Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1589 E. 2020/474 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1589
KARAR NO: 2020/474
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2017
NUMARASI: 2016/244 Esas 2017/601 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/05/2020 ( 31/05/2020 yazım tarihli )
Davanın kısmen kabulune ilişkin verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı … Ltd. Şti.’ne ait porselen emtiası, davalılardan … – …’ın taahhüdü altında …’ün sürücüsü olduğu … plakalı çekici ve … plakalı römork ile Mersin’den Şırnak’a nakliyesi esnasında 07/11/2014 tarihinde meydana gelen kazada hasar gördüğünü, 17/12/2014 tarihli ekspertiz raporuna göre 170.241,43 -euro hasar bedeli tespit edildiğini, bu hasar bedelinin hasar tarihi olan 07/11/2014 tarihinde kur üzerinden 478.378,42-TL olarak 19/12/2014 tarihinde sigortalı şirkete ödendiğini, sigortalıya ödenen 478.378,42-TL hasar bedelinin davalılardan tahsili için başlatılan icra takibine borçluların itiraz etmesi sonucu takibin kısmen durduğunu iddia ederek; İst. Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine vaki itirazların 251.372,36-TL asıl alacak ve 3.046,14 TL işlemiş faiz yönünden iptaline ,icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
ISLAH :Davacı vekili 19.04.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 387.580,19-TL asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden iptali ile, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:1-Davalı …; meydana gelen kazada aniden karşısına çıkan motorsiklet sürücüsüne çarpmamak için kaza yaptığını, olayla ilgili kasti bir suçunun bulunmadığını savunarak; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … ; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :Mahkemece; taşıma sözleşmesine ilişkin davada CMR konvansiyon hükümleri gereğince taşıma esnasında şoför olan davalı …’ ın pasif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddine ,diğer davalı taşıyıcının CMR hükümleri uyarınca sorumluluktan kurtulma hallerinin hiçbirisini ispat edemediği, bilirkişi kurulunca yapılan tespit neticesinde 261.436,21- TL olarak hesaplanan bedelden CMR hükümleri gereğince davalı …’ın sorumlu olacağı, CMR 27/1. Maddesi gereğince davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilginin olmadığı anlaşılmakla işlemiş faize yönelik yapılan itirazın iptali isteminin reddine ,taleple bağlı kalınarak 251.372,36- TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne, ıslah ile artırılan 136.207,83 TL yönünden talebin ise İİK 67/1 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde talep edilmediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 1-Nakliyat emtia sigorta poliçesi ile emtianın Mersin’den Şırnak’a yapılan taşımanın sigortalandığını, müvekkil şirket tarafından sigorta koruması altına alınan taşımanın Mersin-Şırnak arası yapıldığını, bu nedenle taşımanın CMR konvansiyonu hükümlerine tabi olmadığını, TTK hükümleri hükümlerin uygulanması gerektiğini, …’ün sorumluluğunun haksız fiil hükümlerine dayandığını ve TTK 887 maddesi uyarınca taşıyıcının yardımcılarının sözleşme dışı sorumluluk başvurulabileceğini bu nedenle … hakkında pasif husumet yokluğu nedeniyle verilen kararın kaldırılmasını, 2-İtirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre de açıldığını, ıslah için hak düşürücü süre bulunmadığını, 3-CMR hükümlerine tabi olmayan taşıma yönünden yıllık %5 oranında faiz uygulanmasının doğru olmadığını, avans faizi uygulanması gerektiği belirtilerek mahkemenin kararının bu yönlerde kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine uyarınca dava dışı sigortalıya ödenen, CMR Konvansiyonu’na tabi taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasar bedelinin, taşıyıcı ve sürücüden rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. İİK.’nun 67.maddesinde düzenlenen (1) yıllık dava açma süresi hakdüşürücü süredir. Davacı davasını kısmi dava olarak 1 yıllık hakdüşürücü sürede açmış ve yargılamanın devamında dava tarihi olan 26.12.2016 tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra 19.04.2014 tarihinde takibe konu asıl alacağın kalan kısmı için davasını ıslah etmiş ise de, yapılan ıslahın tarihi dikkate alındığında 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmaktadır.Yargıtay 19.H.D 26.03.2015 tarih ve 2014/7124 esas 2015/4358karar sayılı ilamı aynı yöndedir)Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği resen gözetilerek, ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davaya konu Türkiye’den Irak’a yapılması (Mersin den Zaho’ya) kararlaştırılan taşıma CMR 1. maddesi uyarınca CMR konvansiyonu hükümlerine tabi olup, kazanın Türkiye sınırları içerisinde (Viran şehirde ) gerçekleşmesi ve davacı sigortanın taşımanın Türkiye sınırları içerisindeki kısmını sigortalaması durumu taşımanın uluslararası bir taşıma olma özelliğini ortadan kaldırmamaktadır.(Yargıtay 11.H.D 09.10.2018 tarih ve 2017/797 E- 2018/6157 K) Buna göre davaya konu taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğundan uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözümü gerekmektedir. Taşıyıcının mesuliyeti, anılan sözleşmenin 17 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edilinceye kadar malların kısmen veya tamamen kaybından veya hasarından veya gecikmesinden dolayı sorumludur. Açıklanan bu sorumluluk kapsamında istenebilecek tazminat ve tazminatın hesaplanma şekli de CMR’nin 23-28. maddelerinde düzenlenmiştir.Anılan maddeler uyarınca taşıyıcının sorumluluğu sınırsız değildir. Buna göre, CMR’de temel ilke taşıyıcının gerçek zararı aşmamak üzere sınırlı sorumlu olması, meydana gelen gerçek zararın anılan maddelerde belirlenen sınırlı sorumluluk miktarını aşması halinde taşıyıcının, anlaşma uyarınca sınırlı sorumluluk miktarı kadar sorumlu olmasıdır. Somut olayda davaya konu taşımada hasar, sürücü davalı …’ün %100 kusurlu olarak tek taraflı yaptığı maddi hasarlı trafik kazası neticesinde meydana geldiği tespit edilmiştir. Davacı vekili davalı sürücünün haksız fiil hükümleri uyarınca hasardan sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Taşıyıcı CMR 17. Maddesi uyarınca malın taşınmasında teslimine kadar meydana gelen hasarlardan sorumlu olup, CMR hükümleri uyarınca taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını gerektirir bir halin bulunduğu ispat edilememiştir.Tespit edilen hasar miktarı sigorta poliçesi teminatı ve limiti kapsamında kalmaktadır. Davacı … yönünden sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına yaptığı ödemenin sigortalının haklarına halef olarak TTK 1472. maddesinde uyarınca rücu edebilmenin yasal koşulları oluşmuştur. Buna göre mahkemece CMR hükümleri uyarınca hesaplanan 261.436,21 TL hasar miktarının taleple bağlı kalınarak 251.372,36- TL asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak davalı araç sürücüsü hasarın oluşmasına yol açan tek taraflı trafik kazasında tam kusurlu olup kaza nedeniyle meydana gelen zarardan haksız fiiil hükümleri uyarınca sorumludur.Bu durumda mahkemece davalı sürücü … yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi ve ayrıca takip talebinde TL üzerinden talep edilen alacağa avans faizi işletilmesi talep edildiği ve 3095 sayılı yasa uyarınca avans faizi işletilmesi gerektiği gözetilmeden CMR hükümleri uyarınca yabanca paraya uygulanması gereken % 5 faiz oranı üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün kaldırılmasına davalı … yönünden davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve takibin değişen oranlarda işylecek avans faizi ile devamına karar karar verilmiştir
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.05.2017 tarihli 2016/244 Esas-2017/601 Karar hükmün HMK ‘nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA, “Davanın KISMEN KABULÜ ile ; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı icra dosyasında 251.372,36-TL asıl alacak yönünden İİK 67 Maddesi uyarınca davalıların İTİRAZININ İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden değişen oranlarda avans faizi işletilerek devamına, Davacının kanıtlanamayan işlemiş faiz talebi ile koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, 2-Davacının ıslah talebi yönünden; Hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine”, İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 17.171,24-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin ve ıslah ile yatırılan 4.251,50-TL ve icra dosyasına yatırılan 2.419,42-TL olmak üzere toplam 6.670,92-TLnin mahsubu ile bakiye 10.500,58-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 6.670,92-TL peşin harçlar ile Davacı lehine taktir olunan 21.032,34- TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.200-TL bilirkişi ücreti ve 230-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.430-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 930-TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine,bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 55,50-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 36-TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.14/05/2020