Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1485 E. 2020/560 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1485
KARAR NO: 2020/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI: 2014/704 Esas-2018/266 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasındaki mal satışına dayalı ticari ilişkide müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin davacıya borcu olmadığı gibi davacıdan alacaklı olduğunu, davacının icra takibine konu ettiği iade faturalarının müvekkilini bağlamadığını, zira iade faturalarında ismi geçen müvekkili eski çalışanı …’ın müvekkili adına mal teslim alma yetkisinin bulunmadığını, çalıştığı dönemde pazarlama alanında rutin işlemleri yapmakta olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, icra takibine konu edilen fatura içeriği malların davalının sigortalı çalışanı …’a teslim edildiğinin 1019 nolu irsaliye ile ispat edildiği, bu durumun davalı şirket yetkilisince de isticvap ifadesinde beyan edildiği, defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 25.740,62-TL alacaklı olduğu, davalının davacının iade ettiği maldan kaynaklanan borcunu ödediğini yazılı delille ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 25.740,62-TL asıl alacak üzerinden ve bu alacağa avans faizi işletilmek suretiyle devamına, davacı yararına icra inkar tazminatına, davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin eski çalışanı …’ın müvekkili adına mal teslim almaya yetkili olmadığını, satış temsilcisi olduğunu ve görevi sınırları içerisinde olmayan işlemler yaptığını, müvekkilinin bu işlemlere onay vermesi gerektiğini, davacının ise müvekkili ile irtibata geçerek ve teyit alarak mal teslimi yapması gerektiğini, malların bu çalışana teslim edilip edilmediğinin dahi belirsiz olduğunu, 2-Davacı defter kayıtlarının lehe delil vasfını haiz olmaması nedeniyle hükme esas alınamayacağını, 3-Uyuşmazlık konularına ilişkin olarak tanık dinlenmesi ve gerekiyorsa delil olarak dayandıkları yemin kurumuna başvurulması gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın davacı tarafından davalı adına düzenlenip davalı tarafça kayda alınmayan ve kabul edilmeyen … seri nolu 20.04.2012 tarihli 46.314,83-TL bedelli iade faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kural olarak malın iadesine ilişkin teslimi ispat külfeti davacı alıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece iade faturası ve davacı defter kayıtları tek başına teslimi ve buna bağlı alacağın varlığını kanıtlamaz. Davalı, dava konusu fatura ve sevk irsaliyesini kabul etmemekte, faturada ismi bulunan çalışanın kendisi adına temsile ve mal teslim almaya yetkili olmadığını savunmaktadır. Dosya kapsamı incelendiğinde davacının 20.04.2012 tarihinde dava konusu fatura ile birlikte … nolu 2 adet fatura daha düzenlediği ve bu iki faturanın davalı tarafça kabul edilip defterlerine kaydedildiği, tüm bu faturaların ürün açıklamalarından sonra alt kısımlarında … ve davalı sigortalı çalışanı … isim ve imzalarının olduğu görülmüştür. Bununla birlikte bu faturalara ilişkin …, … ve uyuşmazlık konusu … nolu sevk irsaliyesinin teslim eden kısmında … ve teslim alan kısmında nakliyeci … isim ve imzaları ile araç plaka numarası bulunduğu görülmektedir. Davacının mal teslimini ispatı sevk irsaliyesi veya teslime ilişkin bir belge ile mümkün olup, görüldüğü üzere uyuşmazlık konusu faturaya ilişkin … nolu sevk irsaliyesinin teslim alan kısmında davalı çalışanının değil, dava dışı nakliyecinin isim ve imzası bulunmaktadır. İrsaliyesiz faturaların alt kısımlarında davalı çalışanının isim ve imzasının olması ise malların teslimini değil ancak faturanın teslimini ispata yarar. Bu durumda dava konusu … nolu sevk irsaliyesinde ismi ve imzası bulunan nakliyeci taşımak üzere aldığı malları davalı ya da çalışanına imzalı bir belge karşılığında teslim etmiş ise teslimle ilgili savunmanın bu şekilde kanıtlanması mümkün olduğundan(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/7492 E., 2016/4347 K. sayılı, 2014/15460 E., 2015/2158 K. sayılı ve 2013/16664 E., 2014/586 K. sayılı emsal kararları), ilk derece mahkemesince davacı tarafa nakliyecinin adresinin ve açık kimlik bilgisinin verilmesi için süre verilmesi, ardından adı geçen nakliyecinin tanık olarak dinlenilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle hükme tesir edecek nitelikteki bu eksikliğin giderilmesi için davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2018 tarihli 2014/704 Esas-2018/266 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 439,59-TL istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 03/06/2020