şirketi kurmalarını istediğini, 22/03/2012 tarihinde kurulan davalı şirkette kendisinin veya eşinin hissedar gösterilmediğini anlayan müteveffanın talebi üzerine…nın 14.000 hissesinden 11.200 hissesini 24/06/2014 tarihli pay devir sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini, bu devir ile müvekkilinin %40 hissedar olduğunu, bahse konu sözleşme tescil edilmediğindeen aynı devrin 04/08/2015 tarihli sözleşme ile tekrarlandığını, müvekkili ile eşi oğullarını kaybettikten sonra müvekkilinin eşinin işleri ile ilgilenemez hale geldiğini, bu süreçte davalı ve diğer şirket ortaklarının zaman zaman ev hanımı olan müvekkilinden bir kısım belgelere imza atmasını istediklerini, şirket ihtiyacı adı altında ve müvekkili lehine sermaye artışında kullanılmak üzere para taleplerinde bulunduklarını, müvekkilinin diğer ortaklara duyduğu güven ve büyük hissedar olduğu düşüncesi ile talepleri yerine getirdiğini, müvekkili eşinin 08/03/2016 tarihinde vefat ettiğini, bundan sonra şirket ortağı …nın veraset işleri için avukata vekaletname çıkartılması gerektiğini söyleyerek müvekkili ile notere gittiğini ve kardeşi…adına da şirket hisse devri için vekaletname çıkarttığını, müvekkilinin durumu daha sonra farkettiğini ve …. Ltd. Şti.’ ndeki hisselerinin … ile davalı şirket ortağı …’a devredildiğini öğrendiğini, akabinde 10/05/2016 tarihli genel kurulda ise …. Ltd. Şti.’ nin davalı şirketle birleşmesine karar verildiğini, bu birleşme sonucu müvekkilinin davalı şirketteki %40 hissesinin %4,2226’ya düşürüldüğünü, ayrıca müvekkilinin 26/01/2016, 02/02/2016 ve 22/04/2016 tarihlerinde göndermiş olduğu paraların şirket için ve sermaye artışında kullanılmadığının öğrenildiğini, davalı şirket bilançosunda ortaklara borçlar kısmında müvekkili alacağının açıkça görülmekte olduğunu, bu arada davalı şirket ortakları hakkında gönderilen paraların iadesi talebiyle dava açıldığını, müvekkiline zarar veren tüm kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, hileli hisse devirlerinin iptali ve alacak talebi ile ayrı bir dava açıldığını ileri sürerek öncelikle davalı şirket adına kayıtlı taşınmazlar, araçlar ve şirket demirbaşları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.353.900-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, davacının davalı şirketin kuruluşu ile ilgili iddialarının gerçek dışı olduğunu, zira o tarihlerde…nın şirket kurma düşüncelerinin …. tarafından desteklenmediğini,…’in bu şirkete ortak olmayacağını ,dilerlerse kendisi ortak olmadan şirket kurulabileceğini söylediğini ve şirketin kuruluşunda herhangi bir katkısının olmadığını,ancak davalı şirketin işlerinin iyiye gittiğini gören davacının şirkette hissedar olmak istediğini, davacı herhangi bir bedel ödemeden hissedar olduğunu, davalı şirket kararlarının her zaman müzakere edilerek alındığını, davalının … Ltd. Şti.’ndeki hisselerinin hile yoluyla devralınmasının da söz konusu olmadığını, davacının iradesi doğrultusunda yapıldığını, bu devir nedeniyle davacıya borcun olmadığını,davacıdan şirket sermaye artışı için para talebinde bulunulmadığını, şirket ihtiyaçları doğrultusunda gerek davacı gerek diğer ortaklar atarfından şirkete zaman zaman para gönderildiğini, ancak müvekkili şirketin halihazırda davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesinin 11/05/2018 tarihli ara kararı ile, dava konusu alacağın yargılama sonucu tespit edilebileceği, şirkete ait taşınmaz ve menkullerin davanın konusunu oluşturmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;
1-Tedbir talebinin reddine dair mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, alacağın yargılama sonucunda tespit edileceği yönündeki gerekçenin yetersiz olduğunu, zira dosyadaki mevcut delillerin değerlendirilmediğini,
2-Yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini,
3-Müvekkilinin ihtiyati tedbir talebinde bulunmakta hukuki yararının olduğunu, zira müvekkili davalı şirketin büyük ortağı iken hile ile hissesinin düşürüldüğünü ve şirket malları üzerindeki hak sahipliğinin de bu oranda düşürüldüğünü, bu durumun müvekkili bakımından telafisi imkansız zararlara yol açtığını, davalı malvarlığında gerçekleşebilecek bir değişim nedeniyle müvekkilinin alacağını elde etmesinin mümkün olmayacağını,
4-Hisse devrinin iptali ve alacak talebiyle açılan davada tedbir taleplerinin teminat koşuluyla kabul edildiğini, dolayısıyla bu davadaki tedbir kararının teminatsız verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, şirket ihtiyaçları ve sermaye artışı için gönderilen ancak bu işlerde kullanılmayıp iade de edilmeyen tutarların tahsiline ilişkin alacak davasında, davalı şirket malvarlığına ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi; yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Somut olayda; davanın, bir miktar para alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, iş bu davada şirketin feshi veya hisse devrinin iptali gibi bir talepte bulunulmadığı, dolayısıyla davalı şirkete ait malvarlığının bu davanın konusunu teşkil etmediği, bu durumda ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararında bir isabetszilik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/12/2018