Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1519 E. 2019/1314 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1519
KARAR NO : 2019/1314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2018
NUMARASI : 2016/987 E.-2018/449 K.
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin müşterisi olan dava dışı … kredi borcuna mahsuben keşidecisi davalı olan bir çeki müvekkiline ciro ederek teslim ettiğini, çek muhatap bankaya ibraz edilmişse de karşılığının çıkmadığını ve çeke dayalı olarak davalı hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, müvekkili alacağının tahsili için TTK 732/2 m. hükmü uyarınca genel hükümlere göre sebepsiz iktisap koşullarının doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 82.275,94-TL alacağın, asıl alacak tutarı 71.250-TL’ye dava tarihinden itibaren %9 yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, çek bedelini alacaklıya ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava dışı …’ın bankaya verdiği 31/07/2014 tarihli “çekin takastan çekilmesini talep ediyorum” şeklindeki dilekçesi ile çekin takastan geri çekilmesini istediğine göre dava dışı … bu çeki bankaya tahsil amacıyla vermiş olduğu, nitekim dava dışı lehdarın bu dilekçeyi 31/07/2017 tarihinde verdiği, davalı … de çek bedelinin ilk taksidini 31/07/2014 tarihinde, kalan kısımlarını da 04/08/2014 ve 07/08/2014 tarihlerinde ödediği düşünülürse, … çekin kısmen tahsil edilmesi ile çeki artık takasa sunmaktan vazgeçtiğinin anlaşıldığı, bankanın bu dilekçeye rağmen çeki iade etmediği ve kredi verdiği kişinin kredi borcuna karşılık usulsüz olarak elinde tutttuğu, bu durumda davalı keşidecinin lehdara yaptığı “çek bedelini ödedim” definin şeklen son hamil görünen bankaya karşı da ileri sürülebileceği, zira gerçekte banka son hamil değil, çeki sadece lehdardan tahsil amacıyla almış kişi olduğu ve sadece lehdarın sahip olduğu haklara sahip olabileceği, keşideci çek bedelini ödediğini tereddüde yer vermeyecek şekilde sunduğu dekontlarla ispat etmiş olup sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava konusu çekin … tarafından kredi borcuna mahsup edilmek üzere temlik cirosu ile devir ve teslim edildiğini, çekin tahsil cirosu olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, zira çek üzerinde bu yönde bir ibare olmadığını, ayrıca 31.07.2014 tarihli dilekçenin müvekkili bankaya hiç sunulmadığını, üzerinde bankanın kayıt ve kaşesinin bulunmadığını,2-Çek temlik cirosu ile devredildiğinden, davalının ödeme defini müvekkiline karşı ileri süreyemeceğini, müvekkilinin çeki kötüniyetli olarak iktisap ettiğinin de ispat edilemediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme nedeniyle tahsili istemine ilişkindir.Dava konusu çek incelendiğinde, keşidecisi davalı, lehdarı dava dışı…olan, arka sayfasında sırasıyla … ve davacının ciroları olan, … nolu 25.07.2014 tarihli, 25.000-USD bedelli çek olduğu görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 689. maddesine göre rehin cirosundan söz edilmesi için “bedeli teminattır.” “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin, tahsil cirosundan söz edilmesi için de “bedeli tahsil içindir” “vekaleten” ibarelerinin senede yazılması gerekir. Senette yukarıda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin veya tahsil cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir. Dosya kapsamında bir örneği bulunan çekin incelenmesinde, lehdar tarafından yapılan ciroda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığı görülmüş olup, salt çek tevdi bordrosunda çekin tahsil için bankaya verildiği yönündeki ifade dikkate alınarak çekin tahsil için verildiğinin kabulü mümkün değildir.Zira bu ifadenin, çekin borca mahsup edilmek üzere tahsili olarak da yorumlanması da mümkündür. Bu sebeple çekin temlik cirosu ile davacı bankaya geçtiğinin kabulü gerekmektedir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28/09/2017 tarihli 2016/20339 E., 2017/6394 K. sayılı ve 17.04.2017 tarihli 2016/7516 E., 2017/3068 K. sayılı emsal kararları). Ne var ki kambiyo vasfını haiz olan çek üzerinde, yasal sürede bankaya ibraz edildiğine dair bir şerhe rastlanılmamıştır. Bu durumda, davacı banka kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirmiş ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından keşideciden 6102 sayılı TTK.nun 818/1-m m. yollamasıyla 732.maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak talebinde bulunabilir. Bu durumda davalı keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Zaten davacı da sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak iş bu davayı açmıştır. Davalı ise çek bedelinin alacaklı lehdara ödendiği savunmuş, ödemelerine ilişkin banka dekontları sunmuştur. Dekontlar incelendiğinde, davalı hesabından ….’a yapılan 04.08.2014 tarihli 6.500-USD bedelli, 07.08.2014 tarihli 3.500-USD bedelli ve 31.07.2014 tarihli 15.000-USD bedelli ödemeler olduğu görülmüştür. Çek tevdi bordrosundan 25.07.2014 tarihli çekin 11.07.2014 tarihinde davacı bankaya teslim edildiği anlaşılmakta ise, davalı keşidecinin bu durumdan haberdar olduğuna dair delil mevcut olmadığından çek keşide tarihinden sonra yapılan ödemelerin iyiniyetli ödemeler olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan ödemelerin lehdar … yerine … Tic. Ltd. Şti.’ne yapılmış olduğu anlaşılmakta ise de, davalı bu firmalar arasında bağlantı olduğunu ileri sürmüş, davacı banka ise aksi yönde bir iddiada bulunmamıştır, banka tarafından sunulan kayıtlarda da … müşterisi olduğu kredi sözleşmesinde …San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve yetkilisinin kefil oldukları, ayrıca lehdara ait sözleşmeler ile birlikte bu şirket tarafından düzenlenen sözleşmelerin de birarada sunulduğu görülmüş olup, bu durumda ödemelerin lehdara yapıldığının kabulü gerekmiştir. Kaldı ki lehdarın ilk ödemeden sonra bankaya sunduğu 31.07.2014 tarihli dilekçesi ile çekin takastan çekilmesi talebinde bulunması da bu kanıyı güçlendirmektedir. Bu durumda davalının dava konusu çek nedeniyle sebepsiz zengileşmediğini ispat ettiği açıktır. O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen karar sonucu itibariyle doğru ise de, hükmün gerekçesi değiştirilmiş olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/987 Esas- 2018/449 Karar sayılı ve 08/05/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 44,40-TL harcın, toplam 1.405,07- TL harçtan mahsubu ile 1.360,67- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.332,08- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/10/2019