Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/151 E. 2018/792 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/151
KARAR NO : 2018/792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017
NUMARASI : 2016/999 Esas 2017/834 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/06/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının … Ltd Şirketinde eşit oranda ortak olduklarını ,şirketin ticari merkez adresinin Şişli/İstanbul olduğunu, dava konusu şirketin esasen nefroloji alanında gereken hemoperfizyon cihazının ithal ticareti iştigal etmek amacıyla müvekkili tarafından ortak olunduğunu,paydaşların 20 yıl süre ile münferit imza ile şirketi temsil ve ilzamla yetkilendirildiğini, müvekkilinin Kocaeli’nde ikamet ettiğini, şirket merkezinin ise Şişli İstanbul’da olduğunu , diğer ortağın İstanbul ‘da ikamet etmesi nedeniyle müvekkilinin şirket işleri ile ilgilenmediğini, tahsilat işlemlerinin ve diğer her türlü işlemi davalının yürüttüğünü, aradan geçen zaman içinde şirketin bir çok ihaleye girdiğini ve karlı işler yapmaya hazırlanırken davalının şirket hesapları ve kayıtları konusunda ketumluğu, şeffaf olmaması ,mali durum hakkında net bir izahat vermediğinden ticari atılım ve açılım yapılamadığını, son aşamada müvekkilinin şirket merkezini Kocaeli’ne taşımayı önerdiğini, ancak davalının bu talebi kabul etmediğini, haklı nedenlerle şirketin feshinin istenebileceğini, feshi istenen şirketin iki ortaklı olması ve Yargıtay’ın istikrarlı kararlarına göre de, fesih davalarında ortakların tümünün davacı yada davalı durumda olması halinde davanın ayrıca şirkete yöneltilmesinin gerekmediğini, müvekkilinin diğer ortağa güveninin azaldığını, davalının temsil yetkisinin bulunması nedeniyle şirketi borçlandırma ihtimalinde bulunduğunu,müvekkilinin şahsi sorumluluğunun gerektirebileceğini belirterek şirketin feshine, ve şirketin atanacak kayyum eliyle yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin adresinin Bakırköy olması nedeniyle mahkemenin yetkisinin bulunmadığını, Limited şirketlerde tek ortakla şirketin devamının mümkün olması nedeniyle şirketin feshinin gerekmediğini, davacının şirketin iş ve işlemleri konusunda hiçbir çabası olmadığını, şirketin tıbbi malzeme alım satımı işi ile iştigal ettiğini ve ihale usulü çalıştığını, şirketin vergi ve SGK borcunun olması durumunda ihaleye katılmasının mümkün olmadığını, şirketin borcunun bulunmadığını, davacının istediği her türlü bilgi ve belgeye şirket muhasebesinden alabileceğini ve her türlü bilgiye ulaşabileceğini, sorunun kaynağının davalı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkeme;şirketin feshini gerektiren haklı sebebin somut olması gerektiğini, gelecekte meydana gelmesi mümkün uyuşmazlıklar veya zarar endişesi gibi nedenlerle şirketin feshinin talep edilemeyeceğini, başka bir anlatımla varsayımlar ve olumsuz beklentilerin haklı sebep kabul edilemeyeceğini, haklı sebep değerlendirilirken TMK 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralınınesas alınması gerektiğini, şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkinin dikkate alınması gerektiğini, dava konusu olayda her iki ortağında münferit imza yetkisinin bulunduğu ,davacı kendisine bilgi verilmediği ileri sürülmüş ise de, davacının münferit temsil yetkisine binaen şirket ile ilgili bilgilere sahip olabilecek bir pozisyonda olduğunu ve bilgi edinme hakkına ilişkin kanunda tanınan imkanlara başvurulmadığının anlaşıldığını, taraflar arasında güvenin sarsıldığına dair bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını, haklı sebebin gerçekleşmediğini belirterek TTK 636. maddesindeki feshi için gerekli şartlar oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili;davanın reddine ilişkin kararın müvekkilini çıkmaz duruma soktuğunu, davalının müvekkilinden sürekli paralar istediğini,paraların nereye harcandığının bilinmediğini, ticari defter ve kayıtların müvekkiline gösterilmediğini, belirterek davanın reddine ilişkin hükmün kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK 636. maddesine göre Limited şirketlerde her ortak Haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshini talep edebileceği düzenlenmiştir. Haklı sebeplerin ne olduğu madde metninde sayılmamış olup bu husus uygulamaya bırakılmıştır.
Somut olayda davacının iddia etmiş olduğu gibi şirketin gelecekte vergi borcunun artacağı endişesi gibi durumların, şirketin feshi sebebi olamayacağı, haklı sebep olduğu iddia edilen olayın şirket feshine neden olup olmadığı hususu değerlendirilirken şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkinin dikkate alınması gerektiği , dava konusu olayda her iki ortağında 08.04.2014 tarihinde 20 yıl süre ile münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkilendirildikleri, davacı tarafından kendisine bilgi verilmediği ileri sürülmüş ise de, davacının münferit temsil ve ilzam yetkisine binaen şirket ile ilgili bilgilere sahip olabilecek yetkiye sahip olduğu şirketle ilgili olarak her zaman bilgi alabileceği, ortaklar arasında güvenin sarsıldığı iddia edilmiş ise de ortaklığın devamını imkansız kılacak bir güven azalmasına davalının kusurlu eyleminin sebeb olduğu hususunda ispat vasıtası sunulmadığı anlaşılmakla ;şirketin feshi için haklı sebebin gerçekleştiği davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine ilişkin hükme yönelik ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş,davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/06/2018