Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1488 E. 2020/537 K. 28.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1488
KARAR NO: 2020/537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/1568 Esas-2018/344 Karar
ASIL DAVA: Tazminat (Franchising Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA: Sözleşmenin Feshi-Tazminat (Franchising Sözleşmesinden Kay.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/05/2020
Asıl ve karşı davanın reddine ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili, müvekkili davalı ile 23.07.2012 tarihinde Franchise Sözleşmesi akdetmiş olup … Alışveriş Merkezinde … adı altında ticari faaliyette bulunmakta olduğunu, daha sonra davalının … bölgesinde de aynı tip bir başka sözleşme yaptığını ancak bu şube lehine diğer şubelerden avantajlı şartlarla çalışma tanımladığını, müvekkilinin söz konusu şubenin varlığına itiraz etmediğini, ancak bu şubenin müvekkilinin işyerinin 1,5-2 m çapındaki alana dahi paket servisi yapar hale geldiğini, müvekkilinin davalıya 30.01.2014 tarihli ihtarname göndererek bu haksızlığın düzeltilmesini istediğini, ancak davalının olumlu girişimde bulunmadığını,davalının franchise veren olarak yükümlülüklerini ihlal etmekte olduğunu ve müvekkilinin bu şekilde kâr kaybına uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline daha önce tanımlanmış paket servis alanlarının müvekkiline tanımlanmasına ve şimdilik 10.000-TL kâr kaybının davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA: Davalı vekili, davacı tarafça sözü edilen şube ile yapılan sözleşme tarihi 2011 olup, davacının imzaladığı sözleşmeden önceki tarihli olduğunu, ayrıca sözleşme şartları ve hizmet bölgesinin davacı ile yapılan sözleşmeden tamamen bağımsız olduğunu, ayrımcılık yapıldığı iddiasının yersiz olduğunu, davacıya münhasıran belirli bir bölgeye paket servis hakkının verilmediğini, müvekkili tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde davacının sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğunu, davacıya 24.12.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeye aykırılıkları gidermesi bildirildiği halde gidermediğini, şöyle ki davacının sözleşme gereği yapması gereken ödemeleri gereği gibi zamanında ve halen yapmadığını, franchise satışlarının takibini sağlayan ROB sistemini kasten kapattığını ve veri akışını engellediğini, davacı tarafça satış raporlamalarının da yapılmadığını, vergi beyannamesi, tahakkuk fişi ve makbuzların onaylı örneğinin verilmediğini, bu belgelerin verilmesi yazılı olarak talep edilmesine rağmen verilmediğini, sözleşme uyarınca müvekkilinin denetim hakkının olduğunu, sözleşmenin 18.m. uyarınca fesih koşullarının oluştuğunu, yine davacının müvekkili ürünlerini kullanmayı taahhüt etmiş olmasına rağmen başka yerden temin ettiği ürün kullandığını, alt kiracı olarak peşin ve nakit olarak ödenmesi gereken kira bedellerini ısrarla mail order ödemesi olarak yapmak istediğini, davacının sözleşmeyi defalarca ihlal etmesi nedeniyle taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğini, bunlara ek olarak davacıya kampanyaya katılması gerektiği bildirildiği halde 14.10.2014 tarihli ihtarla katılmayacağını bildirdiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile sözleşmenin feshine, zarar tespiti halinde ileride artırılmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000-TL maddi tazminat ile cezai tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı vekili, davalı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalının müvekkilini yıldırıp sözleşmeyi feshetme çabası içinde olduğunu, davalının müvekkilince yapılan ödemeleri kabul etmeyerek temerrüde düştüğünü, bu nedenle tevdi mahalli başvurusu yapıldığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, asıl davada sözleşmenin 6.3. ve 11.maddelerine göre davalı franchise veren farklı kişilerle, farklı hükümleri içeren sözleşmeler yapabileceği gibi paket servis alanını da serbestçe belirleyebileceği, bu nedenlerle esas davada davacı iddiasının yerinde bulunmadığı, karşı davada karşı davacının karşı davalının sözleşmenin hükümlerini ihlal ettiğine ilişkin usulüne uygun somut delilleri dosyaya sunmadığı, bu noktada ortaya çıkan belirsizliğin sonuçlarına da karşı davacının katlanması gerektiği, karşı dava dilekçesinde ve ihtarnamede yer alan sözleşme ihlali olduğu iddia edilen hareketlerin/olumlu ve/veya olumsuz şekilde maddi vakıaların gerçekleştiğinin ispat edilemediği, bu kapsamda, … A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında … Limited Şirketi’ne toplamda 1.837.053,06 TL ödemede bulunulduğu, bu ödemelerin, kira ve alınan mal alışlarına karşılık yapıldığı, 2014 ve 2015 yıllarında ödemelerin önemli bir kısmının şirket ortağı … açıklaması ile kayıtlara alındığı ve …’un kredi kartı hesap ekstreleri ile de bu tutarların uyumlu bulunduğu, karşı davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararın usule ve yasaya aykırı olması nedeniyle istinaf yoluna başvurulduğunu, gerekçeli kararın tebliğini müteakip istinaf gerekçelerinin ayrıntılı olarak iletileceğini bildirmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacı-karşı davalının ödemelerini sürekli olarak geç yaptığını veya hiç yapmadığını, açılan icra takiplerine itiraz ederek, itirazın iptali davaları açılmasına sebep olduğunu, bilirkişiler tarafından incelenen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1005 E. sayılı dosyasında davacı-karşı davalı şirket aleyhine hem itirazın iptaline hem de % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedildiğini, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1098 E. sayılı itirazın iptali davasının halen devam etmekte olduğunu, davacı-karşı davalının halen cari hesaptan kaynaklı bakiye borcu bulunmakta olup, kendisi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili lehine hüküm tesis edilmesi için başkaca bir delile dahi ihtiyaç bulunmadığını, 2-Davacı–karşı davalının franchise sözleşmesi ile açıkça beyan ve taahhüt etmesine rağmen ve tüm şubelerde yeknesak bir şekilde uygulanması gereken kampanyalara katılmayarak müvekkil şirketin marka sahibi olmaktan kaynaklı tüm hak ve yetkilerini ihlal ettiğini, zaten bu husus davacı-karşı davalı tarafından gönderilen ihtarnamede ikrar edilmiş olup, bilirkişi ek raporunda da bu tespite yer verilerek davacının franchise sözleşmesine aykırı davrandığının sabit olduğunun belirtildiğini, 3-Davacı-karşı davalının, müvekkili ile tüm franchise bayileri arasındaki iletişim ve takibi sağlayan ROB sistemini kapatarak müvekkilinin satışları ve dolayısıyla cirosunu takip etmesini tamamen engellediğini, müvekkiline hiçbir satış raporunu ve sözleşmeden kaynaklı olarak ibraz etmesi gereken rutin bilgi ve belgeleri temin etmediğini, bu konuda gerek davaya cevap dilekçesi gerek ise de davanın diğer herhangi bir aşamasında bu yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispata yarara herhangi bir ispat vesikası sunamadığını ve müvekilinin bu iddialarını inkar da etmediğini, 4-Bilirkişilerin sözleşmede yer alan cezai şartı “ifaya eklenen cezai şart” olarak tanımladıktan sonra çekince koymaksızın sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse cezai şartın talep edilemeyeceği yönündeki tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek karşı davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, davacı dışındaki başka bir franchise alana daha fazla avantaj sağlanarak franchising sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıyla oluşan kâr kaybının tazmini istemine; karşı dava ise franchise alanın sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasıyla sözleşmenin feshi ve uğranılan maddi zarar ile cezai şart alacağının tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, asıl dava davacı-karşı davalı vekilince istinaf edilmiş ise de istinaf gerekçeleri belirtilmediğinden inceleme yalnızca kamu düzenine aykırı hususlarla sınırlı olarak yapılmış ve bu yönde bir aykırılık tespit edilmemiştir. Karşı dava ise davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmiştir. Karşı davada davacı, davalının sözleşme gereği yapması gereken ödemeleri gereği gibi zamanında ve halen yapmadığını, franchise satışlarının takibini sağlayan ROB sistemini kasten kapattığını ve veri akışını engellediğini, satış raporlamalarını yapmadığını, vergi beyannamesi, tahakkuk fişi ve makbuzların onaylı örneğini vermediğini, kendi ürünlerini kullanmayı taahhüt etmiş olmasına rağmen başka yerden temin ettiği ürün kullandığını, kampanyaya katılması gerektiği bildirildiği halde katılmadığını, bu şekilde sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğunu ileri sürmüş; davalı ise davacının kendisini yıldırıp sözleşmeyi feshetme çabası içinde olduğunu, davacının kendisince yapılan ödemeleri kabul etmeyerek temerrüde düştüğünü, bu nedenle tevdi mahalli başvurusu yapıldığını, diğer iddiaların da gerçeği yansıtmadığını savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen 23.07.2012 tarihli Franchise Sözleşmesi incelendiğinde, 7 yıl süreli olduğu, Ürün Temini ve Satışı başlıklı 7.1 maddesinde franchise alanın franchise verenin onaylamadığı hiçbir ürünü restoranında herhangi bir amaçla bulundurmayacağı ve satışa sunmayacağı, Ödemelerde Gecikme başlıklı 9.2 maddesinde gecikme halinde gecikme zammı ve cezai şart ödeneceği, franchise alanın verenin kabul edebileceği bir ödeme yöntemi uygulamadığı takdirde anlaşmanın derhal feshedilebileceği, 9.4 maddesinde satış raporlamalarının, vergi beyannamelerinin, tahakkuk fişi ve ödeme makbuzlarının franchise verene vermekle yükümlü olunduğu, 9.5 maddesinde franchise verenin denetim hakkının düzenlendiği, fişsiz satış yapıldığının tespiti halinde cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığı, Temerrüt ve Fesih başlıklı 18.maddesinde, franchise alanın maddede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranması halinde sözleşmenin derhal feshedilebileceği, Sözleşmeye Muhalefet başlıklı 19.maddesinde sözleşmeye aykırı davranılması halinde sözleşmenin tek taraflı feshedilebileceği hususlarının düzenlendiği görülmüştür. Karşı dava davacısı, davalının franchise satışlarının takibini sağlayan ROB sistemini kasten kapattığı ve veri akışını engellediği, satış raporlamalarını yapmadığı, vergi beyannamesi, tahakkuk fişi ve makbuzların onaylı örneğini vermediği, kendi ürünlerini kullanmayı taahhüt etmiş olmasına rağmen başka yerden temin ettiği ürün kullandığı yönündeki iddialarını ispata yarar bir delil sunmadığı gibi, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda da bu yönde bir tespit yapılamamış, kaldı ki davacı davalının iddia ettiği bu eylemleri nedeniyle ne gibi bir zarara uğradığını da ispat edememiştir. Karşı davada davacı, davalının franchise sözleşmesi ile açıkça beyan ve taahhüt etmesine rağmen ve tüm şubelerde yeknesak bir şekilde uygulanması gereken kampanyalara katılmayarak müvekkil şirketin marka sahibi olmaktan kaynaklı tüm hak ve yetkilerini ihlal ettiğini, zaten bu hususun davacı-karşı davalı tarafından gönderilen ihtarnamede ikrar edildiğini ileri sürmüş, gerçekten davalının karşı dava açılmadan önce gönderdiği 14.10.2014 tarihli cevabi ihtarında kampanyaya katılmayacağını bildirdiği görülmüştür. Bu hususun sözleşmenin 19.maddesi uyarınca fesih nedeni olabileceği kabul edilse dahi, ne gibi bir zarara neden olduğu somut olarak ortaya konulamamış ve ispatlanamamıştır. Öte yandan karşı dava davacısı davalının ödemelerini zamanında veya hiç yapmadığını ileri sürmüş, buna karşılık davalı ödemelerinin davacı tarafça kabul edilmemesi nedeniyle tevdi mahalli tayini talebinde bulunduğunu savunmuştur, sözleşmenin 9.2 maddesinde bu durumda gecikme zammı ile birlikte cezai şart talep edilebileceği düzenlenmiş olup, cezai şart ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. Karşı dava davacısının asıl ve karşı davadan sonra, cari hesap alacağının tahsili için iki ayrı dava açtığı, davaların birinin davacı lehine sonuçlandığı, diğerinin halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davacının bu konudaki çekincesini belirten ilk ihtarını (asıl davadan sonra karşı davadan önce) 13.10.2014 tarihinde gönderdiği, 27.09.2014 tarihi itibariyle davalının 32.075,97 TL borcu bulunduğunu belirterek bu tutarın sözleşmenin 9.2 m. uyarınca gecikme zammı ve cezai şart ile birlikte ödenmesinin talep edildiği görülmüştür. Ne var ki ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı gibi, hükmün gerekçesinde cezai şart talebine ilişkin bir değerlendirme de yapılmamıştır. Bununla birlikte karşı davada harca esas değer olarak gösterilen 20.000-TL’nin ne kadarının ödemelerdeki gecikme nedeniyle cezai şart istemine, ne kadarının diğer maddi tazminat istemine ilişkin olduğu da açıklanmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince karşı davada öncelikle davacı tarafa cezai şart ve diğer maddi tazminat taleplerine ilişkin tutarların açıklattırılması, ardından davacının ödemelerin hiç veya zamanında yerine getirilmediği iddiası ve buna bağlı sözleşmenin 9.2 m. uyarınca cezai şart isteminin haklı olup olmadığının tespiti yönünde tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve gerekirse karşı dava davacısının cari hesap alacağına yönelik açtığı davaların sonucu beklenmek suretiyle, bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bu talep yönünden bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-6 m. uyarınca karşı davaya ilişkin hükmün kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2018 tarihli 2014/1568 Esas, 2018/344 Karar sayılı karşı davaya ilişkin kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Karşı davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı-karşı davalıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcının davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.28/05/2020