Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1556 E. 2020/529 K. 28.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1556
KARAR NO : 2020/529
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI : 2014/656 Esas 2018/359 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/05/2020
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı banka (… A.Ş.) Etiler Şubesi’ne 17.06.1999 tarihinde 242.816,54.-DEM ( 124.150,126.-EUR) mevduatını yatırdığını,mevduatın henüz vadesi gelmeden 21.12.1999 tarihinde … yönetimine el konulduğu ve TMSF’a devredildiği, daha sonra … ile birleştirilerek nihayetinde de … … satılarak … olduğunu, davacının mevduatının … A.Ş. yönetimi tarafından … Ltd. adlı paravan bankaya aktarıldığını, havale talimatı imzalatıldığını,toplanan paranın … A.Ş yönetimi tarafından grup şirketlerine usulsüz kredi vermek suretiyle tüketildiğini,işlemin “havale görünümlü mevduat toplamak” olduğunu mevduatın görünüşte off shore bankasına havale edilmiş gibi yapıldığı,… ile ….Ltd. arasından aslında organik bir bağ bulunduğunu ve bunun mudiler aleyhine kullanıldığını, “Bankaların kıyı bankacılığı bölgesindekiler de dahil …mali kurumlar adına yurt içinde yerleşik kişilerden mevduat kabulü amacıyla;…münhasıran bu iş için personel istihdam etmeleri bu kurumlar adına toplanacak mevduat üzerinden personele ücret, komisyon, prim vb. adlar altında para ödemek veya personele bu iştiraklerin reklam ve propagandasını yaptırmak suretiyle müşterilerini yurt dışındaki iştiraklerine yönlendirmeleri, bu vb. yöntemleri kullanarak …mali kurumlar adına mevduat toplamaları kanunun 10. maddesinin 1 ‘nci fıkrası hükmü kapsamında izinsiz mevduat kabulü sayılır. …Türkiye de kurulu bankalar, mevduatı kıyı bankacılığı dahil yurtdışındaki şubelerine, …yönlendirmek amacıyla yukarıda belirtilen işlemleri yapamazlar.” denilerek havale görünümlü mevduat toplanmasının yasaklandığını, … Ltd. adlı şirketin kurucularının … A.Ş. veya … şirketlerinde çalışan kişilerden oluştuğu ve kuruluş sermayesi olan 500.000.-USD’nin …. kaynaklarından temin edildiğini, sonrasında toplanan mevduatların da off shore bankasına havale edilmek yerine … A.Ş. Merkez Şube’sinde offshore adına açtığı hesaba aktardığını, bu şekilde paranın kontrolünü elinde tuttuğunu,davalı bankanın üst yöneticilerinin İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları davada bunu ikrar ettiklerini,… Etiler Şubesi’ne yatırılan 242.816,54.-DEM’nin (1,95583 dönüşüm Kuru üzerinden 124.150,121.-EUR) paranın bankaya yatırıldığı 07.06.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince temerrüt faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanında ödeme dekontundaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve müvekiline ödeme yapılmadığını belirterek ödenmeyen mevduatın iadesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı banka vekili; elkonulan ….. hisselerinin 09.08.2001 tarihinde TMSF ile … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesiyle … devredildiği, devir öncesi (09.08.2001 tarihi öncesi) işlemlerden kaynaklanan borçları ve bu borçlara ilişkin her türlü mali ve hukuki sorumluluğu hisse devir sözleşmesinin 6.13. maddesiyle TMSF’nin üzerine aldığını, bu nedenle TMSF’nin borcu üstlenmiş olması ve kanuni bir devir olması nedeniyle bu durumun 3. kişileri de bağlayacağı, dolayısıyla davanın kendileri açısından husumet nedeniyle reddedilmesi ve husumetin TMSF’a yöneltimesi gerektiğinden, resen taraf değişikliğine hükmedilmesine,davacının talep ettiği paranın davacı tarafından … Bank’a havale edilmiş bir para olduğunu, farklı bir tüzel kişilik nezdinde alacak haline geldiğini ve müvekkili banka ile …Limited’in farklı tüzel kişilikler olmaları nedeniyle husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, Yargıtay HGK’nun 2002/13-1011 E., 2002/1047 Karar sayılı 11.12.2002 tarihli kararı dikkate alındığında zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini,bununla birlikte davacının yanıltılması, hataya düşürülmesi ve kendisine karşı hile kullanılarak iradesinin fesada uğratılması iddiası nedeniyle BK 39. Md. uyarınca 1 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddine ve davanın … ve TMSF’a ihbarını talep etmiştir. Feri Müdahil TMSF vekili;davacının … A.Ş. nezdinde alacağının bulunmadığını,paranın …Bankasına havale edildiğini, derdest dava ile İst. 5. ATM’nin 2003/1482 E., 2007/246 K. sayılı dosyası üzerinden görülen davanın 09.05.2007 tarihinde …. A.Ş. (… A.Ş.) hakkında esastan, TMSF açısından husumet yokluğundan reddedildiğini, her iki davanın tarafları, konusu ve talep sonucunun aynı olduğunu,davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, 242.816,54.-DEM tutarında bir alacağa banka ve TMSF kayıtlarında rastlanılmadığını, bilirkişi incelemesi ile de böyle bir alacağın olmadığının kanıtlanacağını, davacının serbest iradesiyle daha fazla getiri sağlayan kıyı bankacılığını tercih ettiğini, paranın off shore bankasına havale ettirildiği ve davalı banka merkez şubesi nezdindeki hesabına geçtiğini,31.12.1999 tarihinde … A.Ş. nezdinde 117.000 adet mevduat hesabı olduğunu, off shore hesap adedinin ise 3435 olduğu, bu durumda kandırılmadan bahsedilemeyeceğini, davacının yüksek faiz almak amacıyla,tedbirli bir tutum içerisine girmek yerine parasını yurt dışında faaliyet gösteren off shore bankasına göndermesi nedeniyle oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu tutulamayacağını,davacının off shore hesap cüzdanını aldıktan sonra itiraz etmediğini, bunun söz konusu işlemleri benimsediği anlamına geldiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Feri müdahil … vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki uyuşmazlığın TMSF’e devrolunan bankaların offshore hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, onlarca bu şekilde dava olduğunu ve kesinleştiğini, TMSF’ nin borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiği ve hükümlerin de TMSF aleyhine kurulduğunu ve kesinleştiğini, dolayısıyla davada asıl muhatabın TMSF olması gerektiğini, husumet ve zamanaşımına yönelik itirazlarının bulunduğunu, esas yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ve davalının yanında fer’i müdahil olarak kabul edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :Mahkemece; 14149 nolu hesabın 24/12/1999 tarihi itibariyle 279.399,24 DEM miktarına ulaştığı, hesabın 24/12/1999 tarihli …. nolu kasa ödeme fişi ile kapatıldığı, 24/12/1999 tarih … nolu kasa tahsil fişi ile işlem yapılarak … nolu yeni bir hesap açıldığı, … isimli bir banka memuru tarafından yapılan kasa tahsil tediye işlemlerine hesap sahibinin imzasının alınması gereğine uyulmadığı ve söz konusu fişlerde paranın çekildiğine ve tekrar yatırılarak yeni bir hesap açıldığına dair davacının imzasının ve hiçbir müşteri imzasının bulunmadığı, daha sonra paranın kasa ödeme fişi ile kapatıldığı, ödeme fişi üzerinde … ait imza bulunmadığı bu durumda paranın mevduat olarak kaldığı ve dava dilekçesinde belirtildiği şekilde herhangi bir off shore işleminin yapılmadığı, bu nedenle davacının bu husustaki talebinin yerinde olmadığı, mevduat olarak da hesabın kapatıldığı tarih ile dava tarihi arasında BK nun 125. Maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanını reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili: Davalı bankanın müvekkiline ait mevduat alacaklarını müvekkilinin hiçbir yazılı talimatı olmadan ofshore banka yaptırmış olduğu ve …bank yönetimine el konulduktan sonra müvekkilinin parasının offshore banka hesaplarında olduğu gerekçesiyle ödenmediği, davalı banka ve TMSF vekilinin verdiği cevap dilekçelerinde yazılı olduğu gibi …A.Ş nin yetkililerinin müvekkilinin mevduatını ödenmemesi gerekçelerin de her zaman paranın offshore bankada olduğu şeklinde olduğunu hiçbir zaman müvekkiline paranın bankadan çekildiğini söylemediğini müvekkilinin davalı bankada iki ayrı hesabı bulunduğunu her hesap için ayrı dava açıldığını, davalı banka vekillerinin her iki davaya verdikleri cevap dilekçelerinde paranın offshore hesaplarında olduğunu beyan ettiğini ,banka kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkilinin parasının offshore hesaplarında olmadığı, normal hesaba geçirildiği ,daha sonra da müvekkilinin imzası olmadan birileri tarafından bankadan çekildiğini, bankanın bugüne kadar kendilerine ödeme iddiasında bulunmadığını, bankanın her halükarda sorumlu olduğunu, ayrıca davaya konu mevduatın 4389 sayılı Bankalar Kanunun 10 .maddesi uyarınca zamanaşımına uğrayan mevduatlara ilişkin prosedürün davaya konu mevduat yönünden uygulanmadığını ,bu nedenle ilk derece mahkemesinin mevzuatı 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin gerekçesinde yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava iade edilmeyen mevduatın bankadan tahsili istemine ilişkindir.İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/1482 esas ve 2007/246 karar sayılı dava dosyasında davanın tarafları ve talep sonucu davaya konu mevduatın ödenmesi aynı ise de bu davada çalışanların hileli davranışları ve yönlendirilmeleri nedeniyle paranın offshore hesabına aktarıldığı maddi vakasına , davada ise davacının talimatına aykırı olarak uhdesinde kalan paranın iadesi maddi vakasına dayanılmış olup,dayanılan maddi vakalar farklı olduğundan eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmediği anlaşılmıştır. (HGK 2012/ 11 398E-2012/790 K) Anılan dosyada yapılan bilirkişi incelemesinde davacının elde ki dosyada dava ettiği mevduatının 29.12.1999 tarihinde 17416 hesap bakiyesinin 105473 nolu kasa ödeme fişi ile kapatıldığı hususu tesbit edilmiştir. Mevcut bir vakıanın içeriğine dahil olan bir hususun ileri sürülmesi ve açıklanması yeni vakıa ileri sürme olarak nitelendirilemez . Davacı talimatına aykırı olarak off shore hasaplarına aktarılan mevduatın iadesini talep etmiş,mevduatın ofshore hesabına aktarılmadığının anlaşılması üzerine mevduatın kendisine ödenmediğini idda ederek mevduatın idaesini talep etmesi ,iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında kalmayan mevduatın ödenmemesi maddi vakası kapsamında kalan bir açıklama olduğunun kabulü gerekmiştir. Yapılan incelemeler neticesinde ;Davacının davalı bankanın Etiler/İstanbul şubesinde 17/06/1999 tarihinde … nolu 242.816,54- DEM tutarında vadeli mevduat hesabı açtırdığı, bu hesaba tahakkuk eden faizler ve nakit ilaveler ile hesap bakiyesinin 24/12/1999 tarihi itibariyle 279.399,24- DEM miktarına ulaştığı,bu hesabın aynı tarihte … nolu kasa ödeme fişi ile kapatıldığı ve 104778 nolu kasa tahsil fişi ile işlem yapılarak 17146 nolu yeni bir hesap açıldığı, yapılan kasa tahsil tediye işlemlerinde paranın çekilmesi ve tekrar yatırılarak yeni bir hesap açılmasına ilişkin işlemelerinde davacının imzasının bulunmadığı, 29.12.1999 tarihinde 17416 hesap bakiyesinin … nolu kasa ödeme fişi ile kapatıldığı ,ödeme fişinde müşteri adına atılmış imzanın davacının eli ürünü olmadığı ve davaya konu mevduatın kapatıldıktan sonra offshore hesaplarına aktarıldığına dair herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmüştür.Davaya konu mevduatın ofshore hesaplarına aktarıldığına ispata elverişli herhangi bir delil sunulmamış ve ispatlanamamıştır. Dava mevduat sahibine ödenmeyen ve rızası dışında yapılan ödemenin tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu mevduat davalı banka tarafından bankada unutulduğu gerekçesiyle 4389 SY nın 10. maddesi uyarınca zamanaşımına uğrayan mevduat hükümleri gereğince zamanaşımına uğraması nedeniyle fona devir işlemi yapılmamıştır .Buna göre davalı bankanın anılan yasa hükmü uyarınca işlem yapıp yapmasının somut olayda davanın sonucuna herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir.TBK’nun 386 (e.BK 306) maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570(e.BK 472) maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir.Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Banka kendi çalışanlarının kususurlu ya da kasıtlı eylemleri nedeniyle BK’nın 55(TBK66 ) maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Davalı banka süresinde zamanaşımı defiinde bulunmuş olup,davalı banka güvencesinde olan mevduatlara ilişkin yapılan usulsüz işlemler nedeniyle paranın en son işlem tarihinden itibaren BK 66 ve 125 maddesi uyarınca 10 yıllık süre içerisinde talep edilebilecektir. (Y,11.H.D 11.03.2015 tarih E:2014/17307 -K:2015/3368 ,Y.11.H.D 11.03.2015 tarih E:2014/17307- K:2015/3368 K).Dava tarihi itbarıyla Paranın en son işleme tabii tutulduğu 29.12.1999 tarihne göre 10 yıllık zamana şımı süresi dolduğu görülmüştür.Bu durumda mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 15,-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/05/2020