Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1508 E. 2019/1310 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1508
KARAR NO : 2019/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2018
NUMARASI : 2018/33 E.-2018/452 K.
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince ve bir kısım davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili, dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş’nden alacaklı olup alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, ancak borçlu şirket yöneticileri olan davalılar …, … ve …’un şirket alacaklılarına zarar vermek kastıyla 3.şahıslarla ve şirketlerle anlaşarak şirketin malvarlığını devir ve temlik etmek suretiyle kaçırdıklarını, akabinde de anlaştıkları alacaklı vasıtasıyla şirkete ilişkin muvazaalı iflas kararı aldıklarını, kendilerine haksız kazanç sağlayarak şirketi zarara uğrattıklarını, bu şekilde TTK 553 vd. m. hükümlerini ihlal ettiklerini, bu muvazaalı devirlerden birine ilişkin olarak müvekkili tarafından açılan tasarrufun iptali davası sırasında iflas kararı verilmesi üzerine iflas idaresinin davaya asli müdahil olarak katıldığını, iflas idaresi müdür ve memuru olan diğer davalıların ise şirket alacaklılarının haklarını koruma hususunda gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek alacağın tahsilini geciktirdiklerini, iflas idaresi müdürü olan davalı … tarafından şirket yöneticileri aleyhine tazminat davasının ancak iflas idaresince açılabileceği belirtilmiş olmasına rağmen halen dava açılmadığını, bu şekilde İİK 223 vd.m. hükümlerine aykırı davrandıklarını, İİK 227/4 m. uyarınca kusurlarından ileri gelen zararlarından sorumlu olduklarını ileri sürerek davalıların müvekkiline verdikleri zarar olan 163.512,66-Euro tazminatın davalılardan faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06.03.2017 tarihli dilekçesi ile, davalı … yönünden davayı ıslah ettiklerini, bu davalı aleyhine açılan davayı ıslah dilekçesi ile Adalet Bakanlığı’na yönelttiklerini bildirmiş, 11.04.2018 tarihli dilekçesi ile, davalı … aleyhine sehven dava açıldığını belirterek HMK 124/3-4 m. uyarınca taraf değişikliğinin talebinin kabulünü istemiştir. Davacı vekili 19.04.2018 tarihli duruşmada, mahkemece takdir edilecek tazminatın TTK 553/1 m. uyarınca alacaklı sıfatıyla müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili, müvekkilleri aleyhine açılan dava ile diğer davalılar aleyhine açılan davanın farklı hukuki sebeplere dayalı olması nedeniyle tefriki gerektiğini, davacının alacak talep hakkı zamanaşımına uğradığı gibi davacı iddialarının haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalılar … ve … vekili, müvekkillerinin iflas idare memuru olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, iflas idaresinin davacı tarafça sözü edilen tasarrufun iptali davasına kanuni zorunluluk gereği davacı sıfatıyla katıldığını, davacının ihtarnamelerine cevap verildiğini, davalı yöneticilerin iflaslarına karar verilmiş olması nedeniyle bu yöneticiler aleyhine tazminat davası açılmasının masanın yararına olmayacağının açık olduğunu, kaldı ki TTK 556.m. uyarınca iflas idaresince sorumluluk davası açılmadığı takdirde şirket alacaklısı olduğunu söyleyen davacının dava açabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili, davacının tazminat talebinin koşullarının oluşmadığını, zira İİK 223 ve 227.m. uyarınca daire amiri olan müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, İİK 5.m. koşullarının da oluşmadığını, zira İİK 5.m. uyarınca davanın idare aleyhine açılması gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin iflas müdürü olarak üzerine düşen görevleri gereği gibi yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili, davacı iddialarının haksız olduğunu, müvekkilinin iflas idare memuru olarak görevini eksiksiz ifa ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ıslah yolu ile davada taraf değiştirilemeyeceğinden davacının davalı … yönünden ıslah talebi haksız olduğu gibi maddi hataya dayanmayan ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan taraf değişikliği talebinin de yerinde görülmediği, İİK.nun 227.maddesinde iflas idaresini teşkil edenlerin kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu oldukları, iflas idare memurlarının İİK.227.maddesinin yollamasıyla İİK.5.maddesi kapsamında icra ve iflas dairesi görevlileri durumunda oldukları, dolayısıyla bu davalılar hakkındaki davalara Adliye Mahkemesinde bakılacağı, yine davalı İflas İdare Müdürü … İİK. 5 kapsamında icra ve iflas dairesi görevlisi olduğundan kusurundan doğan tazminat davasının ancak idare aleyhine açılabileceği, dolayısıyla bu davalılara husumet yöneltilemeyeceği, müflis şirket yöneticileri …, … ve … hakkında TTK.nun 553,556 maddelerine dayalı olarak sorumluluk davası açılmış ise de TTK 556.m. uyarınca zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemlerinin önce iflas idaresince ileri sürüleceği, iflas idaresi birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde her pay sahibi veya şirket alacaklısının mezkûr davayı ikame edebileceği, ayrıca TTK.nun 555 ve 556.maddeleri kapsamında şirketin uğradığı zararın tazminini talep eden pay sahibi veya alacaklının tazminatın şirkete ödenmesini isteyebileceği, davacı tarafın ise zarara yönelik tazminatın müflis şirkete değil kendisine ödenmesini talep ettiği, bu talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalılar …, … , … , … hakkında açılan davanın husumetten reddine, diğer davalılar …, …, …’a açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İflas idaresini teşkil eden davalıların kusurlarından ileri gelen zararlardan kendileri sorumlu olup, hukuki sorumluluk açısından memur olmadıklarını, dolayısıyla İİK 5.m. anlamında icra ve iflas görevlisi olmadıklarını, iflas idaresinin Adalet Bakanlığı’nın organı olmadığını, İİK 227.maddesinde uygulanacak hükümler arasında 5.maddenin sayılmadığını, dolayısıyla husumetten red kararının doğru olmadığını,2-Müflis şirket yöneticileri olan davalılar hakkında açılan davanın esastan reddinin de oluşa ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, ayrıca iflas idaresinin bugüne kadar yöneticiler aleyhine dava açmadığının ortada olduğunu, dolayısıyla tazminat davası açma hakkının öncelikle iflas idaresine ait olduğu yönündeki gerekçenin hatalı olduğunu, davanın reddinin TTK 553/1 ve 556/2 m. hükmüne de aykırı olduğunu, 3-İİK 5. maddesi uyarınca iflas idare müdürü …’nın kusurlu davranışı nedeniyle idare aleyhine dava açılması gerekirken sehven … aleyhine dava açıldığını, taraf değişikliği taleplerinin ise haksız olarak reddedildiğini, kaldı ki farklı kişiye de dava açılmadığını, temsilcide yanılmanın söz konusu olduğunu, 4-Davalılar arasında müteselsil sorumluluk olduğu halde her bir davalı yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Davalılar …, … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine açılan dava esastan reddedildiği halde, müvekkilleri lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün bu yönden kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bir kısım davalılara yönelik olarak TTK 553 vd m. uyarınca yöneticinin sorumluluğu nedeniyle uğranılan zararın tazmini, bir kısım davalılara yönelik olarak ise İİK hükümleri uyarınca iflas idare memur ve müdürünün görevlerini gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı, bir kısım davalıların yöneticisi oldukları dava dışı şirketten alacaklı olduğunu, ancak yönetici olan davalıların muvazaalı işlemleri ile şirketi zarara uğrattıklarını, ayrıca şirketin iflasına neden olduklarını ve müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediklerini, ayrıca iflas idare memuru ve müdürü olan diğer davalıların da alacaklıların haklarını koruma hususunda gerekli özeni göstermeyerek yine müvekkilinin alacağının tahsilini geciktirdiklerini ileri sürmüş, davalılar davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı yöneticiler …, … ve … aleyhine açılan dava yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirse; dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden, iş bu dava açılmadan önce bu davalıların iflaslarına karar verilmiş olduğu görülmüştür. Bu husus istinaf konusu edilmemiş olsa da, taraf ve dava ehliyeti İİK 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince İİK 194. maddesi uyarınca gerekli işlemler yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan iflas idare memurları olan davalılar …, … ve … aleyhine İİK 227/4 m. uyarınca açılan davanın değerlendirilmesi gerekirse; İİK 5.m. “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” şeklinde, İİK 227 m. ise, “(1)8 inci maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9, 11, 16 ve 359 uncu maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır. İflas idaresi, iflas masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri halinde iflas tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. …(4) İflas idaresini teşkil edenler kusurlarından ileri gelen zarardan sorumludurlar. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere İİK 227/1 maddesinde, 5.maddeye herhangi bir atıf olmadığından, İİK 227/4 m. uyarınca iflas idare memurlarının kusurları nedeniyle aleyhlerine doğrudan dava açılabileceği sonucuna varılmakta olup, ilk derece mahkemesince bu davalılar aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddi doğru olmamıştır.İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ise, AAÜT 3/2 m. uyarınca red sebepleri aynı olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususu gözetilmeden karar verilmesi de isabetsizdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/33 Esas – 2018/452 Karar sayılı 19/04/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-4-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”Bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan 35,90-’ar TL istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 24/10/2019