Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1477 E. 2020/509 K. 21.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1477
KARAR NO: 2020/509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2015/1049 Esas-2018/404 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/05/2020
Asıl ve birleşen davanın reddine yönelik hükmün asıl ve birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL ve BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin galericilik yapan davalı şirketten adi yazılı oto satış sözleşmesi ile dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait minibüsü 19.12.2014 tarihinde 106.000-TL bedel karşılığında satın aldığını, bu bedelin 50.000-TL’sini kapora olarak banka kanalı ile davalıya ödediğini, ancak davalının bu tutarı dava dışı satıcıya ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin aracın 63.718,31-TL kredi borcunu üstüne aldığını ve aracın bandrol borcu 1.773,17-TL’yi ödediğini, buna karşılık satıcı firmanın aracın satışını müvekkiline 81.500-TL üzerinden yaptığını, davalının 50.000-TL kaparo bedelini ödememesi nedeniyle müvekkilinin dava dışı satıcıya bu tutarda borçlu olduğunu, davalının 50.000-TL’nin 25.500-TL’sini satıcıya ödediğini, kalan 24.500-TL tutarında araç satış komisyon bedeli faturası kestiğini iddia ettiğini, oysa davalının satıcıya 25.500-TL ödeme yapmadığının satıcının cevabi ihtarnamesinden anlaşılmakta olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkilince ödenmesi gereken bir komisyon bedelinin de olmadığını, kaldı ki komisyon tutarının fahiş olduğunu ve faturanın davalıya iade edildiğini, 24.500-TL’nin ve 25.500-TL’nin iadesi amacıyla başlatılan icra takiplerinin davalının haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takiplerin devamına, %20’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili ile dava dışı satıcı arasındaki ticari ilişkiyi sorgulayamayacağını, minibüsün davacıya 106.000-TL bedelle satıldığını, müvekkilinin bu satış için aracılık ettiğini, araç kredili alındığından davacı tarafından satın alındığı tarihte 56.000-TL kredi borcu olduğunu, leasing firmasının borcun hemen ödenmesi halinde 56.000-TL’na kapatılacağını bildirdiğini ve davacının da hemen ödemeyi kabul ettiğini, davacının borcun bir kısmını ödediğini, kalan kısım için senet vermesi üzerine aracın davacıya teslim edildiğini, ancak davacının kredi borcunu hemen ödeyememesi nedeniyle borcun 63.718-TL’ye yükseldiğini, ancak davacının oluşan bu faiz farkını müvekkiline yüklemeye çalıştığını, müvekkili ile dava dışı satıcı arasında borç alacak durumunun davacıyı ilgilendirmediğini, kaldı ki satıcıya tüm ödemeler yapılmış olup müvekkilinin borcunun bulunmadığını, ayrıca dava dışı satıcının 81.500-TL’lik satış faturası kesmesi nedeniyle kasko bedelinin %30 ‘unu düşerek fatura kesme hakkına sahip olan müvekkilinin de 24.500-TL bedelli komisyon faturası kesmek durumunda kaldığını, ticari teamülde de ruhsat sahibi firmalar düşük fatura kestiklerinden geri kalan tutar için komisyon bedeli faturası kesilmesi gerektiğini, davacının ne istediğinin dahi tam olarak anlaşılamadığını savunarak davaların reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının dava konusu aracı ihbar olunan … Şirketi’nden satın aldığı ve sözleşmeye davalı şirketin aracılık ettiği, satılan araç bedelinin 106.000- TL olduğu, davacının araç bedelinin 50.000- TLlik bölümünü kaparo olarak verdiği, geri kalan 56.000.- TL’lik kısmı için ise … kurumuna faizleri ile birlikte toplam 63.718,31- TL tutarındaki kredi borcunu davacının üstüne aldığı, davacı davalıya ödediği bedelin araç sahibi ihbar olunana ödenmediğini iddia etmişse de, ihbar olunun söz konusu araç satışı nedeniyle her hangi bir alacağının kalmadığını beyan ettiği, bu durumda artık davacının davalıya ödediği bedelin davalı tarafından araç sahibine ödenmediği iddiasının ve yine davacının kestiği komisyon faturasına konu bedelin fahiş olduğu, sözleşmeye göre davalının komisyon alma hakkı bulunmadığı iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen dava davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi kök ve ek raporunun hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, taraflarınca sunulan uzman görüşünde uyuşmazlık konularının ve mevcut durumun tespit edildiğini, taraflarınca alınan uzman heyeti görüşünün ise ekte sunulmakta olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini, mahkemece ihbar olunanın bir alacağının kalmadığından bahisle davanın reddedildiğini, ancak ihbar olunanın dava öncesinde müvekkilinden alacak talebinde bulunduğunun sabit olduğunu belirterek hükümlerin kaldırılmasını ve davaların kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, araç satış sözleşmesi uyarınca ödenen kapora bedelinin iadesi amacıyla başlatılan icra takiplerine vâki itirazların iptali istemine ilişkindir. Davacı, galerici olan davalıdan 106.000-TL bedelle minibüs satın aldığını, 50.000-TL’nin kaparo olarak verildiğini, davalının bu tutarı satıcıya ödememesi nedeniyle aracın kredi borcunu üstüne almak zorunda kaldığını, davalının satıcıya yapmadığı ödeme nedeniyle sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüş, davalı ise davacının ödediği 50.000-TL kapora bedelinin 25.500-TL’sinin satıcıya ödendiğini, ancak satıcının 81.500-TL üzerinden satış faturası düzenlemesi nedeniyle kendisinin de 24.500-TL üzerinden komisyon faturası düzenlemek zorunda kaldığını, esasında 24.500-TL’nin de kalan satış bedeli olduğunu savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut deliller incelendiğinde, oto galeri sahibi olan davalının satıcıya vekaleten, … isimli şahsın ise davacı alıcıya vekaleten oto satış sözleşmesini 19.12.2014 tarihinde imzaladıkları, satıcı … Ltd. Şti.’ne ait aracın 106.000-TL bedelle satışı, 50.000-TL’sinin kaparo olarak ödenmesi, kalan 56.000-TL’sinin 15.01.2015 tarihinde ödenmesi halinde satışın ve senedin verileceği hususlarının düzenlendiği, bir komisyon bedelinin veya oranının belirlenmediği, aynı gün davacının davalıya 50.000-TL ödeme yaptığı görülmüştür. Uyuşmazlığın dava dışı satıcının davacı adına 313145 nolu 28.02.2015 tarihli 81.500-TL bedelli araç satış faturasını ve akabinde davalının davacı adına … nolu 03.06.2015 tarihli 24.500-TL bedelli komisyon bedeli faturasını düzenlemesi üzerine çıktığı anlaşılmaktadır. Davacı esasında, araç satışı 81.500-TL üzerinden yapılmış olmasına rağmen davalının satış bedelini 106.000-TL olarak gösterdiğini, 81.500-TL’nin tamamını satıcıya ödemediği gibi bir de haksız olarak komisyon bedeli faturası düzenlediğini, 50.000-TL tutarında sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüştür. Davalı 25.500-TL’nin satıcıya ödendiğini, 24.500-TL bedelli komisyon bedeli faturasının ise, satış bedeli faturasının düşük tutardan düzenlenmesi nedeniyle düzenlenmek zorunda kalındığını savunmuştur. Davacı ve davalı satış bedelinin 106.000-TL olması hususunda anlaşmışlar, akabinde davacı aracı noterden devralmıştır. Bundan sonra davacının ödediği satış bedelinin ne kadarının satıcı firmaya verildiği, ne kadarının (komisyon olarak) davalıda kaldığı hususunda ileri süreceği itirazlarının dinlenilmesi mümkün olmayıp, bu husus davalı ile dava dışı satıcı arasındaki iç ilişkiye ilişkindir. Kaldı ki, ihbar olunan satıcı araç satışı nedeniyle herhangi bir alacağı kalmadığını da belirtmiş ve dosya kapsamında sunulan havale dekontu ve tahsilat makbuzundan birleşen davaya konu edilen 25.500-TL’nin 13.02.2015 tarihinde davalı tarafından dava dışı satıcıya ödendiği anlaşılmıştır. Davacının sözleşmede (satış bedelinde) hata veya hile yapıldığı yönünde açık bir iddiası da olmadığı görülmektedir. O halde ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken toplam 108,80- TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 889,90- TL harçtan mahsubu ile 781,10-TL fazla harcın davacıya iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.21/05/2020