Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1593 E. 2019/1206 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1593
KARAR NO : 2019/1206
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2014/426 E.-2018/518 K.
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, davalı … şirketi ile müvekkili arasında 08.06.2012 tarihinde sigorta sözleşmesi akdedildiğini, bu çerçevede düzenlenen sigorta poliçesine göre müvekkilinin davalı … şirketine 36.855-euro prim ödediğini, ancak davalının sözleşmeye rağmen, temerrüt durumunun kendisine geç bildirildiği gerekçesi ile ödeme yapılmayacağını bildirildiğini, 3. kişilere yapılan satışlarda sigorta şirketine bildirim yapılarak satışın sigorta kapsamına dahil olmayacağının bildirilmediği takdirde yapılan satışın sigorta sözleşmesi kapsamında sayıldığını, poliçe hükümlerine göre sigortalı mal satış bedelinin (alıcı) tarafından ödenmemesi halinde, sigortalının sigortacıdan belirli bir süreyi aşmadan müdahale talep etmesi gerektiğini, poliçeye göre hasar ihbar süresinin orijinal fatura vade tarihinden itibaren başlamak üzere 90 gün olduğunu, … isimli şirketlere fatura kesildiğinin davalıya bildirildiğini, yapılmayan ödemelere ilişkin hasar bildirimi yapıldığını, ancak sigortacının ödemede bulunmadığını, yapılan ihracatlar için müvekkilinin banka kredisi kullandığını, riski azaltmak için karın büyük bölümünden feragat ederek yüksek meblağlarla kredi sigortası yaptırdığını,belirterek itirazın iptali ve takibin devamına, ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesini talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, sigortalı davacı şirketin, borçlu 3. kişinin temerrüdü halinde sözleşmede kararlaştırılan 30 günlük süre içinde vadesi geçmiş borç bildirimini ve bu bildirimi yapmış olmak kaydıyla orijinal fatura vadesinden itibaren azami 90 günlük süre içinde bulunması gereken müdahale talebini (Hasar İhbarı) süresinde yerine getirmeyerek teminattan yararlanma hakkını kaybettiğini, vadesi geçmiş borç bildiriminde bulunmadan müdahale talebinde bulunarak zararın ödenmesini isteme hakkı olmadığını, tarafı olmadığı satış sözleşmelerine istinaden talepte bulunduğunu, %20 peşin tahsilat yapmadan ihracat satışı yaptığını, basiretli tacir gibi davranmadığını, temerrüde düşen kişilere mal sattığını, yurtdışında ve farklı ülkelerde yerleşik alıcılara Tükçe olarak teslim notu şeklinde belge imzalamalarının inandırıcı olmadığını, alıcılarla danışıklı şekilde müvekkilini aldatma çabası içinde olduğunu, davacının süresinde vadesi geçmiş borç bildirimi ve müdahale talebinde bulunduğu kanaatine varılsa dahi müvekkilinin tazminat yükümlülüğünün ancak müdahale tarihinden itibaren 5 aylık bekleme süresi dolduktan sonra doğacağı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, poliçe şartlarındaki yasal düzenlemeye aykırı şartın hukuki sonuç doğurmayacağı, salt temerrüdün geç bildirimi olgusu dikkate alınarak rizikonun teminat dışı olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibine davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 160.999,68.- euro üzerinden devamına, fazla talebin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren aynı cins alacağa 1 yıl vadeli mevduata devlet bankalarının uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili 10.9.2018 havale tarihli ve hafta sonu nedeniyle süresinde olan istinaf dilekçesinde , dosyaya rapor ibraz eden tüm bilirkişilerin bir rapordaki kurum personeli bilirkişinin görüşü hariç, haklılıkları yönünde görüş bildirdiğini, konunun uzmanı bilirkişilerin raporları karşısında haklılıklarının kanıtlandığını, mahkemenin davanın kısmen kabulü yönünde karar vererek haklılıklarını ilama bağladığını, alacak likit olmasına karşın mahkemenin hükmettiği alacak bakımından icra inkar tazminatına hükmetmediğini, kararın bu yönü ile yanlış olduğunu belirterek davanın kısmen kabulüne dair kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne, kabul edilen miktar yönünden müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacı tarafa peşin nisbi harç eksikliği tamamlattırılmadan yapılan yargılamanın usule aykırı olduğunu, mahkemenin kararının icra dosyasındaki takip talebine açıkça aykırı olduğunu, delillerin değerlendirilmesizin ve eksik incelemeyle verilen kararın usule aykırı olduğunu, davacının taleplerinin sigorta kapsamı içerisinde olmadığını ve teminat dışı olduğunu, davacının iddia ettiği satışlarla ilgili kararlaştırılmış vadeleri ispatlayamadığını, bilirkişi raporlarında temerrüt konusunda açık tutarsızlıklar olduğunu, davacının kestiği faturaların usulsüz olduğunu, mahkemenin TTK 1446. maddeyi tatbik etmesinin hatalı olduğunu, yapılan tazminat hesabının doğru olmadığını, davacının 5 aylık bekleme müddetine riayet etmediğini, müvekkilinin tazminat ödeme yükümlülüğünün doğmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Davalı tarafından 08/06/2012 tarihli kredi sigorta poliçesi düzenlendiği, satış kaynaklı rizikolarda her bir hasarda hasara katılım payının %10 ve teminat kapsamında 3.000-euro muafiyet öngörüldüğü, poliçeyle sigortalının alıcısının sözleşmede kararlaştırılan şartlarla mal ve hizmet bedeli ödememesi halinin davalı sigortacı tarafından poliçeyle teminat altına alındığı, davacının beş müşterisi yönünden temerrüdün oluştuğu, bir kısım temerrüt ihbarlarının davalıya gecikmeli olarak yapıldığı hususları sabittir.Yargılama sürecinde , 3 ayrı bilirkişi kurulundan rapor alınmış olup,bilirkişi raporları benimsenmek suretiyle hesaplanan miktar üzerinden davanın kısmen kabulune karar verilmiştir.Davalı tarafından 8.6.2012 tarihinde …firmasına 120.000-euro ,…s’a 50.000-euro, ….ltd.ne 30.000-euro limitler açılmıştır. Poliçe özel şartlar da 2.7.madde de “temerrüt halinin ,vade veya uzatılmış vade tarihinden itibaren 30 gün içinde sigortalıya bildirilmelidir.yine hasar ihbarı başlıklı 2.3.1 maddesinde azami müdahale talep süresi fatura vade tarihinden itibaren 90 gün içerisinde yapılacağı öngörülmüştür.5 ayrı fatura ile 3 ayrı alıcıya davacı tarafından mal sevkedildiği,bir kısım faturalarda %20 ödemenin mal teslim tarihinde davacı satıcıya gönderileceği yazılı olduğu , temerrüt durumunun davalıya gecikmeli olarak yapıldığı tesbit olunmuştur. Davalı şirket hasar tazmin taleplerini hasar ihbarının geç yapılması nedeniyle reddetmiştir.2009 tarihli kredi sigortası genel şartları B-B.1 maddesinde “borç ile ilgili bir temerrüt hali ,sigortalı tarafından vade tarihi veya uzatılmış vade tarihinden itibaren 60 gün içinde sigortacıya bildirilir.Bu bildirim yapılmadığı takdirde sigortalı teminattan yararlanma hakkını kaybeder.” yönünde ki düzenleme 1 temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK nun 1446/2 maddesi ile hükümsüz kalmıştır.TTK nun 1446(1) maddesi riziko gerçekleştiğinde sigorta ettiren ,rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir.(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması ,ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa ,kusurun ağırlığına göre ,tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.” şeklindedir.Buna göre bir indirim yapılabilmesi için ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olma koşulu bulunmaktadır.Sigortalı davacının bildirimdeki ihmalinin tazminat miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki eden bir husus olmadığı sonucuna varılmakla davalının hasar bildiriminin süresinde yapılmadığına ilişkin red gerekçesi TTK nun 1446/2 maddesine aykırı olup,emredici hükme aykırılık nedeniyle bu hususa ilişkin savunmaları ve istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı ,sigorta ettirenin temerrüdün gecikmeli olarak davalıya bildirilmesinin gerçekleşen rizikoya ,zararın miktarına bir etkisi olmadığı kanaatına varılmıştır.Davalı vekili temerrüt konusunda açık tutarsızlıklar olduğunu ileri sürmüş ise de yapılan bilirkişi incelemelerinde tüm raporlarda 5 adet satış işlemi için yaptığı vadesi geçmiş borç bildirimlerini KSGŞ B.1 maddesi ve özel şartlar 2.7.madde hilafına gecikmeli olarak yaptığı tesbit olunmuştur.Ancak vadesi geçmiş borç bildirimlerinin rizikoya ve hasar tazminat miktarına bir etkisi olmadığı belirlendiğinden bu iddianın sonuca etkisi olmayıp tazminat talebini zamanında ihbar yapılmadığını gerekçe göstererek yazılı olarak reddeden davalının alıcının temerrüdü tarihinden itibaren 5 ay sonra tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğunu ileri sürmesi yerinde görülmemiş,davalı vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiş istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Davanın itirazın iptali davası olduğu, icra takibinde yabancı para üzerinden takip başlatıldığı ve icra takibine itirazın iptali talep edilmekle verilen hükmün icra takibine aykırı bulunduğu iddiası yerinde değildir.Ayrıca itirazın iptali davasında icra takibinde yatırılan harcın mahsup edileceği Harçlar kanunun da öngörülmüştür.Ancak; gerçekleşen riziko alıcı tarafından ödenmeyen faturalara ilişkin olup alacak likit bulunduğu halde icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Talep olunan faturalardan muafiyet indirimi yapılarak 160.999,68.- euro hesaplandığı, bu sebeble davacı vekilinin fazlaya dair istemin reddine yönelik kısma ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin icra inkar tazminatı bakımından başvurusu kabul edilerek hükmün kaldırılmasına yeniden yargılama gerekmediği ancak yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden itirazın kısmen iptali takibin 160.999,68 euro üzerinden devamına , fazla istemin reddine ve likit alacak nedeniyle davacı yararına kabul edilen kısım üzerinden icra takip tarihinde ki kur üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULUNE,İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/426 Esas 2018/518 Karar sayılı ve 10/05/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibine davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 160.999,68.- euro üzerinden devamına,fazla talebin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren aynı cins alacağa 1 yıl vadeli mevduata devlet bankalarının uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanmasına,Takip tarihindeki kur üzerinden %20 oranında hesaplanan 74.848,75- TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;”Alınması gereken 25.632,77- TL nispi karar harcından, icra ve mahkeme veznesine yatırılan 6.865,20- TL harcın mahsubu ile bakiye 18.767,57-TL’nin davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 6.893,25- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 2.600- TL bilirkişi ücreti ve 379,70- TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.979,70-TL yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 2.790-TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davalının 2.400-TL yargı giderinden davanın reddi oranında hesaplanan 170,40- TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 28.464,52-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.439,08-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine”Davalıdan alınması gereken 25.632,77- TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 6.410-TL harcın mahsubu ile bakiye 19.222,77-TL’nin davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 98,10-TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına.Davacı tarafından yapılan 46,35- TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 361/1 maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/10/2019