Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1561
KARAR NO : 2019/1588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2018
NUMARASI : 2014/97 E.-2018/46 K.
ASIL DAVA : Alacak (Liman Hizmetleri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA : İstirdat (Liman Hizmetleri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı vekili ve asıl dava davalısı-birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA:Davacı vekili, … tarafından Somali’ye yapılan insani yardım malzemelerini götürmek amacıyla, davalı acente … Tic. Ltd. Şti.’nin 27.02.2013 tarihli gemi yükleme ve boşaltma talepnamesine istinaden müvekkiline ait Derince Limanı’na 28.02.2013 tarihinde yaşanan … donatanı olduğu …. Gemisi ne 28.02.2013-14.03.2013 tarihleri arasında muhtelif malzemeler yüklendiğini ve bu hizmetler karşılığında 110.047-TL ücret tahakkuku yapıldığını, bu ücretin 55.470-TL’lik kısmının davalı acente tarafından yatırılan depozitodan karşılandığını ve 13.215-TL’lik klavuzluk ücretinin de donatan tarafından 15.11.2013 tarihinde ödendiğini, bakiye 41.362-TL’lik alacağın ise tüm ihtarlara rağmen ödenmediğini, TTK 1320/d maddesi uyarınca liman hizmetlerinden kaynaklanan alacakların gemi alacağı hakkı veren alacaklar arasında sayıldığını ve bu alacağın kanuni rehin hakkı sağladığını, geminin işletilmesinden doğan ve rehin hakkı veren bu alacakların zilyedine bakılmaksızın gemi ve navlunu takip edeceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 41.362-TL alacağın 14.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan tahsiline ve TTK 1320 vd. m. uyarınca gemi üzerine müvekkili lehine kanuni rehin hakkı tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalı … Ltd. Şti.vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira dava konusu edilen alacakların doğduğu dönemde geminin dava dışı …..Ltd. Şti. isimli firmaya zaman esaslı olarak kiralandığını, dolayısıyla alacağın doğumuna sebep olan hizmetlerin kiralayan şirket ve/veya onun tarafından tayin olunan acentenin talebi ile onların sorumluluğunda verildiğini, talepnamenin müvekkilince yetkilendirilmiş bir acente tarafından tanzim edilmediğini, dolayısıyla bu alacakların sorumlusu müvekkili olmadığı gibi bu alacakların gemi üzerinde herhangi bir sorumluluk da doğurmadığını, ayrıca zamanaşımı definde bulunduklarını, zira TTK 1327.m. uyarınca kanuni rehin hakkının teminat altına alınan alacağın doğduğu tarihten en geç 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, iş bu dava ise 18.03.2014 tarihinde açılmakla zamanaşımından reddi gerektiğini, dava konusu alacağa ilişkin fatura/faturaların da müvekkiline tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı … Ltd. Şti. vekili, asıl davanın konusu borcun doğumuna sebebiyet veren seferin kira döneminde gerçekleşmiş olması nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, ancak söz konusu kira sözleşmesinin sonlanmasından sonra yapılan sefer sırasında bir önceki sefer nedeniyle anılan firmanın ödememiş olduğu borca istinaden müvekkilinin mağduriyet yaşadığını, geminin güvenli bir şekilde seyrine devam edebilmesi ve bu şekilde daha büyük zararlardan kaçınabilmek adına müvekkilinin davacıya 13.215-TL klavuzluk ücretini ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek 13.215-TL’nin ödeme tarihi olan 15.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili, zamanaşımı definin yasal süreden sonra ileri sürüldüğünü, kaldı ki davanın 14.03.2014 tarihinde süresinde açıldığını, ayrıca TTK 1061/2 m.uyarınca malikin geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir istemde bulunan kişiyi, bu işletilme malike karşı haksız ve alacaklı da kötüniyet sahibi olmadıkça, hakkını istemekten engelleyemeyeceğini, yine TTK 1320.m. uyarınca alacak hakkı geminin kiracısına karşı doğmuş olsa bile gemi alacağı hakkı nedeniyle davacının yine sorumlu olduğunu, kaldı ki davacıdan zorla klavuzluk ücreti tahsil edilmesinin söz konusu olmadığını, davacının kendiliğinden ödediği bu parayı eğer şartları varsa BK 526. vd. m. uyarınca vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde geminin kiracısı olan şirketten isteyebileceğini savunarak birleşen davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 39.151-TL ‘lik hizmetin TCDD yani kamu tüzel kişiliği tarafından verildiğinin sabit olduğu, davacı … ‘nin verdiği bu hizmetlerden dolayı gemi alacaklısının hakkı doğduğu, gemi alacaklısı hakkı kanuni bir rehin hakkı olduğu, kanuni rehin hakkının gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebildiği, davalı donatanın gemisini zaman çarteri ile dava dışı …. Ltd.’ne tahsis ettiği, ancak bu tahsisin ticari yönde olduğu, yani geminin zilyedliği davalı donatanda kaldığı, bu bakımdan davalı donatanın 39.151-TL borçtan sorumluluğunun bulunduğu ve bu sorumluluğun kanuni rehin hakkı olan gemi alacaklısı hakkı bahşettiği, davalı …nin ise acente olduğu, dolayısıyla yapılan işlemlerden doğrudan sorumluluğunun bulunmadığı, öte yandan birleşen davaya konu talep yönünden TCDD tarafından hizmet verildiği ve ücrete hak kazanıldığı, verilen hizmetin bedelinin iadesinin istenebilmesini gerektiren herhangi bir sebep bulunmadığı gerekçesiyle davalı … Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davalı …..Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 39.151-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalı ….Ltd. Şti.’nden tahsiline, bu alacağı teminen dava konusu gemi üzerinde davacı lehine rehin hakkı tesisine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1)Asıl Dava Davacısı-Birleşen Dava Davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-2.211-TL alacağın tartı işleminden kaynaklandığının dosyaya sunulan belgelerle sabit olduğunu, ayrıca tahakkuk fişine ihtiyaç bulunmadığını, dolayısıyla davanın tümden kabulü gerektiğini, 2-TTK 1601/2 ve 1320.m. uyarınca davalıların dava konusu alacaktan sorumlu olduklarını, bu nedenle davalı … Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın sıfat yokluğundan reddinin doğru olmadığını belirterek asıl davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve asıl davanın tümden kabulünü istemiştir.2)Asıl Dava Davalısı-Birleşen Dava Davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davaya konu alacağın gemi alacaklısı hakkı vermediğini, zira TTK 1320/1(d) bendinde açıkça liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve klavuzluk için ödenecek resimlerin gemi alacaklısı hakkı doğurduğunun belirtildiğini, oysa dava konusu alacağın ticari nitelikte hizmet için ödenecek liman ücreti olduğunu, oysa resimler ifadesinin harç anlamındaki kamusal nitelikteki ödemelere ilişkin olduğunu, davacının kamu tüzel kişiliğinin bulunmasının da alacağın niteliğinin belirlenmesinde yeterli olmadığını, zira hizmetin kamu hizmeti sayılması için hizmeti verenin kamu tüzelkişisi olmasının yeterli olmadığını, hizmetin verilmesinde kamu yararının da bulunması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesince bu hususun değerlendirilmediğini,2-Müvekkilinin faydalanmadığı ancak ödemek zorunda bırakıldığı klavuzluk hizmet bedelinden sorumlu olmadığını, zira hizmetin alındığı dönemde geminin dava dışı firmaya kiralandığını, kiralayan firmanın ödemediği borcun ise kira döneminden sonra yapılan sefer sırasında müvekkilinden talep edildiğini, müvekkilinin de seferin devamını sağlamak ve meydana gelebilecek büyük zararların önüne geçmek için bu hizmet bedelini ödemek zorunda kaldığını belirterek hükümlerin kaldırılmasını ve asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, davacı …’na ait limanda verilen yükleme, ardiye, klavuzluk gibi hizmetlere ilişkin bakiye ücret alacağının tahsili istemine; birleşen dava ise baskı altında ödendiği ileri sürülen klavuzluk hizmet bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Asıl dava davacı-birleşen dava davalısı, davalının acentesi olduğu şirketin donatanı olduğu gemiye vermiş olduğu hizmetlere ilişkin alacağının TTK 1320/1(d) maddesi uyarınca kendisine gemi alacaklısı hakkı verdiğini ve bu tutardan gerek TTK’nun 1061/2 m. gerekse 1320/1(d) m. uyarınca donatanın ve acentesinin de sorumlu olduklarını ileri sürmüş, davalı ise söz konusu hizmetlerin verildiği tarihte kendisinin gemisini dava dışı firmaya zaman çarteri sözleşmesi ile kiraladığını, bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. TTK 1320.maddesinde sayılan ve geminin malikine, kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı doğmuş olan alacaklar, sahiplerine “gemi alacaklısı hakkı” verir ve aynı yasanın 1321 m. uyarınca gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı vermekte olup, bu rehin hakkı, gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebilir. Aynı yasanın (d) bendinde liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimler de bu alacaklar arasında sayılmıştır. Resim, devlet kurumlarınca yapılan hizmetler karşılığında alınan paralardır. Somut olayda davacı tarafça gemiye verilen klavuzluk, yükleme, ISPS, terminal, ardiye, şifting, tartı,mesi, boş bekleme hizmetlerine ilişkin ücret alacakları talep edilmiş olup, iktisadi devlet teşekkülü olan ve kamu hizmeti veren davacı tarafça talep edilen bu alacakların resim niteliği taşıdığının , dolayısıyla gemi alacağı olduğunun kabulü gerekmiştir. Bu durumda davalı geminin dava konusu hizmetlerin verildiği tarihlerde 3.bir firmaya kiraya verdiğini ileri sürmüş ve 18.02.2013 tarihli Zaman Çarteri Sözleşmesi sunmuş ise de, davacının sahip rehin hakkı geminin zilyedi olan herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davalının bu hizmet bedellerinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Ancak tartı hizmetinin verildiğine dair bir delil sunulmadığından, 2.211-TL alacak talebi haklı görülmemiştir. Öte yandan TTK 1326. m. rehin hakkına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü süre düzenlenmiş olup, son hizmet tarihi dikkate alındığında davanın 1 yıllık sürede açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça davalı acente ….Ltd. Şti.’ne de husumet yöneltilmiş ise de, acenteye ancak izafeten dava açılabileceğinden bu davalının taraf sıfatının bulunmadığının kabulü gerekir. Birleşen davada ise davacı Zelmar sorumlu olmadığı halde baskı altında ödediği klavuzluk ücretinin istirdatını talep etmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere bu ücretten sorumlu olduğundan birleşen davaya yönelik talebi haklı görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı vekili ve asıl dava davalısı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı vekili ve asıl dava davalısı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Asıl dava davacısı-birleşen dava davalısından alınması gereken 44,40 -TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın kendisinden alınarak hazineye gelir kaydına, Asıl dava davalısı-birleşen dava davacısından asıl davaya yönelik alınması gereken 2.674,40-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 632,70- TL nin mahsubu ile bakiye 2.041,70- TL harcın kendisinden alınarak hazineye gelir kaydına, Asıl dava davalısı-birleşen dava davacısından birleşen davaya yönelik alınması gereken 44,40 -TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın kendisinden alınarak hazineye gelir kaydına, Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 19/12/2019