Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1544 E. 2019/1505 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1544
KARAR NO : 2019/1505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 02/04/2018
NUMARASI : 2016/337 E.-2018/196 K.
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Alacağından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/11/2019
Davanı kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin … gemisinde çalışmak üzere gemi ile iş sözleşmeleri akdederek belirli sürelerle çalıştığını, ancak müvekkilinin ücretinin büyük bir kısmının ödenmediğini, 24.10.2014 tarihinde ise geminin …’ya satıldığını ve gemi isminin … olarak değiştirildiğini, TTK 1321/5 m. uyarınca gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebileceğinden geminin yeni malikinin talep edilen alacak bakımından taraf sıfatının bulunduğunu, borçlu aleyhine başlatılan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin ise itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, iş bu davada Türk Mahkemelerinin görevli olmadığını, davacı tarafın delil olarak dayandığı sözleşmedeki tahkim şartı nedeniyle de Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesinin görevli olduğunu, ayrıca HMK 6.m. uyarınca da Panama Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yine tarafların yabancı olduğu, yabancı bayraklı gemide İngiliz Hukukuna tabi iş sözleşmesinden kaynaklanan bu davada Mahkemenin yetkili olmasının mümkün olmadığını, ayrıca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira iş sözleşmesine taraf olmadığını, müvekkilinin gemiyi her türlü takdiyattan ari bir şekilde icra/iflas yoluyla satın aldığını, dolayısıyla eski malikin iddia edilen borcu nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafın asıl alacaklı olduğu geminin önceki malikinin iflasına karar verilmiş olduğu; 6 Ekim 2014 tarihli alım satım anlaşması ile Bölge Mahkemesi tarafından atanan iflas idaresi tarafından gerçekleştirilen açık arttırma sonucunda davalının gemiyi satın aldığı, oysa ki TTK’nun 1350. m. uyarınca satış tarihinde İzmir limanında bulunan dava konusu yabancı uyruklu gemi hakkında Litvanya Hukuku’na göre, Litvanya makamlarınca ne surette olursa olsun yapılmış olan bir satış muamelesinin, Türk Hukuku açısından cebri icranın sonuçlarını doğuramayacağı, mahkemenin 2015/142 esas sayılı değişik iş dosyasında verilen ihtiyati haciz kararında da gerekçe olarak bu hususun belirtildiği ve kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce onandığı,davacı tarafından sunulmuş olan iş sözleşmesi ve gemiye giriş çıkış kayıtlarının davacının çalışma ücreti ve süresine ilişkin iddiaları destekler nitelikte olduğu, davalı tarafça işçi alacaklarının ödenmiş olduğuna dair sunulmadığı, dolayısıyla davacının 2.536,90- Euro tutarında ödenmemiş ücret alacağının bulunduğu, sosyal sigorta katılım paylarına ilişkin 785,93 Euro alacak talebinin ise haklı görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 2.536,90-Euro üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Hem davacının yabancı bir şahıs, hem de müvekkilinin yabancı bir şirket olması nedeniyle somut uyuşmazlıkta MÖHUK 1. maddesi uyarınca yabancılık unsuru bulunduğunu, MÖHUK 27.m. uyarınca uyuşmazlığın tarafların seçtikleri hukuka tabi olduğunu, davacının talep ettiği alacağının müvekkilinin taraf olmadığı 04.02.2014 tarihli iş sözleşmesinden doğduğunu ve İş Sözleşmesi’nde yer alan 6. maddede her türlü uyuşmazlığın münhasır olarak Londra’daki Uluslararası Tahkim Mahkemesi tarafından İngiliz Hukuku uygulanarak çözümleneceğinin kararlaştırıldığını, aynı şekilde İş Sözleşmesi’nin tabi olduğu İngiliz Hukuku bakımından da mahkemenin her halükarda yetkili olmadığını, 2-Müvekkilinin, davacı ile dava dışı… LTD arasında akdedilen sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini,3-… gemisi müvekkili tarafından her türlü takyidattan ari bir şekilde icra/iflas yoluyla satın alındığını, dolayısıyla, geminin her türlü takyidattan ari bir şekilde satın alındığı nazara alınarak, eski malikin iddia edilen borcu nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığını,4-Davacının, kendi ülkesi olan Litvanya’da gerçekleştirilen, Litvanya bayraklı Gemi’nin satışı için yetkili ve görevli mahkeme olan Litvanya Mahkemelerinde hakkını araması gerekirken, konu ile ilgisi olmayan Türk mahkemelerine başvurmasının tamamen hukuka ve mantığa aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, gemi alacaklısı hakkına dayanılarak TTK 1380 m. uyarınca taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, yabancı bayraklı gemide çalıştığı döneme ilişkin işçilik alacaklarının gemi alacağı niteliğinde olması nedeniyle bu alacaktan davalı yeni malikin de sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise uyuşmazlıktaki yabancılık unsuru ve davacının taraf olduğu iş sözleşmesindeki tahkim şartı gereğince mahkemenin yetkili ve görevli olmadığını, kendisinin sözleşmenin tarafın olmaması nedeniyle taraf sıfatının bulunmadığını, ayrıca gemiyi tüm takdiyatlarından ari şekilde cebri icra yoluyla satın alması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut delillerden dava konusu işçilik alacağının doğumu sırasındaki gemi malikinin iflas ettiği, takip ve dava açıldığı esnada gemi maliki konumunda bulunan …..’nın gemiyi cebri icra yoluyla satın aldığı, dolayısıyla taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı, davacının bu davayı TTK 1320/1-a ve 1321/1-5 m. uyarınca gemi alacaklısı hakkı ve buna bağlı rehin hakkına dayanarak davalıdan alacak talebinde bulunduğu, dolayısıyla iş bu davada Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan milletlerarası yetki dava şartlarından sayılmamaktadır. Her Devlet Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini bizzat tayin eder. Hukukumuzda ülke içi yer itibariyle yetki kuralları aynı zamanda milletlerarası yetki kuralları olarak uygulanır. Yetkinin varlığında, davanın yanlarının Türk vatandaşı veya yabancı olması kural olarak bir faktör olarak alınmaz. Türk Mahkemelerinin yetkili olduğu hallerde, tarafların yetki anlaşması ile yabancı bir ülke mahkemesini yetkili olarak kabul edebilirler. Somut olayda davalı iş sözleşmesine taraf olmadığından, bahsi geçen sözleşmede yer alan tahkim şartı, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği davalı tarafından ileri sürülemez. TTK 1359.m. uyarınca, 1354 ve 1355 inci maddeleri uyarınca deniz alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili olan mahkeme, deniz alacağının esasına ilişkin olarak yapılmış bir yetki veya tahkim sözleşmesi yoksa, ihtiyati haczi tamamlamak üzere açılacak dava hakkında ve ihtiyati haczi uygulayan icra dairesi de icra takibi hakkında yetkilidir. Somut olayda, ihtiyati haciz kararı verildiği tarihte geminin Hereke limanında olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı veren Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olduğundan, iş bu davada kararı veren ilk derece mahkemesi de yetkilidir. Davaya konu icra takibi gemi malikine izafeten acentesi aleyhine başlatılmış ise de, acente acentelik sıfatına ve borca itiraz etmiş, aynı şekilde gemi malikini temsilen davalı gemi kaptanı da borca itiraz etmiştir. İş bu dava dilekçesinde gemi malikine izafeten/temsilen hem acente hem de gemi kaptanı gösterilmiş ise de, tek bir borçlu olduğundan ve iş bu davadaki yargılama borçlu gemi malikini temsilen gemi kaptanı tarafından yürütülmüş olduğundan, karar başlığında davalı olarak gemi malikini temsilen gemi kaptanının gösterilmiş olması yeterli görülmüştür.Bununla birlikte, TTK 1320/1 .m. uyarınca geminin malikine, kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı doğmuş olan aşağıdaki alacaklar sahiplerine “gemi alacaklısı hakkı” verir. Gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları da gemi alacakları arasında sayılmıştır. Aynı yasanın 1321/1 m. uyarınca Gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir. 1321/5.m. uyarınca gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebilir. Bunun istisnası ise TTK m.1388/2. maddesi uyarınca geminin cebri icra satışı sonucu iktisap edilmesidir. Ancak, böyle bir cebri icranın Türk hukukunda göre geçerli olması gerekir.TTK m.1350 uyarınca, bir geminin ihtiyaten veya icraen haczi, cebri icra yoluyla satışı ve mülkiyetinin intikali de dahil olmak üzere, bu satışın sonuçları ve cebri icraya ilişkin bütün işlem ve tasarrufların geminin bu işlem ve tasarrufların yapıldığı sırada bulunduğu ülke hukukuna tabidir. Somut olayda ise, satış işleminin yabancı ülkede yapıldığı esnada, satıma konu geminin ülkemizde olduğu anlaşılmakta, bu durumda Litvanya makamlarınca yapılan cebri icra satışının, Türk hukuku bakımından geçerli olduğunun kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla davalının gemiyi her türlü takyidattan ari şekilde kazandığı yönündeki savunmasına da itibar edilmemiştir.O halde ilk derece mahkemesince, davacının gemi alacağı hakkına bağlı olarak oluşan rehin hakkına dayalı icra takibinde kısmen haklı olduğunun kabulü ile verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 483,49- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 191,24- TL harcın mahsubu ile bakiye 292,25- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/11/2019