Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1548 E. 2020/495 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1548
KARAR NO : 2020/495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI 2016/749 Esas- 2017/882 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/05/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin aralarındaki ticari ilişki sebebiyle davalıya mal verdiğini ve bu ticaret neticesinde davalıya fatura tanzim edildiğini, davalının takibe konu alacak miktarı kadar olan cari hesap borcunu müvekkile ödemediğini, bunun üzerine icra takibine başlandığını ancak davalının takibe tiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek; Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptalini ve asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu alacak miktarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve davacı lehine delil mahiyetinde olmadığı, davalının kesin sürede ticari defterlerini sunmadığı, davacının yazılı delille ve ticari defterleri ile alacağını ispat edemediği, davacının yemin deliline dayandığı ancak davacı yanın 11/09/2017 tarihli celsede davalıya yemin teklifinde bulunmayacağını beyan ettiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; her ne kadar davacı ticari defterlerinin kapanış tasdiki yapılmamış ise de; bu hususun tek başına delil teşkil etmeyeceği Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu üzere dosyadaki tüm deliller toplandıktan sonra değerlendirmesi değerlendirme yapılması gerektiğini, davaya konu fatura ve sevk irsaliyelerinin davalık çalışanları tarafından alındığı ve içeriğine itiraz edilmediğini taraflar arasında imzalanan mutabakat mektubu ve veya BS formları ve mail yazışmaları dikkate alındığında davacı şirketten alacaklı şirket alacaklı olduklarını açıkça ortada olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; bakiye fatura alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı) Satım sözleşmesinde kural olarak mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Somut olayda; davalı ticari defterleri incelemeye sunulmamış,davacı ticari defterleri incelenmiştir. Usülune uygun tutulmayan davacı ticari defterlerinde dava ya konu faturalar ve davalı ödemeleri kayıtlı olup davacı davalıdan alacaklı görünmektedir. Dayanağı kanıtlanamayan faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı gibi salt davacının defterlerinin usülune uygun tutulmaması da alacağın ispat edilemediği sonucunu doğurmaz. Dosyaya sunulan taraflar arasında imzalanan 22.09.2016 tarihli hesap mutabakatı ve davacı ticari defterlerinde kayıtlı, 02.11.2015 tarihli 8.66,50 TL ve 05.12.2015 tarihli 15.668,13- TL bedelli faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri imzalı olup;davalı katıldığı duruşmada açıkça içeriğine ve imzasını itiraz etmediği görülmüştür. Buna göre davacı satıcının bu faturalara konu malları davalıya teslimi ettiğinin ve bu fatura miktarından davalı adına kayıtlı 12.500,- TL’nin ödemenin mahsubu sonucu 11.284,63- TL alacaklı olduğunun kabulü gerekmiştir. Bu durumda mahkemece davacının takibe konu bu miktar kadar davalıdan alacaklı olduğu ve alacağın fatura dan kaynaklanan likit ve belirlenebilir olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulü ile itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, ve reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebi bulunmadığından bu konuda bir karar verilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/749 Esas-2017/883 Karar sayılı ve 18/12/2018 tarihli hükmünün HMK ‘nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA, “Davanın KISMEN KABULÜ ile; Kocaeli … . İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasında takibe konu asıl alacağın 11.284,63 TL’lik kısmı yönünden İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden %10,5 oranını geçmemek kaydıyla değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,İtirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan (2.257,00- TL ) icra inkar tazminatının İİK 67. maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, “İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 770,85-TL harçtan davacı tarafından icra ve mahkeme veznesine yatırılan 231,06-TL harcın mahsubu ile bakiye 537,79- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından yatırılan 192,61-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 500-TL bilirkişi ücreti ve 65,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 565,50-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400,- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.245- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 73-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile, HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.14/05/2020
KARŞI OY Dava, muhtelif faturalardan doğan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup; davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermediğinden davayı inkâr etmiş sayılır.İspat yükü üzerinde olan davacı, davalıya dava konusu faturalar kapsamındaki malları teslim ettiğini yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Dosyaya faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri ile mutabakat metni sunulmuş ve davacı delil olarak davalının vergi kayıtlarına da dayanmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince davalının BA formlarının celbi, ayrıca imzalı sevk irsaliyeleri ve mutabakat metni için davalıya isticvap davetiyesi çıkarılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, Dairenin ‘davanın kısmen kabulü’ gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.