Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1578 E. 2018/1271 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1578
KARAR NO : 2018/1271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/440
DAVACI/İHTİYATİ TEDBİR
DAVA : Genel Kurul Kararlarının İptali
TALEP : Genel Kurul Kararının Yürütmesinin Geriye Bırakılması
ARA KARAR TARİHİ : 08/06/2018
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/10/2018
Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, davalı şirketin 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurulunun davalı şirketin %36,249 oranında hissedarı olan müvekkiline bilgi verilmeden ve tebliğ yapılmadan, müvekkilinin temsilcisi durumundaki yönetim kurulu üyelerinin dahi bilgileri olmadan yapıldığını, genel kurul ilanının hangi yönetim kurulu kararına dayanılarak yapıldığının belli olmadığını, genel kurul gündem 2 nolu ara kararı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine karar verildiğini, 5 kişilik yönetim kurulu üyeliklerinin tamamının A grubu hissedarların önerdiği kişilerden seçildiğini, oysa ana sözleşme uyarınca 2 yönetim kurulu üyesinin B grubu hissedarın aday gösterdiği kişilerden seçilmesinin zorunlu olduğunu, A grubu hissedarların bu şekilde şirket adına sınırsız işlem yapabileceklerinin açık olduğunu, 3 nolu gündem maddesi ile bağımsız denetçi seçilmesine karar verildiğini, ancak B grubu hissedar olan müvekkilinin lehe oyu olmadan bağımsız denetçi atanmasının da ana sözleşmeye aykırı olduğunu, ayrıca bağımsız denetçi olarak A grubu hissedarların öteden beri ve sürekli çalıştıkları firmanın seçilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek öncelikle TTK 449.maddesi uyarınca olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların yürütmesinin dava sonuna kadar geriye bırakılmasına, mutlak butlanla batıl olan bu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesinin 08/06/2018 tarihli ara kararı ile, mahkemece TTK.nın 449.m uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alındığı, yaklaşık ispat kuralı ve dosyadaki mevcut durumu, özellikle yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin alınan 2 nolu karar ile B grubu hissedara tanınan yetki, iddiaların yargılamayı gerektirmesi, şirket işleyişinin devam etmesinin gerekliliği, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zarar doğacağına yönelik emareler bulunmaması, ana sözleşmenin 12. maddesindeki sınırlamalar, tarafların menfaat dengelerinin gözetilmesinin gerekliliği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;
1-16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurulun müvekkiline ve müvekkili tarafından seçilen 2 yönetim kurulu üyesine bildirilmediğini, önceki genel kurullar e-posta yoluyla da bildirililrken bu kez e-posta ile bildirim de yapılmadığını,
2-Yönetim kurulu üyelerinden en az ikisinin B grubundan olması gerekirken buna uyulmadığını, A grubu hissedarların şirketin yönetimini ele geçirdiklerini,
3-B grubu hissedarların bilgisi olmadan bağımsız denetçi seçilmesinin ve seçilen denetçinin de A grubu hissedarların sürekli çalıştıkları firma olmasının yasaya aykırı olduğunu,
4-Alınan kararların yürütülmesi halinde talefisi imkansız zararlar doğacağının açık olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurulun hem ticaret sicil gazetesine ilan edildiğini, hem de pay sahiplerine ihtarname ile bildirildiğini, davacının şirket yönetim kuruluna aday göstermesi halinde bağımsız adayların istifa edeceğinin davacıya bildirildiğini, ancak davacının bu hakkından feragat ettiğini, davacının şuanda dahi yönetime girmesinin mümkün olduğunu, ancak kötüniyetli davrandığını, seçilen denetçinin en uygun fiyatı vermiş olması nedeniyle seçildiğini bellirterek istinaf isteminin reddini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının butlan ile batıl olduğunun tespiti ve iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir.
Tedbir isteyen davacı, 16/02/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimini konu alan 2 nolu ve bağımsız denetçi seçimini konu alan 3 nolu genel kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
TTK nun 449.maddesinde ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir ” hükmünü içermektedir. Somut olayda yönetim kurulu üyeleri, şirketin devamlılığını sağlayabilmek için yönetim kurulu üye atamasının yapıldığı, yine şirketin ekonomik durumunun her daim kontrol altında tutulması için bağımsız denetçi seçildiği, geri bırakma kararı verilmesi halinde şirketin geri dönülmez şekilde zarara uğrayabileceği ve hatta iflas edebileceği, geri bırakma talebinin reddi gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir.
TTK’nın 449.maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Bunun yanında TTK 449. maddesi hükmü ile mahkemeye taraflar arasındaki hukuki menfaat dengesi gözetilerek tebdir konusunda takdir hakkı tanınmıştır.
Somut olayda; 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurulun ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş ve genel kurul yapılacağına ilişkin ihtarnamenin B grubu hissedarı olan davacı ile ona bağlı 2 yönetim kurulu üyesine tebliğe çıkarılmış olması(yurtdışı tebligat yapıldığı için tebliğ belgelerinin henüz dosyaya girmediği, ancak mahkemece celbine karar verildiği), beyanları alınan yönetim kurulu üyelerinin olumsuz görüş bildirmiş olmaları, 2 nolu gündem maddesinde B grubu hissedarlara tanınan yetki, davalı şirkete bağımsız denetim yaptırmak zorunda olduğu hususunu bildiren kurum yazısı ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında bu aşamada davacı iddiasının haklılığı yönünden yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, ayrıca tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tarafların menfaat dengelerinin de gözetilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 18/10/2018