Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1535 E. 2019/1401 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1535
KARAR NO : 2019/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2016/857 Esas- 2018/450 Karar
DAVA: Sözleşmenin Feshi-Alacak-Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalıların kurucu ortağı olduğu … A.Ş.’deki davalıların hisselerini 19.02.2016 tarihinde 2.900.000-TL bedelli satın aldığını, ancak 15.07.2016 tarihinde meydana gelen anayasal ve kamu düzenine karşı terör eylemleri nedeniyle şirkete ait okullara FETÖ örgütüyle ilgili olduğundan bahisle 27.07.2016 tarihinde el konulduğunu, dolayısıyla müvekkiline ayıplı mal satışı yapıldığını ileri sürerek hisse devir sözleşmesinin feshi ile davalılara ödenen tutarın iadesine, müvekkilinin ve dava dışı diğer cirantaların dava konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, tarafların sözleşme ile ortak oldukları şirketin 670 sayılı KHK kararnamesinin 5/3 fıkrası ve 675 sayılı KHK 16/3 maddesi gereğince işlem gördüğü ve terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verildiği, dava açıldığı tarihte dava şartının bulunmadığı, dolayısıyla sözleşmenin geçerlilik şartları, ayıp iddiaları ve davalıların iddialarının dinlenemeyeceği, her ne kadar kısa kararda “davalı şirket” yazılmış ise de “davalıların şirketinin” olarak düzeltildiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu davanın KHK’da esas alınan tarihten sonra açıldığını ve husumetin ne Maliyeye ne de Vakıflar Genel Müdürlüğüne yöneltildiğini, ayrıca kapatılan kurum ve kuruluşun sahibi kişilere karşı da açılmadığını, aksine kapatılan kurumun sahibinin davacı olduğunu, davalıların ise eski yetkili ve sahipleri olduğunu, dolayısıyla gerekçe gösterilen KHK hükmünün davalılar açısından geçerli olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ayıp iddiasına dayalı olarak hisse devir sözleşmesinin feshi, ödenen hisse devir bedelinin iadesi ve devir bedeli olarak verilen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Ülkemizde T.C. Devletine karşı 15.07.2016 tarihinde yapılan ve bastırılan darbe teşebbüsü sonrasında 20.7.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kararı doğrultusunda, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler kapsamında çıkarılan 03.10.2016 tarihli 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16. maddesi; “(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da re’sen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5’inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.” şeklindedir.Taraflar arasındaki hisse devrine konu … A.Ş.’nin dosya kapsamında mevcut ticaret sicil kaydı incelendiğinde, 670 sayılı KHK ile sicil kaydının 24.08.2016 tarihinde resen terkin edildiği görülmüştür. Davalılar dava tarihi itibariyle adı geçen şirketin sahibi(ortağı) konumunda değillerse de, iş bu dava davalıların ortaklık hisselerinin devrinin geçersizliği iddiasına yani davalıların şirketteki sahiplik sıfatlarına dayalı olarak açılmış olup, dava tarihi de dikkate alındığında yukarıda sözü edilen KHK hükmü uyarınca iş bu davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği açıktır. Öte yandan ilk derece mahkemesince kısa kararda “davalıların şirketi” ifadesi yerine “davalı şirket” ifadesinin kullanılmış olması maddi hata niteliğinde olup, bu hatanın gerekçeli kararda düzeltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.O halde ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/11/2019