Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1518 E. 2019/1394 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1518
KARAR NO : 2019/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI : 2017/812 Esas- 2018/430 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hisse Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, tarafların dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları olduklarını, 2011 yılında davalının şirket ortaklığından ayrılmak istediğini ve yapılan görüşmeler sonucunda davalının şirketteki %10 payının müvekkiline 700.000-TL bedelle devri konusunda anlaştıklarını, şirket hesabından müvekkili adına 100.000-TL’nin davalının banka hesabına “… Hisse Devri Avansı” açıklaması ile ödendiğini, ancak akabinde davalının anlaşmadan vazgeçtiğini, şirket ve ortaklarına karşı ortaklıktan ayrılma talebiyle dava açtığını, davanın derdest olduğunu, müvekkilinin de hisse devrinin yapılacağı inancıyla yaptığı ödemenin iadesi talebiyle icra takibi başlattığını, ancak takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu, oysa davalının kendi açtığı davada bu ödemenin hisse devri karşılığında alındığını kabul ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu ödemenin davacı tarafından değil dava dışı şirket tarafından yapılmış olması nedeniyle davacının taraf sıfatının bulunmadığını, kaldı ki davacının şirket genel kurulunun veya yönetim kurulunun aldığı bir karar olmadan şirket ortağı olan müvekkili hissesinin devri için şirket parasını avans olarak kullanmasının suç teşkil ettiğini, müvekkili tarafından açılan ortaklıktan çıkma talepli davanın ise kabul edildiğini, tarafların anlaşmalarının aksine davacının gerçek hisse değerini ödememiş olması nedeniyle müvekkilinin söz konusu davayı açmak zorunda kaldığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının banka hesabına 11/05/2011 tarihinde 100.000- TL havale edildiği, dosyada mevcut dekont uyarınca gönderen hesabın “… Ltd Şti”ne ait olduğu, dekontun açıklama kısmında “…Hisse Devri Avans” ibaresinin yazılı olduğu, her ne kadar davacı bu bedeli kendisinin gönderdiğini iddia etmiş ise de göndericinin açıklanan şirket olması karşısında bedelin iadesini de ancak bu şirketin isteyebileceği, davacı yararına gönderilmiş dahi olsa davacının tutarı geri isteme hakkına sahip olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ödemenin taraflar arasındaki gerçekleştirilecek olan hisse devri nedeniyle avans olarak gönderildiği ancak devir anlaşmasının gerçekleşmediği hususlarının tarafların kabulünde olduğunu, davalıya gönderilen para nedeniyle müvekkilinin malvarlığında azalma meydana geldiğini, zira şirket kayıtlarında müvekkilinin aynı tutarda şirkete borçlandırıldığını, buna ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasının da talep edilmiş olduğunu, ancak ilk derece mahkemesinin delilleri toplamadan hatalı değerlendirme ile karar verdiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket hisse devri için avans olarak yapılan ödemenin iadesi amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, tarafların her ikisinin de dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, 2011 yılında davalının şirketteki %10 hissesini kendisine devrederek ortaklıktan ayrılmak istediğini, 700.000-TL bedelle devir konusunda anlaştıklarını ve şirket hesabından müvekkili adına 100.000-TL’nin davalının hesabına gönderildiğini, ancak devrin yapılamadığını ileri sürmüş, davalı ise söz konusu ödemenin dava dışı şirket hesabından yapılmış olması nedeniyle davacının taraf sıfatının bulunmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Davalı tarafça açılan ve aynı mahkemenin 2017/313 E. sayılı dosyası üzerinden yürütülen ortaklıktan çıkma istemli dava dosyasındaki taraf beyanları incelendiğinde, taraflar arasında davalının şirket hissesinin davacıya devri konusunda anlaşma yapıldığı ve davacı adına, şirkete ait hesaptan 100.000-TL tutarın davalı hesabına gönderdiği hususlarının uyuşmazlık konusu olmadığı görülmüştür. Söz konusu ödemeye ilişkin dekont incelendiğinde de “… Hisse Devri Avans” açıklaması olduğu görülmüştür. Bu ödeme dava dışı şirket hesabından yapılmış olsa bile, ödemenin davacı adına yapıldığı açık olup, bu durumda hisse devrinin gerçekleşmemiş olması nedeniyle yapılan ödemenin iadesini ancak akdi ilişkinin tarafı olan davacının talep edebileceğinin kabulü gerekir. Öte yandan dava dışı şirketçe alınmış usulüne uygun bir karar olmadan davacı adına ödeme yapılmasının suç teşkil edip etmeyeceği veya bu ödeme nedeniyle davacı adına borç kaydı yapılıp yapılmadığı hususları ayrı bir dava konusu olabilecek hususlar olup, şirketin tarafı olmadığı bu davanın esasına etkisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, davalının, bu tutarın davacıya iade edildiği yönünde bir savunması da olmamıştır.O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davacının taraf sıfatının bulunduğu ve davasında haklı olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2018 Tarihli 2017/812 Esas 2018/430 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜ ile; davalının İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki vâki itirazının İPTALİ ile takibin aynen devamına, Alacak likit olmakla, 100.000-TL alacağın %20’si oranındaki 20.000-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 6.831- TL nispi harçtan 1.207,75- TL peşin nisbi harcın ve icra dosyasına yatırılıp mahsubu istenen 500-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.124,35- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 1.707,25- TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 36-TL ilk masraf ile 62,50- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 98,50-yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 10.750- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Karar kesinleşiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 65,50-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/11/2019