Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1538
KARAR NO : 2019/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2018
NUMARASI : 2015/1231 E.- 2018/348 K.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Davanın kabulune yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin davalıya mal satıp teslim etmekte olduğunu, ancak davalının cari hesaptan kaynaklanan bakiye 189.409,11-TL borcunu ödememesi üzerine davalıya 05.11.2015 tarihli ihtarname gönderilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, davalı bir kısım ödeme yapmış ise de bakiye 48.858,81-TL borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı … A.Ş.’nin üstlendiği bir projede ana yüklenici olduğunu, davacının da … A.Ş.’nin temin ettiği alt yüklenici firmalardan biri olduğunu, müvekkilinin bir kısım malzemeyi işverenin gösterdiği davacıdan temin etmekte olduğunu, akabinde davacı ve diğer alt yüklenicilerin kestiği faturaları işverenin onayına sunmakta, işveren firmadan müvekkiline hakediş ödemesi yapılması ile birlikte müvekkilinin de alt yüklenicilere ödeme yaptığını, ancak davacının bu sistemi kötüniyetle bozduğunu ve ihtarname gönderdiğini, bu ihtarname tebliğ edilmeden önce işveren tarafından müvekkiline hakediş ödemesi yapılması nedeniyle müvekkilinin davacıya 06.11.2015 tarihinde 100.000-TL ödeme ve 19.11.2015 tarihinde 91.604,55-TL ödeme yapıldığını, ancak davacının kötüniyetli tavrını sürdürmeye devam ettiğini ve dava konusu icra takibini başlattığını savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamında davacıya yapılacak ödemelerin dava dışı şirket tarafından yapılacak hakediş ödemelerinin akabinde yapılacağına dair ve uygulamanın bu şekilde olduğunu ispata yarar herhangi bir sözleşme ve doneye rastlanılmadığı, her ne kadar davalı ile dava dışı şirket arasındaki e-mail yazışmalarında hak edişlere ilişkin yazışmaların mevcut olduğu görülmekte ise de, bunların gerek açık ve gerekse zımni olarak davacının kabulünde olduğuna dair de dosyada herhangi bir veriye rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dosyaya sunulan faturalar, e-mail yazışmaları, ilgili belgeler, davacıya yapılan ödemeler, ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkide yapılan ödemelerin asıl iş sahibi firmanın müvekkiline yaptığı hakediş usulü ödemeden sonra yapıldığının ve davacının da bu ödemeleri kabul ettiğinin anlaşılmakta olduğunu, davacı alt yüklenicinin piyasanın ticari örf ve adetini bilmiyormuş gibi hareket ederek kötüniyetli olarak bu sistemi bozduğunu,2-Alacak likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, dava dışı bir firmanın işvereni olduğu bir projede işveren tarafından kendisinin ana yüklenici, davacının ise alt yüklenici olarak belirlendiğini, yine işverenin talimatı doğrultusunda kendisinin ihtiyaç duyduğu bir kısım malzemeleri davacıdan satın aldığını, ancak süregelen bu ilişkide kendisinin davacıya ödemelerini, işverenin davacının kestiği faturaları onaylamasından sonra hak ediş ödemesi yapmasını müteakip yapmakta olduğunu, buna göre davacının takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağı bulunmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki ticari ilişkide davacının davalıya malzeme satıp teslim etmekte olduğu ve alacak tutarı tarafların kabulünde olup, uyuşmazlık davacının takibe konu ettiği cari hesap alacağının takip tarihi itibariyle muaccel olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı savunmasına delil olarak davacı,davalı ve işveren olduğu belirtilen dava dışı firma arasında gerçekleştirilen e-posta yazışmalarını sunmuştur, bu yazışmalar incelendiğinde, davalı tarafça sözü edilen iş için tüm bu tarafların ortak çalıştıkları anlaşılmakta ise de, dava dışı işverenin davalıya davacıdan malzeme alınması yönünde verdiği bir talimata rastlanılmadığı gibi, taraflar arasında önce davacı tarafça düzenlenen faturaların işverenin onayına sunulması, onay verilmesi ve davalıya hakediş ödemesi yapılmasını müteakip davalının davacıya fatura bedellerini ödemesi şeklinde bir uygulama olduğuna dair bir kanıya da varılamamıştır.O halde davacının alacak talebinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararı isabetli olduğu gibi, dava konusu alacak faturaya dayalı olup likit(bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 3.337,54- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 835- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.502,54- TLnin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42- TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/11/2019