Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1580 E. 2018/1115 K. 01.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1580
KARAR NO : 2018/1115
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 29/06/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2018/393 Esas- 2018/636 Karar
DAVA : Menfi Tespit-İpoteğin Fekki
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2018
Mahkemenin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA:Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin oğlunun ekonomik olarak zor durumda olduğunu söyleyerek uzun yıllardır hasta olan ve unutkanlık problemi yaşayan müvekkilini tapu müdürlüğüne götürdüğünü ve orada ne olduğunu bilmediği bir belgeye imza attırdığını, ancak daha sonra müvekkilinin dava dışı şirketin davalı bankadan 2.100.000,00 TL kredi çekerek zor durumda olan oğluna verdiğini, oysa müvekkiline ait taşınmazın davalı bankaya 6.100.000,00 TL bedelle ipotek edildiğini öğrendiğini, müvekkilinin akli melekelerinin yerinde olmadığını, bu nedenle ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, ipoteğin fekkine, davalı bankanın müvekkili hakkında başlatabileceği icra takiplerinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı taraf iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, davacının akli melekelerinin yerinde olduğunu savunarak davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 29/06/2018 tarihli ara kararı ile, daha önce birden fazla kez bu hususta karar verilmiş olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; vesayet davasında alınan sağlık kurulu raporu ile davacının akli melekelerinin yerinde olmadığının tespit edildiğini ve davacının hacir altına alındığını, davanın takibi için gerekli iznin alındığını, müvekkilinin idrak kudretini bir anda yitirmediğini, bunun yıllardır devam eden hastalıklarla oluşmuş bir süreç olduğunu, ayrıca dava açıldıktan sonra davalı bankanın davacı hakkında icra takibi başlattığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise istinafa cevap dilekçesinde, vesayet davasında alınan sağlık kurulu raporunda davacının 2016 yılında başlayan unutkanlığından söz edildiğini, dolayısıyla 2014 yılında akli melekelerini yitirdiği yönündeki iddianın inandırıcı olmadığını, 2014 yılına ait akıl hastalığı raporunun sunulmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ehliyetsizlik nedeniyle menfi tespit ve ipoteğin fekki davası olup; talep, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi 09/05/2018 ve 21/05/2018 tarihli ara kararları ile, yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar vermiş, istinaf incelemesine konu 29/06/2018 tarihli ara kararı ile de daha önceki kararlarına atıfta bulunarak karar verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir.
İİK’nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmünü içermektedir.
Bunun yanında menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK 72 maddesi yanında, HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir.
HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan tedavi evrakları, sağlık kurulu raporu, vasilik kararı ve tüm deliller dikkate alındığında dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebine ilişkin verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 01/10/2018