Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1530 E. 2018/1123 K. 01.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1530
KARAR NO : 2018/1123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2018(Ara karar) ve 24/05/2018 (ikinci ara karar)
NUMARASI : 2018/249 Esas
DAVA :Şirket Payının Gerçek Değerinin Tespiti
TALEP : İhtiyati Tedbir-İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 01/10/2018
Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen 16/04/2018 tarihli kararına süresi içinde davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine yönelik olarak verilen 24/05/2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı/itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekillerinin murisi …’ın 14/10/2017 tarihinde vefatı üzerine malvarlığının tespiti amacıyla tereke davası açıldığını, aynı zamanda müvekkillerinin murisin ortağı olduğu davalı şirkete ve davalı şirket ortaklarına 25/12/2017 tarihli ihtarname göndererek murisin pay sahibi olduğu hisselerin müvekkilleri adına devrinin yapılmasının ihtar edildiğini, şirket ortaklarının ihtarnameye olumsuz cevap verdiklerini ve bilgi vermekten kaçındıklarını, davalı şirketin 16/03/2018 tarihli cevabi ihtarında müvekillerinin paylarının TTK 493.maddesi kapsamında gerçek değerinden satın alınacağının ihtar edildiğini, bunun üzerine müvekkillerince davalı tarafça bildirilen değerin gerçek değerin çok altında olması nedeniyle itiraz edildiğinin, teklifin reddedildiğinin açıkça belirtildiğini ileri sürerek TTK 493/5 maddesi uyarınca murisin davalı şirket nezdinde bulunan paylarının dava tarihi ve hükme en yakın tarih itibariyle tespitine, müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önlenmesi, davalı şirket malvarlığının korunması ve şirketin zararlandırıcı faaliyetlerinin önüne geçilmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına,ayrıca şirket hisselerinin devrinin önlenmesi yönünde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 16/04/2018 tarihli ara kararı ile, dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirketin payların devrini yapması halinde davacıların mevcut durumunda bir değişme olacağı ve haklarını elde etmelerinin önemli ölçüde zorlaşacağı, dolayısıyla payların devrinin engellenmesi yönündeki talebin haklı olduğu, ancak mevcut delil durumuna göre davalı şirketin yönetim kurulunun davacı ortaklar aleyhine zararlandırıcı, ortaklık paylarının değerinin düşmesine neden olacak karar ve tasarrufta bulunduklarının anlaşılamadığı gerekçesiyle davacı tarafın muris hisselerinin devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir isteminin teminatsız olarak kabulüne, davalı şirkete denetim kayyımı atanması yönündeki talebin ise reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Yine bu karara davalı vekili itiraz etmiş, mahkeme 24/05/2018 tarihli duruşmada itirazı değerlendirmiş, mahkemenin 24/05/2018 tarihli ara kararı ile, TTK 494/2 maddesi uyarınca muristen gelen şirket paylarının mülkiyetinin murisin ölümü ile derhal mürasçılar olan davacılara geçtiği, dolayısıyla davalı vekilinin aksi yöndeki savınmasının yerinde olmadığı, ancak davalı tarafın payların mülkiyetinin kendilerinde olduğunu düşünmesi nedeniyle paylar üzerindeki mülkiyet hakkının korunması gerektiği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacıların muhtemel ciddi zararları olabileceği, ayrıca davacıların kendilerine ait paylar için teminat yatırmalarının da doğru olmayacağı, kaldı ki davalı şirket onay vermediği müddetçe davacıların ortaklık haklarını kullanmalarının mümkün olmadığı, dolayısıyla davalının bu tedbir kararından doğacak bir zararının da olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin payların devrinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket ortaklarının müvekkiline bilgi vermekten kaçındıklarını, ayrıca tereke davasında incelenen kayıtlardan muris ve müvekkillerine yönelik bir takım hukuka aykırı borçlandırıcı iş ve işlemler yapıldığının ve mal kaçırma amacıyla şüpheli işlemler yapıldığının tespit edildiğini, davalı tarafın şirket paylarını devralmayı önermeleri ile artık payların mülkiyetinin şirkete geçtiğini ve paylar üzerinde diledikleri gibi tasarrufta bulunabileceklerini iddia ettiklerini, oysa teklif edilen bedel gerçek değerin çok altında olduğu gibi mirasçılar tarafından kabul edilmiş bir bedel de olmadığını belirterek şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tadbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı/İhtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının davanın konusunu oluşturmayan hususta ihtiyati tedbir talep etmekte hukuki yararı olmadığını, müvekkilinin gerçek pay değerinden devralma bildirimi ile mülkiyet ve paysahipliği haklarının müvekkiline geçtiğini, mahkemece bu durumun gözardı edildiğini, müvekkili açısından önalım hakkının sonuçlarının doğduğunu, davacıların hakkının alacak talepleri ile sınırlı olduğunu, ihtiyati tedbir koşullarının da bulunmadığını, teminat alınması talebinin gerekçelendirilmeden reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tebdir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK 493/5 maddesi uyarınca şirket payının gerçek değerinin tespiti istemine ilişkin olup, davacı taraf aynı zamanda muris paylarının devrinin önlenmesi ve şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacılar, davalı şirketin hissedarı olan murisin vefatından sonra davalı şirkete ihtarname gönderilerek payların kendileri adına devrinin sağlanmasını talep ettiklerini, davalı şirketin payları gerçek değeri ile devralmayı önerdiğini, ancak teklif edilen bedelin gerçek değerin çok altında olması nedeniyle teklifin reddedildiğini ileri sürerek payların gerçek değerinin tespitini talep etmişler, davalı ise payların gerçek değerinden devralma önerisi ile paylarının mülkiyetinin kendisine geçtiğini, önalım hakkı doğduğunu, davacıların ancak alacak talebinde bulunabileceklerini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi 16/04/2018 tarihli ara kararı ile muris paylarının devrinin önlenmesi yönünde takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı vermiş, davalı şirkete denetim kayyımı atanması talebini ise reddetmiştir, 24/05/2018 tarihli ara kararı ile de davalı vekilinin pay devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar vermiştir.
HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda, tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya yansıyan deliller karşısında dosyanın geldiği aşama itibariyle murisin davalı şirketteki paylarının mülkiyetinin ve değerinin çekişmeli olduğu, dolayısıyla yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, payların devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacıların haklarını elde etmelerinin önemli ölçüde zorlaşabileceği sonuç ve kanaatine varılmış olup, Mahkemece teminat alınmamasında da usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Diğer taraftan, davacı tarafça ileri sürülen iddialar karşısında şirkete denetim kayyımı atanmasını gerektirecek bir durum olmadığı yönündeki İlk derece Mahkemesinin takdirinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin ve davalı/ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin ve davalı/ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurularının HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
Peşin harçların karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 01/10/2018