Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1587 E. 2019/1434 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1587
KARAR NO : 2019/1434
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2018
NUMARASI : 2016/456 E.-2018/136 K.
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/11/2019
Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan satın aldığı mal karşılığında çek ödemesi yaptığını, ancak davalının malı teslim etmediğini, daha sonra davalının mal satmaktan vazgeçtiğini beyan ettiğini, çekin iadesi talep edilmesine rağmen müvekkilinin haftalarca oyalandığını, çeki 3.şahıslara verdiğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını ancak davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 12.02.2018 tarihli duruşmada, çek aslının davalı tarafça iade edildiğini, davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, söz konusu çekin mal satışı karşılığında alındığını, ancak davacının risklerinin artması nedeniyle müvekkilinin bankasının müvekkilini aradığını ve çekin tahsilinin riskli olduğunu bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin davacıdan teminat talebinde bulunduğunu, talep kabul görmeyince anlaşmanın karşılıklı olarak sona erdirildiğini, çekin davacıya iade edileceğinin, ancak müvekkilinin İstanbul merkezindeki finans departmanında bulunduğunun ve çekin bankadan iadesinin talep edildiğinin davacıya bildirilmesine rağmen davacının tahammülsüz bir tavır sergilediğini, müvekkilinin çekin borçlusu değil alacaklısı olması nedeniyle davacının bu icra takibini başlatmakta ve davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, çekin iade alınması için davacıya 06.05.2016 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini ve 10.05.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davacının kötüniyetli olarak aynı gün bu davayı açtığını, müvekkilince henüz vadesi gelmemiş olan çekin bankaya ibraz edilmediğini ve tahsilinin talep edilmediğini, çekin iade edildiği de dikkate alındığında bu davayı açma hakkı olmadığını, ayrıca davacının 11.06.2016 tarihinde müvekkili şirkete gelerek çek aslını teslim aldığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:Mahkemece;davacının takibe başladığı tarih itibariyle davalı tarafından takibe konu olan çekin iade edileceğine dair ihtarname gönderildiği ve çekin karşılığının davalı tarafından tahsil edilmediği, yargılama sırasında çekin davacıya teslim edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibariyle ve takip tarihi itibariyle takip yapma hakkı olmadığından inkar tazminatı talebinin haklı olmadığı, davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin haklı görülmediği gerekçesiyle dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1- Davacı vekili KATILMA yoluyla istinaf dilekçesinde ; davacının mal satışına karşılık aldığı çeki finans sağlamak amacıyla 3.şahıslara teslim ettiğinin, hiçbir gerekçe olmaksızın mal tesliminden vazgeçmesine rağmen çeki tüm taleplere rağmen iade etmediğinin ve iade edilmeyen çek sebebiyle cari hesap alacakları olduğunun sabit olduğunu, çek davadan sonra iade edildiği için davanın konusuz kaldığını, ancak yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasının ve müvekkili lehine tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 1-İcra takibine konu çekin takip tarihi itibariyle davacının elinde olmadığını, zira davacının çekte alacaklı değil borçlu konumunda olduğunu, dolayısıyla kötüniyetli bir icra takibi başlattığını, kaldı ki çekin vade tarihi gelmeden takibe konu edildiğini, çekin bankaya ibrazının da söz konusu olmadığını,2-Ayrıca ödeme emrine itiraz dilekçesinde çek aslını iadeye hazır olunduğu bildirildiği ve 06.05.2016 tarihli olup dava tarihinde tebliğ edilen ihtarnamede de aynı husus bildirilmesine rağmen bu davanın açıldığını, ertesi gün ise çekin teslim alındığını,bu davanın çek bedelinin tahsiline yönelik olması nedeniyle çekin iadesi üzerine davanın konusuz kalmasının söz konusu olmadığını, haksız davanın reddinin gerektiğini, 3-Davacının kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını belirterek hükmün kaldırılmasını, davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, ayrıca yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, davalıdan satın alınan mala karşılık avans olarak çek verildiğini, davalının malı satmaktan vazgeçmiş olmasına ve tüm taleplerine rağmen çeki iade etmediğini, bu nedenle çek bedeli kadar cari hesap alacağı oluştuğunu ileri sürmüş, davalı ise çeki iadeye hazır olduklarını ancak şirketlerinin İstanbul’daki finans departmanında olması nedeniyle iadesinin zaman alacağını iş bu dava konusu icra takibinden önce davacıya bildirilmesine rağmen davacının kötüniyetli davrandığını, ayrıca çekte borçlu olan davacının çek bedelini talep etme hakkı olmadığını savunmuştur.Dava konusu 26.09.2016 tarihli çekin mal siparişine karşılık avans olarak 09.03.2016 tarihinde davacı tarafından keşide edilerek davalıya verildiği, ancak karşılığında mal teslim edilmemiş olması nedeniyle çekin bedelsiz kaldığı, icra takip tarihi olan 12.04.2016 tarihi itibariyle henüz davacıya iade edilmediği tarafların kabulündedir.Öte yandan takip tarihi itibariyle, çek keşide tarihi henüz gelmediğinden ve keşide tarihi öncesi ibrazı da mümkün olmadığından, davalı tarafça çekin bankaya ibrazı, dolayısıyla davacının bu çeke ilişkin herhangi bir ödeme yapması söz konusu olmamıştır. Davacı çekin davalı tarafça finans sağlanması amacıyla 3.şahıslara teslim edildiğini, bu nedenle alacak hakkı doğduğunu ileri sürmüş ise de, davalı bu iddiayı reddetmiş, çekin bir süre şirketlerinin merkezindeki finans departmanında bulunduğunu açıklamıştır. Dosyada çek aslı bulunmadığından son hali görülememiş ise de, davacı iddiasının doğru olduğu kabul edilse bile, davacı söz konusu 3.şahıslara çek bedelini ödediği yönünde bir iddia da ileri sürmemiştir. O halde davacı bedelsiz kalan çekin kendisine iade edilmemesi nedeniyle icra tehdidi altında olduğunu düşünüyor ise açması gereken dava İİK 72.m. uyarınca çeke dayalı menfi tespit davası olup, çeke dayalı cari hesap alacağı oluştuğundan bahisle açmış olduğu itirazın iptali davasında her durumda haksız olduğunun kabulü gerekir.İş bu dava çeke dayalı menfi tespit davası değil, çek bedeli nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsiline yönelik bir dava olduğundan, yargılama sırasında çekin davacıya teslim edilmiş olması nedeniyle davanın konusuz kalması da söz konusu olmayacaktır.O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak iş bu davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bununla birlikte davacı icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebi haklı görülmemiştir. Tüm bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/456 esas- 2018/136 karar sayılı ve 12/02/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA”Davanın REDDİNE,Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 44,40-TL harcın, toplam 195,97- TL harçtan mahsubu ile 151,57- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalının yaptığı yargı gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 11.930,21-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 87-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/11/2019