Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1573 E. 2018/1228 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1573
KARAR NO : 2018/1228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2017/776 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2018
İlk derece mahkemesince verilen 07/06/2018 tarihli ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili, şirket yetkilisi bulunan davalının şirkete ait 70.000 euro parayı çekerek zimmetinde bulundurduğunu C.Başsavcılığı ifadesinde beyan ettiğinden davalı …’nun belirlenecek taşınmaz,araç,banka mevduat hesaplarına,hak ve alacaklarına ve özellikle …Bankası Kızıltoprak, Sahil/Pendik ve Adatepe Şubeleri’ndeki banka hesapları üzerine dava neticeleninceye kadar ve devri önleyici niteliği haiz olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,07.06.2018 tarih ve 2017/776 esas sayılı ara kararla, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; ,mahkemenin asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği yönündeki gerekçesinin hukuken kabul edilebilir olmadığını, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalının şirkete olan borcunun 42.131,95 Euro(Dava tarihindeki kur karşılığı 174.434,70 TL) olduğu, davadışı diğer ortak …’ın müvekkili şirketten olan alacağının 261.803,94TL olduğunu,davalı diğer ortağın şirket parasını hukuka aykırı olarak uhdesine aktarması sonrası borçlarını ödeyemez hale gelmesi nedeniyle şirket aleyhine kesinleşen onlarca icra takibi bulunduğunu,müvekkili şirketin sermayesinin ise sadece 30.000 TL olduğunu,davalıya ait çıkma payı bir yana,sermayesinin tamamı verilse bile müvekkilinin zararının karşılanamayacağını,bu durumda davalının malvarlığında meydana gelebilecek bir değişim nedeniyle alacağın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılarak talebinin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı tarafın ilk ihtiyati tedbir talebi mahkemece 12.07.2017 tarihli ara kararla “…asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmiştir. ..” gerekçesi ile reddedilmiş,bu karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu, dairemizin 24.10.2017 tarih ve 2017/649E,2017/526K sayılı ilamı ile “… Davalının davacı şirkette %50 pay sahibi olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından İkrar olduğu belirtilen beyan da incelenmiş; davalı 70.000- Euroyu çektiğini kabul etmek ile birlikte; kendisinin de şahsi olarak sorumlu olduğu kamu borçlarını ödemekte kullandığını ,şirketin bir kısım borçlarını ödediğini ,ayrıca şirketten alacaklı bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Dava değeri kısmi olarak 1.250 Euro olarak gösterilmiştir. Davalının çektiğini beyan ettiği paranın ne miktarın şirket borçlarına sarfedildiği; kamu kurumları ile yapılacak yazışmalardan, yapılacak bilirkişi incelemesinden anlaşılacaktır.Davalı tarafından şirketten çıkmaya izin davası açılarak çıkma payının da istendiği, %50 şirket ortağı davalının üzerinde şirketin alacağının varlığı halinde dahi çıkma payından da mahsubu mümkün olduğu düşünüldüğünde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir “düzenlemesine uygun koşullar mevcut olmadığından davalının banka hesaplarına ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteminin reddine karar verilmesine dair ara kararına karşı ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. ..” denilerek davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan tahkikat neticesinde taraf delilleri toplanıp bilirkişiden rapor alınmış ve davacı tarafça yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş, mahkemece 07.06.2018 tarihli arakararla, önceki ihtiyati tedbirin reddine yönelik ara karardaki birebir aynı gerekçe ile yeniden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Mahkemece, ilk karardan sonra toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, değişen durum ve koşullar değerlendirilmeden, dosyanın değişen durumunu yansıtmayan eski gerekçe ile istemin reddi doğru olmamışsa da, somut uyuşmazlığa konu dava,davacı şirket ortağı ve aynı zamanda davacı şirketin müdürü olan davalının,hukuka aykırı olarak çekip uhdesine geçirdiği iddia olunan şirket parasının iadesine ilişkin olup,HMK 389 maddesi gereği,uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığı değerlerine ihtiyati tedbir konulamayacağı için, bu yöndeki davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine yönelik ara kararı sonucu itibarıyla doğru bulunduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun düzeltilen gerekçe doğrultusunda esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2018